"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/760 E., 2022/1863 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uzunköprü 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/352 E., 2021/88 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin öfke kontrol problemi olduğunu, sık sık bağırarak hakaretler ettiğini, hamileyken eşini merdivenlerden ittiğini, ilk fiziki şiddetin bu olay olduğunu, hamileliği süresince başka kadınlarla görüşmeye ve konuşmaya başladığını, çocuk gibi cezalandırarak telefonunu aldığını, herkes içinde vurduğunu, sosyal medya hesaplarından başka kadınlarla konuştuğunu, ortak çocuğu Uzunköprü'den kaçırarak Kocaeli'ye götürdüğünü ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle eşinin psikolojik sorunları olması sebebi ile eşinin tedavi olup kazanmak istemesinden dolayı boşanmak istemediğini, eşinin üzerine düşülüp tedavi olursa kazanılabileceğini düşündüğünü, eşini ve oğullarını çok seviyor olmasından dolayı boşanma davasının reddini istediğini, eşinin sık sık sinir krizleri geçirdiğini, oğlnu kendisi evde yokken karanlık tuvalete kitlediğini, eşinin telefonda rehberde kayıtlı olmayan numaraları arayarak kadın sesi olunca "eşimle neler konuştunuz" diye sorduğunu ifadesini aldığı bir mağdur kadının aramasıyla öğrendiğini, eşine psikoloğa gitmesini söylediğinde hakaret ettiğini, meslek çevresinde kendisini küçük düşürdüğünü, hakkındaki tehdit iddiasıyla ilgili takipsizlik kararı verildiğini, eşinin 5 Ağustos 2019'da evi terk ettiğini, hastanedeki işinden ayrıldığını hastanenin insan kaynakları müdürünün mesajından öğrendiğini, eşinin bilgisi dahilinde çocuğu götürdüğünü belirterek davanın reddine, mahkeme süresince geçici velâyetinin tekrar değerlendirilip tarafına verilmesine, velâyetin annesine verilmesi halinde görüş saatlerinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle çeşitli bahanelerle tartışma çıkardığını, işe giderken hiç kahvaltı hazırlamadığını, mesai arkadaşına eşimden uzak dur diye mesaj atarak kendisini arkadaşları arasında küçük düşürdüğünü, kendisine ve ailesine küfür ve hakaretler ettiğini, sık sık "bir gün seni boşayacağım, bir gün seni mesleğinden attıracağım..." diye aşağıladığını, yastıkla boğmaya kalktığını, yastığının altında bıçak bulundurduğunu, nöbet sonrası gündüz uyurken kollarına küçük çizikler attığını, saygısız cevaplar verdiğini, "kız arkadaşın olabilir, ayrı ev tut, ama bu eve getirme" gibi tekliflerde bulunduğunu, 21.07.2019 tarihinde hiçbir tartışma yokken iş yerine gelerek "sana pislik yapacağım" diyerek yakışıksız hareketlerde bulunduğunu, bağırdığını, küçük düşürdüğünü, görev yerinin değişmesi, pasif göreve verilmesine neden olduğunu, 05.08.2019'da gece görevden döndüğünde evde olmadığını gördüğünü, evi terk edince maddî-manevî çöküntüye uğradığını, çevreye karşı küçük düşürüldüğünü, eski polis memuru kızla duygusal ilişki yaşadığı, kızın banka hesabı üzerinden Fetö/PYD terör örgütüne finansal destek sağladığı yönünde kimlik bilgileri gizlenerek ihbarda bulunulduğunu, gizlilik kalktıktan sonra eşinin bu iftirayı attığının ortaya çıktığını, çocukla görüntülü konuştuğunda "şerefsiz baban, onun yüzünü görmek, sesini duymak istemiyorum" dediğini belirterek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ortak çocuklarının velâyetinin tarafına verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evliliği sürecinde başka bir kadınla görüşen, sadakat yükümlülüğüne aykırı güven sarsıcı davranışlarda bulunan, öfke kontrolünün sağlayamayan, şiddet ve eşini rencide edecek her türlü sözlü eylem ve son hakaret eylemini gerçekleştiren erkek ile eşine karşı kesinleşmiş mahkeme ilamı ile iftira suçunu işleyen ve eşine hakaret eden kadının eşit kusurlu olduğu, üstün yararı gereği tarafların ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumu, velâyet kendisine verilmeyen tarafın ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak iştirak nafakasının belirlendiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden 23.02.2021 tarihine kadar, 750,00 TL tedbir nafakasının 24.02.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştikten sonra işbu 750,00 TL nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden 23.02.2021 tarihine kadar, 750,00 TL tedbir nafakasının 24.02.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar kesinleşinceye kadar devamına, tarafların karşılıklı tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî-manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası hususunda karar verilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, birleşen asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi, nafakalar, velâyet yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına zaman zaman şiddet uyguladığını, eşini rencide edecek şekilde öfke kontrolünü sağlayamayarak hakaret ettiğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, kadının da erkeği şikayet ederek soruşturma geçirmesine neden olduğunu, bu nedenle hakkında iftira suçundan açılan ceza davasında HAGB'ye karar verildiğini ve eşine hakaret ettiğini belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğu, yoksulluk nafakası ile ilgili olumlu olumsuz hüküm kurulmasının hatalı olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve kusur derecesine göre kadın yararında tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun beyanları ile karardan sonra yaşanan gelişmelere ilişkin tarafların dilekçeleri, gelinen aşamada çocuğun yaşı, yasal mevzuat, uluslararası sözleşmeler, çocuğun yüksek yararı ilkesi dikkate alınarak velâyetin babaya verilmesi gerektiği ve anne ile çocuk arasında kişisel ilişkinin düzenlendiği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, kadın yararına 750,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, iştirak nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kadının kusurlarının sabit olduğunu, iddialarının kanıtlanamadığını, kadının hafif kusurlu kabul edilerek lehine tazminata hükmolunmasında delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü kadının sigortalı çalıştığını, geliri bulunduğunu, bu sebeple yoksulluk nafakasına hükmolunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.