"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/382 E., 2022/800 K.
DAVA TARİHİ : 20.06.2017
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini ve aylık olarak 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; süresinde verdiği cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli ve 2017/487 Esas, 2019/282 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2021 tarihli ve 2019/1081 Esas, 2021/1716 Karar sayılı kararıyla davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 03.03.2022 tarihli ve 2022/463 Esas, 2022/2040 Karar sayılı kararı ile engelli çocuk dahil müşterek çocukların evde kalmasını istemeyen, sürekli bu konuda huzursuzluk yaratan, eş ve çocuklarına karşı sert ve kırıcı tutum ve davranışlarda bulunan ve onları evden kovan, eşiyle yatağını ayıran, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen davalı erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsıldığı, davacı kadının boşanma davası açmakta haklı olduğu, bu suretle kadının açtığı davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyulmakla birlikte tarafların uzun yıllardır geçimsizlik yaşadıkları, tarafların tartışmalarından sonra davalı erkeğin eşinden yatağını ayırdığı, müşterek hanenin kilidini değiştirerek aile bireylerini eve almadığı, evin geçimi ile ilgilenmediği, eşine ve çocuklarına ben size bakmak zorunda değilim, Allah bana üç çocuk değil, üç bela verdi, ben bıktım, boşa beni kurtar şeklinde söylemlerinin bulunduğu, davacının boğazını sıkmak suretiyle davacıya şiddet uyguladığı, taraflar arasında yaşanan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın yararına aylık 400,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak 15.11.2022 karar tarihinden itibaren aylık 600,00 TL arttırılarak aylık 1000,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş; kadının maddî tazminat talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; boşanma şartlarının mevcut olmadığını, delillerin takdirinde hata olduğunu, tazminat ve nafaka hükmünün hatalı olduğunu belirterek; kararın tamamı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda karar verilip verilmediği, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.