"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/729 E., 2022/2430 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/319 E., 2021/207 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına fer'îlere, ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava dilekçesinde; davalı ile 2004 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak iki çocuklarının olduğunu, davalının kendisine ağır hakaretler ettiğini, aldattığını, erkeğin oyun bağımlılığı olduğunu bu sebeplerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesi, nafaka ve tazminata ve evlilik sırasında davalının annesinden aldığı 20.000,00 TL para, 50 gram altın ve kendine ait olan 80 gram altının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili ıslah dilekçesinde; davalının müvekkilinin annelik, kadınlık vasfına incitici, onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu, aile geçimine fayda sağlamadığını, müvekkilinin sağlık sorunlarıyla ilgilenmediğini, şans oyunları oynadığını, müvekkiline karşı sadakatsiz tutumları bulunduğunu, evlendikten çok kısa bir süre sonra evlilik dışı bir ilişki yaşayarak müvekkilini aldattığını, pişman olmasını söylemesi üzerine müvekkilinin davalıyı affettiğini, bu olayın üzerinden bir yıl geçmeden davalı eşinin vücudunun belli yerlerinde morluk ve çizikler görmesi üzerine tekrar şüphelendiğini ve yaşamış olduğu bu sıkıntılı durumu ailesine anlattığını, fakat çocuğun yeni doğması ve ailesinin tepkisi sebebiyle susmak zorunda kaldığını, davalının aşırı derecede iddia bağımlısı olduğunu, akşamları ise evde müvekkili ve çocuklarıyla zaman geçirmek yerine kahveye gittiğini, eve de çok geç geldiğini, bu sebeplerle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocukların her birisi için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir/iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminat ile, ziynet eşyaları talebine ilişkin olarak şimdilik 1.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı dava ve ıslah dilekçesine cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının geçirdiği ameliyat sonrası psikolojisinin bozulduğunu, davacının dava dilekçesini vermiş olmasına rağmen hala aynı evde mutlu ve mesut yaşamaya devam ettiklerini, eşini sevdiğini, ziynetlerin eve hırsız girmesi sebebiyle çalındığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına "sen kadınmısın, erkek gibisin, topuklu ayakkabı sana yakışmaz, göbeğine bak" diyerek aşağılayıcı sözler söylediği, davacı kadın hastalandığı zaman onunla ilgilenmediği, iddia oynadığı, eşiyle ve ortak çocuklarla ilgilenmediği, her ne kadar tarafların boşanma davası açıldıktan sonra bir arada aynı evde yaşadıkları iddia edilmiş ise de bu süreçte tarafların zorunlu olarak aynı evde kaldıkları taraflar arasında karı-koca ilişkisinin devam etmediği tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarıyla sübut bulmakla; taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin vaki ve sabit olduğu, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin kalmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesi nedeniyle temelinden sarsıldığı, davalı eşin tam kusurlu olduğu, davacı eşe yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklardan ...'in anne bakım ve şevfakatine muhtaç yaşta olduğu, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları süreçten itibaren ortak çocuğun bakımının davacı anne tarafından yapıldığı, ortak çocuk ..'in ise davalı baba ile kaldığı ve velâyetinin babasına verilmesini istediği Mahkeme uzman raporunda tespit edilen hususlar ışığında ortak çocuklardan Sena'nın velâyetinin davalı babaya, ortak çocuk Berat'ın velâyetinin davacı anneye verilmesi ile velâyeti kendisine bırakılmayan çocuklar ile davacı anne-davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...için aylık 250,00 TL tedbir nafakası ve 350,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın için 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, ispatlanamayan ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece oluşturulan gerekçelere rağmen müvekkil lehine hükmedilen tazminat miktarlarının ve müvekkil ve ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir/yoksulluk/iştirak nafakası miktarlarının davalının gelir durumu, müvekkilenin maddî olarak imkansızlıklar içerisinde olması ve ortak çocuğun yaşı/eğitim durumu dikkate alındığında günün ekonomik koşullarında çok düşük olduğunu, müvekkilin ziynet alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaatle davanın reddine karar verilmesinin de hatalı olduğu gerekçeleri ile tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminat miktarları ve ziynet talebinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin evlilik birliği süresince herhangi bir kusuru olmadığı, ayrıca müvekkilinin şuan ortak kız ... ile yeniden bir yaşam kurmaya çalıştığı, maddî anlamda fazlasıyla sıkıntı yaşadığı, davacı tarafın hiçbir gelirinin olmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığı, kozmetik firmalarında ürünlerinin satış danışmanlığını yaptığı gerekçeleri ile kabul edilen dava, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmediği, 14.09.2020 tarihli dilekçe ile dava dilekçesini ıslah ettiklerini belirtmek suretiyle delillerini bildirdiği, davacı kadının, dava dilekçesinde delil bildirmediğinden ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü yeni vakıalara yönelik delil bildirebileceği, yapılan incelemede, davacı kadının ıslah dilekçesi ile "çeşitli sağlık problemleri yaşadığı ve eşinin bu sağlık problemleri ile ilgilenmediği" vakıasına dayandığı ve delil bildirdiği, o halde usulüne uygun şekilde süresinde dayanılmayan tanık deliline göre dinlenilen dava dilekçesindeki vakıalara ilişkin tanık beyanlarının esas alınıp, davalı erkeğe yüklenen "eşine, sen kadın mısın erkek gibisin, topuklu ayakkabı sana yakışmaz, göbeğine bak' şeklinde aşağılayıcı sözler söyleme, iddia oynama, eşi ve ortak çocuklarla ilgilenmeme" kusurlarının kaldırılması, usulüne uygun şekilde delillendirilen "sağlık problemleri ile ilgilenmeme" kusurunun erkeğe yüklenmesi gerektiği, değişen kusur durumuna göre de yine erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadının boşanma davasının kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, tarafların ekonomik durumları, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında belirlenen iştirak nafakası miktarının az olduğu, düzenli ve sabit geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu, boşanmaya neden olan olaylardaki tarafların kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatların miktarlarının da az olduğu, kadının ziynet alacağı davasının reddi doğru ise de gerekçesinin hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı ile ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davalı erkek vekili içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilin evlilik birliği süresince herhangi bir kusuru olmadığı, ayrıca müvekkilim şuan ortak kız ...ile yeniden bir yaşam kurmaya çalıştığı, maddi anlamda fazlasıyla sıkıntı yaşadığı, davacı tarafın hiçbir gelirinin olmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığı, kozmetik firmalarında ürünlerinin satış danışmanlığını yaptığı gerekçeleri ile kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ile tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.