Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1996 E. 2023/4909 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, nafaka miktarları ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu sebeple kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi, tanık beyanlarının soyutluğu, erkeğin bağımsız konut temin etmeme hususunun göz ardı edilmesi ve boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun gözetilmemesi nedeniyle bozulmuştur. Ayrıca, yerel mahkemece hükmedilen nafaka miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuk ve kadının ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olmadığının değerlendirilerek nafaka miktarları yönünden de karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/915 E., 2022/1811 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Iğdır Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/681 E., 2020/9 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı-davacı kadının evli kaldıkları süre içerisinde haftada bir sinir krizi geçirip bağırdığını, kendisine zarar verdiğini, erkeğin ailesinin önünde gözüne parmağını soktuğunu, kendisine ve etrafa zarar verdiğini, erkeğe ve ailesine hakaret ettiğini, sürekli ailesi ile birlikte İstanbul ilinde yaşamak istediğini, orada gezip tozmak istediğini, tüm ailesinin orada bulunduğunu, kendisinin İstanbul'da yaşamaya müsait olmadığını, evlilik süresince borçlandığını, kadının Iğdır'da yaşamak istemediğini, evdeki parayı ve altınları alıp gittiğini, tedavi olmayı kabul etmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, düğünde takılan altınların iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın asıl davaya cevap dilekçesinde; erkeğin kendisini İstanbul'da yaşayacakları vaadiyle kandırdığını, tayinim çıktı diyerek Iğdır'a gitmek zorunda bıraktığını, hamile olduğu dönemde erkeğin kendisine "FETÖ" olaylarına karıştığı için soruşturma geçirme ihtimali olduğunu söylediğini, bu nedenle kendisinin fenalaştığını, erkeğin ailesi geldiğinde kendisini "deli" gibi göstermeye çalıştığını, kardeşinin şehit olduğunu, kardeşinin cenazesinde dahi kendisine baksı yaptığını, "ağlama, çocuğa birşey olacak" dediğini, erkeğin borçları olduğu için altınlarını ona verdiğini, buna rağmen altınları aldığını iddia ederek dava açtığını, normal doğum yapmayıp sezeryanla doğum yaptın beni masrafa soktun dediğini, doğumdan sonra kendi imkanları ile Iğdır'a döndüğünde kendisini kaynının karşıladığını, o günün gecesinde sokağa attığını, sonra da "bu delirdi, gece dışarı çıkıyor, kendi kendine konuşuyor" dediğini, ortak çocuğun sağlık sorunları olduğunu, bu nedenle İstanbul Tıp Fakültesi'nde tedavi gördüğünü, bu durumu eşine söylediğinde kendisine şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili ikinci cevap ve birleşen dava dilekçesinde; ... erkeğin, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilini tehdit ettiğini, başkalarının yanında küçük düşürdüğünü, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, ailesi ile yaşamaya zorladığını, müvekkilinin sinir hastalığı bulunmadığını, tamamen erkeğin uydurması olduğunu iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına şiddet uyguladığı, ortak çocuğun doğumu sırasında kadına maddî ve manevî destekte bulunmadığı, kadını sürekli terslediği, kadının kardeşinin cenazesinde kadına ağlayıp durma bebeğe birşey olacak şeklinde söylemde bulunduğu, kadının ise erkeğe hakaret ettiği, aşağılayıcı söylemlerde bulunduğu, erkeğin gözüne parmaklarını soktuğu, sinir krizleri geçirerek kendini yere attığı, saldırgan davranışlarda bulunduğu, erkeğin kadını hastaneye götürelim demesi üzerine ben hasta değilim, siz hastasınız dediği, kadının evlilik süresince daha çok kendi ailesinin yanında kaldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu taraflar yararına tazminata hükmedilemeyeceği, ortak çocuğun yaşı, anne sevgisine olan ihtiyacı, alınan sosyal inceleme raporu da dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk ile babası arasına kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir 450,00 TL iştirak, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir, 400,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının reddine, kadının çeyiz alacağı davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili, yerel mahkemece eksik inceleme yapılarak karar verildiğini, yokluklarında keşif yapıldığını, kararda geçen miktarın alınan bilirkişi raporlarından daha az miktarda olduğunu, adil yargılanma ve savunma haklarının kısıtlandığını, erkek eşin şiddet uyguladığını müvekkilinin müşterek çocukları ile birlikte evden kovulduğunu, müvekkilinin hamilelik ve doğum süresinde de eş ve baba olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı erkeğin ağır kusurlu taraf olduğunu, ayrıca düğünde takılan takıların da karşı tarafça alındığını, müvekkilinin hiçbir şekilde ziynet eşyalarını yanında götürmediğini, hükmedilen nafaka miktarının da yetersiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminat taleplerinin reddi, ziynet ve çeyiz alacağı davaları yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çeyiz alacağı davasına yönelik olarak verilen kararın miktar itibariyle kesin olduğunu, diğer istinaf itirazlarına yönelik yapılan istinaf incelemesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile kadının kusur belirlemesi, kusur belirlemesi, ziynet alacağı ve asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, çeyiz alacağı davası yönünden istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... kadın vekili; istinaf dilekçesini tekrar etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminat taleplerinin reddi, ziynet ve çeyiz alacağı davaları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, asıl davanın kabulü koşulları oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen nafaka miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, ziynet alacağı davasının kabulünün gerekip gerekmediği, çeyiz alacağı davası yönünden Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf dilekçesinin reddi kararının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince kadının erkeğe hakaret ettiği ve aşağılayıcı söylemlerde bulunduğu kabul edilmişse de, ... erkek tanıklarının hakarete ilişkin beyanlarından kadının erkeğe ne söylemek suretiyle hakaret ettiği ya da aşağıladığının, eylemin ne zaman gerçekleştiğinin anlaşılamadığı, bu nedenle tanık beyanlarının soyut nitelikte olduğu dikkate alındığında, kadına "erkeğe hakaret ettiği, aşağılayıcı söylemlerde bulunduğu" vakıasının kusur olarak yüklenilmesi doğru değildir. Ayrıca kadın tarafından dilekçeler aşamasında dayanılan "erkeğin bağımsız konut temin etmediği" hususu bizzat erkek tanıklarının beyanları ile de sabit olup, erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklenilmemiş olması da hatalıdır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ... erkeğin ağır, ... kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru görülmeyip kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

3.Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

5. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 10.07.2017 doğumlu Hüseyin'in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2), (3), (4) ve (5) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarları yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.