Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2199 E. 2023/4559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, davacı kadının kusurunun olup olmadığı, yoksulluk nafakası koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarının uygunluğu hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı dikkate alındığında, davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesine uygun daha yüksek bir miktar belirlenmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarı yönünden bozulmasına, diğer konularda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/712 E., 2022/1761 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/165 E., 2019/1022 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin 4 aydır bir başka bayanla gönül ilişkisi içinde olduğunu, davalı tarafın bu durumu müvekkilinin öğrendiğini duyunca 14.10.2017 günü eşyalarını evden alarak ortak yaşadıkları konutu terk ettiğini ve bir daha evine uğramadığını, davalı tarafın toplum içinde müvekkiline hitaben "kadın işte saçı uzun aklı kısa, sen anlamazsın, sen konuşma, sen karşıma" gibi sözlerle hakaret ettiğini, sürekli bahaneler üreterek müvekkili ile aynı odada kalmadığını, cinsel ilişkiye girmekten kaçındığını, ortak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, evin faturaları haricinde hiçbir giderini ödemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL manevî 150.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının mesnetsiz olduğunu, hiç bir delil sunulmadığını, davacı tarafın müvekkilini evden kovduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilini küçük gördüğünü beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğini kendisine yüklemiş olduğu maddî sorumlukları gereği gibi yerine getirmediği, eşine karşı toplum içerisinde küçüsemseyici, kırıcı ve incitici şekilde davranmayı alışkanlık hâline getirdiği, davalı erkeğin yatak odasında değil salonda yattığı ve cinsel ilişki kurmaktan imtina ettiği, davacının tanığı olarak dinlenen kardeşinin davalıyı takip ettiği, bir kadını evinden işine, işinden evine bırakırken ve arabada öpüşürken gördüğü, bu şekilde davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının başka bir kadınla zina yaptığı hususunun ise ispat edilemediği, davalı tarafın tam kusurlu davranışları nedeni ile meydana gelen geçimsizlik sonucu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin onarılamaz şekilde temelinden sarsıldığı, sürdürülmesinde taraflar ve toplum açısından bir fayda kalmadığı, bu nedenle davanın kabulüne karar verildiği, davalının tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı ve yaşının gereksinim duyduğu sevgi ve şefkatin annesi tarafından sağlanabileceği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, ortak çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, ortak çocuk için hükmedilen aylık 650,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamı ile kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden iştirak nafakası olarak devamına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alınarak davacının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmakla, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tazminat isteyen davacının tamamen kusursuz olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları tazminata esas olan fiilin ağırlığı nazara alındığında davacı yararına 25.000,00 TL manevî tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu, davacının evlenme nedeni ile elde edilen ve evlenmeden beklenen menfaatlerinin boşanma nedeni ile zedelendiği, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen eşin kusursuz olduğu ve boşanma sonucu davalının maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi gereği davacı yararına 35.000,00 TL maddî tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile davacının zina sebebine dayalı davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 650,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, yararına 35.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi, maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için hükmedilen nafakanın miktarı, vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece erkeğin salonda yattığı, cinsel ilişki kurmaktan imtina ettiği kabul edilmiş ve bu durum erkeğe kusur olarak yüklenmiş ise de erkeğin, kadının kız kardeşinin evlerinde kaldığı zaman salonda yatmasının cinsel ilişkiden kaçındığını kabul için yeterli olmadığı, erkeğin evin faturaları dışında evin ihtiyaçları için alış veriş yapmayarak ekonomik şiddet uyguladığı, evlilik birliğini kendisine yüklemiş olduğu maddî sorumlukları gereği gibi yerine getirmediği, kadına toplum içinde küçümseyici, kırıcı ve incitici şekilde davranmayı alışkanlık haline getirdiği, sadakatsiz davrandığı, kadının da erkeği hakaret ederek evden kovduğu tanık anlatımları ile sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, mahkemece tanık anlatımları ile sabit olduğu halde erkeği hakaret ederek evden kovan kadına kusur yüklenmemesi doğru olmadığı, tarafların çocuğunun 14.07.2022 tarihinde ergin olduğu, erkeğin velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin konusu kalmadığı, kadının çalıştığı, düzenli gelir sahibi olduğunun anlaşıldığı, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olduğu, boşanmakla maddî menfaatleri zedelenen, yaşanan olaylar nedeniyle kişilik hakları zarar gören az kusurlu kadın lehine maddî-manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu gibi miktarlarının da tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olduğu, bu kapsamda erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında dayanılan ve ispat edilen vakıalar yönünden erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine karar vermek gerektiği sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddedildiği gerekçesi ile Davalı erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında dayanılan ve ispat edilen vakıalar yönünden erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesi ile kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası talebi, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte davacı kadının kusurunun bulunup bulunmadığı, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.