"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1070 E., 2022/698 K.
DAVA TARİHİ : 20.04.2017-11.05.2017
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/360 E., 2019/1 K.
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi ile alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın reddine, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın ve davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davacı-davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Temyiz istemi, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2022 tarihli ek kararına ilişkindir.
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup temyiz kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınır. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Dosya içeriğine göre, somut olayda, asıl davada davacı-davalı kadının tasfiyeye konu taşınmazın bugünkü değeri tespit edilerek şimdilik 20.000,00 TL ile işbu taşınmaz yönünden elde edilen kira geliri yönünden şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL'nin tahsilini talep ettiği, bu haliyle dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmının dava edilmesi ve Mahkemece bu alacağa ilişkin davanın tümden reddedilmiş olması halinde davacı-davalı yönünden kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen 05.10.2022 tarihli ek kararın 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda temyiz dilekçesinin kesinlik sebebiyle reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 05.10.2020 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı-davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; davalı ile 1/2 hisseli malik oldukları 36840 ada 8 parsel ve 36840 ada 7 parsel sayılı taşınmazların mevcut olduğunu, bu taşınmazların alım bedelinin büyük kısmının kendisi tarafından karşılandığını, 36840 ada 8 parsel sayılı taşınmazın alımı sırasında satış bedeli, emlakçı komisyon alım harcı gibi ödenen meblağın 79.705,00 TL'sinin maaş hesabında biriktirilen para ile ödendiğini, davalı-davacı adına ödemenin de tarafından yapıldığını, taşınmazın kira bedelininde de davalı-davacı tarafından alındığını belirterek; 36840 ada 8 parselin bugünkü değeri tespit edilerek alım sırasında davalı-davacı adına ödenen meblağla ilgili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL'nin dava tarihinden faizi ile tahsili ile davalı-davacının kardeşinin kiracı olarak oturduğu taşınmazın Ağustos 2008-Mart 2013 arası fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL kira alacağının dava tarihinden faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili süresinde cevap ve karşı dava dilekçesinde; 36840 ada 8 parselin maaş geliriyle eşit ödeme ile alındığını, davacı-davalının iddialarının yersiz olduğunu, müvekkilinin kardeşinin taşınmazda davacı-davalının rızası ile bir yıl düşük kira ile oturduğunu, daha sonra davacı-davalının taşınmazdan kovduğunu, kira bedelini de davacı-davalının aldığını; tarafların anlaşmalı olarak boşanma davası açtığını, müvekkilinin davacı-davalıya 15.000,00 DM verdiğini, boşanma kararı verildiğini ancak müvekkilinin feragat ettiğini, ancak davacı-davalının bu parayı müvekkiline geri vermediğini, daha sonra boşandıklarını, kararın kesinleştiğini, tarafların tekrar evlendiğini, en son yine boşandıklarını belirterek; asıl davanın reddine, karşı davada 15.000,00 DM için şimdilik faizi ile 5.000,00 TL'nin tahsilini, 1/2 hisseli taşınmazın davacı-davalının engellemesi nedeniyle yıllardır kiraya verilememesi nedeniyle oluşan zarar için dava tarihinden itibaren yasal faizi ile şimdilik 5.000,00 TL, müvekkili tarafından davacı-davalının maaş hesabına düzenli olarak yatırılan para nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL'nin faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; 36840 ada 8 parsel 13 nolu bağımsız bölümün taraflar adına 1/2'şer hisse ile satış nedeniyle 29.07.2008 tarihinde tescil edildiği, eşlerin kendi aralarında taksimi gerçekleştirmiş oldukları, davacı-davalının davalı-davacıya ait 1/2 hisseye yaptığı fazla ödeme için talepte bulunma olanağı bulunmadığı, ayrıca taşınmazın tüm bedeli edinilmiş mal olan davacı-davalının maaş geliri ile ödense ve davalı-davacının işi ve geliri olmasa dahi davalı-davacının taşınmaz değerinin yarısı üzerinde katılma alacağı hakkı olduğu; taraflar arasındaki boşanma dava tarihinin 04.06.2014 tarihi olup davacı-davalının Ağustos 2008 yılı-Mart 2013 dönemi için kira talebinde bulunduğu, eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılması gerektiği, talebin haksız olduğu, ayrıca mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinde kira geliri edinilmiş mal ise de de kira gelirinin davalı-davacıda mevcut olduğunun kanıtlanması gerektiği, bu hususun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle; asıl davanın reddine karar verilmiştir.
2.Karşı dava yönünden de; 15.000,00 DM ve davacının hesabına yatırılan 5.000,00 TL yönünden talebin reddine, taşınmazın kiraya verilememesi nedeni ile 5.000,00 TL tazminat talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili ve davacı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; karşı davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı-davalı kadın istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı davada verilen görevsizlik kararının da hatalı olduğunu, bu yönden de ret kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; 36840 ada 8 parsel 13 nolu bağımsız bölümün bedelinin, evlilik birliği içinde eşlerin edinilmiş mal niteliğindeki çalışma karşılığı gelirlerinden karşılandığı, edinim tarihi itibariyle edinilmiş mal olduğu, tapuda adlarına 1/2'şer paylı olarak tescilini sağlamakla taşınmazın aralarında serbest iradeleriyle paylaşımını yaptıkları, diğer bir anlatımla; tescil sırasında aralarında tasfiyenin sağlandığı, taşınmazın bedeli paylaşım doğrultusunda yerine getirildiği inancı ile ödendiği ve taraflar arasında başkaca bir anlaşmanın varlığı da ispatlanmadığı; taşınmazın davalı-davacı eş tarafından kiraya verilerek gelir elde edildiğinin ve elde edilen kiraların mal ediniminde kullanıldığı ya da tasarruf amaçlı biriktirildiği belirlenemediği, asıl davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle; davacı kadının başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
2.Karşı dava yönünden de; karşı davanın reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle; başvuruların ayrı ayrı esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
3.İşbu karara karşı asıl dava yönünden süresi içinde davacı-davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
4.Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2022 tarihli ek kararı ile, somut olayda Mahkeme kararının bir kısım talepler yönünden taraf vekillerinin istinaf istekleri yerinde bulunmadığından 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi uyarınca esastan reddine, bir kısım istek bakımından ise görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarına kesin olarak karar verildiği, kesin olduğu anlaşılan karara karşı davacı-davalı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulduğu gerekçesiyle; temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı asıl dava yönünden süresi içinde davacı-davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın temyiz dilekçesinde; açılan davanın kesin olmadığını, asıl davada herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmadığını, değere ilişkin bir belirleme yapılmadığını, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığını, ek kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kararın kesin olup olmadığı, ek kararın yerinde olup olmadığı, asıl davanın ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 190 ıncı maddesi, 362 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 203 üncü maddesi, 204 üncü maddesi, 205 inci maddesi, 218 ve devamı maddeleri, 256 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 05.10.2022. tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.