Logo

2. Hukuk Dairesi2023/205 E. 2023/794 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmaza konulan aile konutu şerhinin, taraflar arasında boşanma davasının devam etmesi ve ayrı yaşamaları nedeniyle kaldırılıp kaldırılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davasının henüz kesinleşmemiş olması ve evlilik birliğinin hukuken devam etmesi nedeniyle, tarafların ayrı yaşamaları ve kadının taşınmazda ikamet etmiyor olması, taşınmazın aile konutu olma vasfını ortadan kaldırmadığından, aile konutu şerhinin kaldırılması talebinin reddine dair yerel mahkeme kararları usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki aile konutu şerhinin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile boşandıklarını, kararın maddî ve manevî tazminatlar yönünden istinaf edildiğini, boşanma yönünden bir itirazlarının bulunmadığını, boşanma davasından hemen önce veya dava sırasında 06.02.2020 tarihinde davalının dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi koydurduğunu, dava konusu taşınmazın müvekkilinin şahsi taşınmazı olarak taraflar evlenmeden önce müvekkili tarafından satın alındığını, dolayısıyla taşınmazın evlilik birliğinde satın alınmış veya evlilik malı olarak edinilmediğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi uyarınca, aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlı bulunduğunu, tarafların 2019 yılından bu yana ayrı yaşamakta olup davaya konu taşınmazda müvekkilinin bu tarihten bu yana tek başına ikamet ettiğini ileri sürerek, davaya konu taşınmaz üzerine konulan aile konutu şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında kesinleşmiş bir boşanma kararı bulunmadığını, boşanma davası sürerken mahkeme tarafından aile konutu şerhi konulması talep edilebilen bir kurum olduğu nazara alındığında boşanma davasının açılmış olması aile konutu niteliğini sona erdiren bir durum olmadığını, taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin dava yolu ile konulmadığından tapu müdürlüğünce kaldırılmasının mümkün olacağını, yüksek mahkeme kararlarında dava şartı olan hukuki yararın bulunmaması sebebiyle davanın usulden reddinin gerektiğini, tüm bunların yanında müvekkilinin ikametgah adresi üzerinde aile konutu şerhi bulunan konut olup, halen konutta kişisel malı olan mobilyaların ve bir takım özel eşyalarının bulunduğunu, müvekkilinin tek geçim kaynağının tedbir nafakası olduğunu, nafaka miktarının azlığı sebebiyle boşanma kararı kesinleşinceye kadar aile konutunda yaşama hakkının baki olduğu değerlendirildiğinde aile konutunun kendisine tahsisi talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaza 06.02.2020 tarihinde davalı kadının başvurusu ile tapuda aile konut şerhi konulduğu, taraflar arasında açılan boşanma davası ile tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, ayrı yaşamaya başlamadan önce dava konusu taşınmazda tarafların birlikte oturdukları ve bu yerin aile konutu vasfını taşıdığı, tarafların bu süreçte fiilen ayrı yaşadıkları ancak henüz kesinleşmiş bir boşanma hükmü olmadığından taraflar arasında boşanma davasının bulunması dava konusu taşınmazın aile konutu olma vasfını ortadan kaldırmayacağı ve dava konusu taşınmazın aile konutu olma özelliğini yitirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını ve kararı maddî ve manevî tazminatlar yönünden istinaf ettiklerini, boşanma yönünden ise bir itirazları olmadığını kadının uzun süredir aile konutunda yaşamadığını, taşınmazın aile konutu vasfını yitirdiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aile konutu şerhi kaldırılmadıkça veya hukuki dayanağı oldukça konutun bu niteliğini devam ettirdiğinin kabul edildiğini, davalı aile konutunda yaşamasa da, taraflar arasında görülen boşanma davasının derdest olduğu, boşanma hükmünün henüz kesinleşmediği, bu hali ile evlilik birliğinin devam ettiği dikkate alındığında konutun aile konutu özelliği ortadan kalkmadığından, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesindeki itirazlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki derdest boşanma davası ve tarafların ayrı yaşıyor olmaları nedeniyle dava konusu taşınmazın aile konutu vasfını yitirip yitirmediği, aile konutu şerhinin kaldırılması davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanunu'nun 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.