"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1943 E., 2022/2682 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ortaköy (Aksaray) Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/398 E., 2022/106 K.
Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksikliklerin giderilmek üzere İlk Derece Mahnkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksikliklerin giderilmek üzere yeniden İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İkinci gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı ile resmi olarak evlilikleri olmadığını, tarafların birlikteliğinden Seher isimli kızlarının dünyaya geldiğini, davalının müşterek çocuğu tanıma yolu ile nüfusuna kayıt ettirdiğini, daha sonra ayrıldıklarını, çocuk Seher'in kendisinin yanında kaldığını, davalının müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının Almanya ülkesinde çalıştığını, müşterek çocuğun Türkiye'de kendisinin yanında yaşadığını, halen üniversite öğrencisi olduğunu, davalının müşterek çocuğun giderlerine katılmaması sebebiyle, Almanya Neustadt a Rbge Asliye-Aile Mahkemesine dava açıldığını, mahkemenin 36 F 127/03 UK sayılı ve 19.02.2004 tarihli kararı ile aylık, 80,33 avro nafaka ödenmesine karar verildiğini, nafakanın davalıdan Almanya ülkesinde tahsil edilemediğini belirterek, nafakanın Türkiye'de davalıdan tahsili ve tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o ... kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğunu, tanımada hukuki yarar bulunmadığını, yabancı mahkemece verilen kararın kesinleştiğine dair yabancı mahkeme ilamında kesinleşme şerhi bulunmadığını, Almanya'da yaşayan ve nafaka ödemekle yükümlü olan kişilerin nafaka ödememeleri halinde nafaka borçları devletin vatandaşına yapmakta olduğu ödemelerden kesilmek suretiyle nafaka alacaklısına ödendiğini, davacı tarafın 2003 yılında açmış olduğu nafaka davasında takdir edilen nafakanın tahsili için kararı icra takibine koymadığını, bu nedenle davacı tarafın nafaka ilamını yurt dışında infaz ettirmek üzere işlem başlatıp başlatmadığının tespiti bakımından bilgi ve belge sunulmasını istediğini, davayı açan kişinin Meliha ... olduğunu, lehine nafaka ödenmesine karar verilen kişinin Seher Yörük olduğunu, Seher'in 1994 doğumlu olduğunu dava tarihi itibariyle ... olduğunu, davayı kendisinin açabileceğini, davanın Meliha tarafından açılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilamın verilmesinden itibaren 10 yıl içerisinde infazı gerçekleştirilmeyen kararlar zaman aşımına uğramış olacağından yabancı mahkemeden verilen kararın zaman aşımına uğramış olduğunu, tenfizin mümkün olmadığını, tenfizi istenen kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu, nafakanın yabancı para üzerinden ödenmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 09.02.2018 tarih ve 2017/125 Esas, 2018/75 Karar sayılı kararı ile nafaka ödenmesine ilişkin kararın eda hükmü niteliğinde olduğu, Türkiye'de infazı için bu kararın tenfizinin istenebileceği, davacının yabancı mahkeme kararının tanımasını istemesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Birinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26.02.2020 tarih ve2018/1972 Esas, 2020/567 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinde yer alan anlatımdan ve özellikle de "...Nafakanın Türkiye'de davalıdan tahsili ve tanınmasına karar verilmesi..." şeklindeki yazımdan, davacının isteğinin yabancı mahkeme ilamında hüküm altına alınan iştirak nafakasına ilişkin hükmün tenfizine karar verilmesini içerdiği anlaşılmakta olup, İlk Derece Mahkemesince bu yönde değerlendirme yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ... görülmdiği gerekçesi ile başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, davanın yabancı mahkeme ilamının tenfizi isteğine göre değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine diğer itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2020 tarihli ve 2020/326 Esas, 2020/423 Karar sayılı kararı ile yabancı mahkeme ilamında lehine nafaka takdir edilen müşterek çocuğun hüküm tarihinde ergin olmadığından yasal temsilcisi olan annesi tarafından temsil edildiği, annesi tarafından temsil edilen çocuk lehine tanınmış bir hakkın ancak velayet ilişkisinin devam ettiği müddetçe kullanılabileceği, yasal erginlik ile birlikte velayet ilişkisinin kendiliğinden son bulduğu, davacının kendi adına asaleten davacı sıfatını kullanmasının mümkün bulunmadığı, dava tarihi itibariyle ergin olan nafaka alacaklısının velayeten temsil edilme imkânı kalmadığı gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 06.07.2021 tarih ve 2021/68 Esas, 2021/1367 Karar sayılı kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delillerden, taraflar arasında evlilik bulunmadığı, ortak çocuk 09.09.1994 doğumlu Seher Yörük'ün davalı babası tarafından tanınması suretiyle baba ile çocuk arasında soy bağı ilişkisi kurulduğu, eldeki davanın 25.04.2017 tarihinde açıldığı, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkına sahip ebeveyn olduğu, velayet hakkı küçüğün ergin olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği, ancak çocuğun ergin olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkına sahip ebeveyn tarafından çocuğun ergin olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebileceği, zira nafaka, velayet hakkı kendisine verilen eşe çoçuğun bakım ve eğitimine harcaması için verildiği ve onun tarafından istenilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yabancı mahkeme ilamının tenfizi isteğine göre esastan değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, diğer itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tenfizi talep edilen Almanya Neustadt A. Rbge Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi'nin 16.10.2015 kesinleşme tarihli ve 36F 127/03 UK Karar sayılı yabancı mahkeme kararı ve yetkili makamlarca onanmış tercümesinin dosyaya sunulduğu, yabancı mahkeme kararının aslı, kesinleşme şerhi ve onaylı tercümelerinin bulunduğu, yabancı mahkeme hükmünün kamu düzenine aykırı olmaması, ilâmın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ve hükmü veren mahkemenin tabi olduğu ülke ile karşılıklılık esasının uygulanması nedenleri ile tenfizi için gerekli şartların oluştuğu , davalı taraf her ne kadar cevap dilekçesinde, tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamının 2004 yılında verildiğini, kararın zamanaşımı uğradığını iddia etmişse de, somut olayda, henüz Türkiye Cumhuriyeti'nde tanınmış bir yabancı mahkeme ilamı bulunmadığından ilam zamanaşımının başladığından söz edilemeyeceği, yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş kararların iç hukukta hukuki sonuç doğurması tenfiz ya da tanıma kararına bağlı olduğu, henüz tanınmayan ve iç hukukta sonuç doğurmayan karar nedeniyle zamanaşımı süresinin başlangıcı yabancı ilamın kesinleşme tarihine yürütülemeyeceği ve zamanaşımı süresi tanıma ya da tenfiz hakkındaki kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 50 nci ve devamı madde koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davacı ile davalı arasında görülen nafaka davasına ilişkin Almanya Neustadt A. Rbge Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi'nin 16.10.2015 kesinleşme tarihli ve 36F 127/03 UK Karar sayılı yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yabancı mahkeme kararının kesinleşmediğini, Almanya ülkesinde nafaka borçlarının kişilerin gelirlerinden kesilerek ödendiğini bu nedenle hukuki yararının olmadığını,ilamların icrasının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, yabancı mahkeme kararının açıkça kamu düzenimize aykırı olduğunu, kararın aslının ibraz edilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davanın kabulüne dair verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığ gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; yabancı mahkeme kararının kesinleşmediğini, Almanya ülkesinde nafaka borçlarının kişilerin gelirlerinden kesilerek ödendiğini bu nedenle hukuki yararının olmadığını,ilamların icrasının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, yabancı mahkeme kararının açıkça kamu düzenimize aykırı olduğunu, kararın aslının ibraz edilmediğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan nafaka alacağına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasında yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilir nitelikte bir karar olup olmadığı, yabancı mahkeme kararının zamanaşımına uğramış olup olmadığı, davacının dava açmakla hukuki yararının ve aktif taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5718 sayılı Kanun'un 5 ... maddesi, 50 nci maddesi, 53 üncü maddesi, 54 üncü maddesi, 58 ... maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarih ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesi, 370 ... maddesi, 371 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.