"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1929 E., 2022/1821 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/932 E., 2019/594 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadın vekili tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların daha önce Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 2015/185-678 sayılı kararıyla boşanma davasının reddedildiğini, kararın 2017 tarihinde kesinleştiğini, davalı erkeğin, boşanma davasının reddinden/kesinleşmesinden sonra da müşterek haneye dönmediğini, eşinin ve müşterek hanenin hiçbir giderini karşılamadığını, önceki Mahkeme kararıyla hüküm altına alınan nafakayı icra yolu ile dahi ödemediğini kadının aile konutu niteliğindeki konut üzerine ipotek tesis edildiğini gördüğünü, bankaya verilen muvafakatname altındaki imzanın kendisine ait olmadığını gören davacı kadının, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığa şikayette bulunduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda davalı erkek ... hakkında Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.05.2017 tarihli 2016/376 Esas, 2017/187 Karar sayılı dosyasından Özel Belgede Sahtecilik ve Kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılık suçlarını işlediği sabit olduğu, anılan ceza hükmü 20.07.2017 tarihinde kesinleştiğini, davacı eşin hiçbir işi ve gelirinin olmadığını, halihazırda davalı erkek adına kayıtlı müşterek hanede kızı ile yaşadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunu, bu nedenlerle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 6.000,00TL tedbir-yoksulluk nafakası, 200.000,00 TL maddî tazminata, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların ortak 3 çocukları olduğunu, taraflar arasında daha önce açılan bir boşanma davası olduğunu, bu kararın kesinleşme tarihinin üzerinden yaklaşık 5 ay geçtiğini, davacı tarafın olumsuz tutumları yüzünden müvekkillinin eve gidemediğini, müvekkilin tüm bu olumsuzluklara rağmen davacı eşini halen sevmekte ve boşanmak istemediğini, davacı ile müvekkilinin uzun yıllardır evli olduklarını, müvekkil, ticaretle uğraşmakta olup iş yeri açabilmek amacıyla bankadan kredi kullanması gerekince tapunun ... Parselde kayıtlı gayrimenkulü teminat göstererek ... Katılım Bankası'ndan kredi çektiğini, söz konusu kredi çekilirken ve çekilmeden önce bu konunun evde müvekkili ile eşi arasında konuşulmuş olup bu konuda eşinin bilgisi olduğunu, daha sonra gayrimenkulün kıymet takdiri için banka eksperi eve geldiğinde davacı eşin evde olup kapıyı ekspere kendisinin açtığını, müvekkilin kredi kartları harcamaları ortak çocukları ... ve ...'nun okul ve diğer harcamalarının kapsadığını, ayrca... 'nin bu arada evlenmiş ve evlilik ve düğün masraflarının tamamının müvekkilin kredi kartıyla ödendiğini, bu nedenlerle davanın reddine, eşiyle boşanmak istememesi sebebiyle davanın boşanma, maddî ve manevî tazminat ile nafaka yönünden reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların arasında uzun zamandır geçimsizlik bulunduğu, davalı aleyhinde görülen ceza davasının 20.07.2017 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın da 21.11.2017 tarihinde açıldığı, bu davaya dayanarak yapılan vakıaya ilişkin ceza yargılaması sonu erdikten sonra ve bu vakıanın önceki davada değerlendirilmediği de göz önüne alındığında davacının bu davayı açmakta hakkı olduğu, bu davanın dayandığı vakıaların önceki davadan farklı olduğu, kadının önceki davadaki yargılama sırasında erkeğin kendi imzasını taklit ettiğini öğrenerek şikayette bulunması üzerine erkeğin ceza yargılaması sonucunda kadının yerine imza attığının kesinleştiği, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı da gözetildiğinde; davalı erkeğin davacı kadının imzasını taklit etmek suretiyle ipotek tesisine muvaffakat eden belgeyi imzalaması ve bu olayın resmi belgede sahtecilik suçuna vücut vermesinin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, ayrıca taraf tanıklarının beyanlarıyla sabit olduğu üzere davalının, davacıya maddî destekte bulunmadığı, tarafların halen ayrı yaşadıkları, biraraya gelmedikleri, Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi'nin 2015/185 Esas, 2015/678 Karar sayılı ve 12.07.2017 kesinleşme tarihli ilamıyla sabit olduğu üzere davacı kadının ayrı yaşamaya sebebiyet verdiği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında bu dava kapsamıyla az kusurlu olduğu, ancak geçen süre zarfında tarafların biraraya gelme iradesi göstermedikleri, davalının da fiili ayrılığı sona erdirmediği, evlilik birliğinin üzerine yüklediği maddî yükümlülükleri yerine getirmediği, kadına maddî destekte bulunmadığı, bu nedenlerle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin ağır, davacı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacının manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 70.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin evi terkettiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yaptığını, daha fazlasını da yapmak istediğini, fakat davacı tarafından bunun engellendiğini, kadının erkeği evden kovduğunu belirterek kusur belirlemesi, maddî tazminat ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmayı gerektiren olaylarda, önceki boşanma davasını açarak fiili ayrılığı başlatan, evlilik birliğinin fiilen tesis edilmesini sağlamak için çaba göstermeyen, bilakis davalıyı eve almayan davacı kadın az, önceki boşanma davasının reddine dair hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya maddî destekte bulunmayan, davacının çalışmamasına, gelirinin bulunmamasına rağmen müşterek evin faturalarını ödemeyerek elektrik ve suyun kesilmesine sebebiyet veren, evin aidatlarını da ödemeyen davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, erkeğin, kadının imzasını taklit etmek suretiyle ipotek tesisine muvafakatnameyi imzalaması ve bu olayın resmi belgede sahtecilik suçuna vücut vermesinin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu belirtilerek erkeğe bu kusur olarak yüklenmiş ise de bu eylemlerin önceki boşanma davasından önceki olaylar olduğu, o davada da bu olaya dayanıldığı ve kusur olarak yüklenmediği ve bu belirlemenin kesinleştiği, bu nedenle bu eylemin erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden karar gerekçesinin düzeltilmesine, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile davacının yoksulluk nafakasının ve maddî tazminatın miktarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, davacı kadın yararına aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadın yararına 180.000,00 TL maddî tazminata, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin evi terkettiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, manevî tazminatın reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yaptığını, daha fazlasını da yapmak istediğini, fakat davacı tarafından bunun engellendiğini, kadının erkeği evden kovduğunu belirterek kusur belirlemesi, maddî tazminat ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, kadın lehine hükmedilen maddî tazminat ve nafakaların kabulü koşulları oluşup oluşmadığı ve miktarları ile kadının manevî tazminat talebinin kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm; davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda; İlk Derece Mahkemesince erkeğin, kadınının imzasını taklit etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlemesi ve bu eylemin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu belirtilerek erkeğe bu vakıa kusur olarak yüklenmiş, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince ise erkeğin kadının imzasını taklit etme olayının önceki boşanma davasından önce gerçekleşmiş olması ve bu eylemin önceki boşanma davasında değerlendirilmesine rağmen kusur olarak yüklenmemiş olması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği belirtilerek kusura ilişkin gerekçe düzeltilmesine karar verildiği görülmüştür. Dosyanın yapılan incelemesinde; İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere kadının şikayeti üzerine erkeğin eylemi nedeniyle ceza yargılaması yapılıp eylemin sabit görülerek erkeğin mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, bu kararın 20.07.2017 tarihinde kesinleştiği, iş bu boşanma davasının da 21.11.2017 tarihinde açıldığı ve bu vakıaya dayanıldığı; bu eylemin resmi belgede sahtecilik suçuna vücut vermesinin sübutu ile güven sarsıcı davranış niteliği kazandığı ve erkeğe güven sarsıcı davranış vakıasının kusur olarak yüklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kadının imzasını taklit ederek sahte imzayla resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işleyerek güvensarsıcı davranışta bulunan davalı erkeğin kusurlu davranışı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek niteliktedir. Somut olayda, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmiştir. O halde, davacı kadının manevî tazminat isteğinin kabulüne karar verilecek yerde, hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde isteğin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen manevî tazminat talebi yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'ya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
...