"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/624 E., 2022/1994 K.
...
...
...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2015/604 E., 2019/549 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının müvekkiline ve evine karşı yasal ve vicdani görevlerini yerine getirmediğini, nedensiz kavgalar çıkardığını, hakaret ettiğini, ailesinin yanında küçük düşürdüğünü, müvekkilinin önceki evliliğinden olan kızının ortak eve gelmesine izin vermediğini, aile ziyaretlerinde ve birlikte geçirilmesi gereken zamanlarda müvekkilinin yanında olmadığını, bayram ziyaretlerine tek başına gitmek zorunda kaldığını, ailesine saygı göstermediğini, sorumsuz davrandığını, müvekkilinin kendisine saklaması için verdiği müşteri çekini paraya çevirip harcadığını, bu nedenle müvekkilinin zor durumda kaldığını, müvekkilinin babası vefat ettiğinde müvekkilinin yanında olması gerekirken baş sağlığı bile dilemediğini, telefonla aradığını para istediğini, son olayda ise iş ortağı ile yazıştığı sırada telefonu elinden alıp yere atarak parçalamaya çalıştığını, bir daha eve gelme, seni istemiyorum diyerek ailesi ile birlikte evden ayrıldığını, daha sonra ortak eve almadığını ve gitmesini istediğini, müvekkiline karşı koruma kararı aldığını ve nafaka davası açtığını, kadının ortak çocuğa da zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığını, bozuk bir psikolojiye sahip olup uzun zamandır ilaç kullandığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin müvekkile verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin daha önce aynı şirkette çalıştığı bir bayanla eşini aldattığını, müvekkilinin doğum yapacağı için bu olayı kapatmak istediğini, telefonuna şifreler koyduğunu, geceleri sabaha karşı geldiğini, evde eşini yalnız bıraktığını, bahsi geçen kadının daha sonra şirketten ayrıldığını, ekonomik sıkıntıları nedeniyle müvekkilinin ailesinin yanında kalmaya başladıklarını, erkeğin sorumsuzluklarının devam ettiğini, 2014 Mart ayında ortak evi terk ettiğini, eşinin ve çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, küçük düşürücü sözler söylediğini, hakaret ve tehdit ettiğini, anlaşmalı boşanma istediğini ancak tazminatın bir kısmını daha sonra ödeyeceğini belirtmesi üzerine müvekkilinin bu durumu kabul etmediğini, mal kaçırmak amacı ile yemek şirketini ortağına devrettiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranında artırım kaydı ile orta çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir iştirak, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin tanıkları ile iddialarını ispatlayamadığı, bir kısım tanıklarının bağımsız tedbir nafakası davasında da dinlendiği ve iş bu dosyadaki beyanlarının tarafların evliliklerinin aynı dönemine ilişkin tutarlı beyanları olmadığı, beyanların birbirlerinden ile farklı olduğundan itibar edilmediği, diğer tanık ... A.'nın beyanlarınında soyut, sebebi saiki belli olmayan mahiyette olduğu, kesinleşen bağımsız tedbir nafakası davasında haklı bir sebep olmaksızın kadın ile birlikte yaşamaktan kaçındığı, ortak evden 1 yılı ... süre ile ayrıldığı ve dönmediği, eşi ve ailesiyle ilgilenmediği, iş bu dosyada ise erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, yaşanan son olayda kadının annesinin ve babasının da bulunduğu ortamda, kadına ben seni istemiyorum "defol git" diyerek el kaldırıp dövemeye kalkıştığı, burayı terk edin deyip kendilerini kovduğu, gece geç saatlerde sürekli birileriyle telefonda konuştuğu, evin kapısında olduğu halde bu telefon görüşmelerini yaptığı, dosyaya celp edilen telefon görüşme kayıtlarında Kayseri'deki şirketin sahibinin kızı Ş. T. adına zimmetli telefon hattı ile geç saatlerde görüşmelerinin olduğu, her ne kadar iş ilişkisinden bahsedilmiş ise de bu şirketle erkek şirketinin herhangi bir iş ilişkisinin bulunmadığı, bu haliyle boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının çalıştığı, yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, kadın ve ortak çocuk yararına İstanbul 7. Aile Mahkemesinin 2015/519 Esas, 2016/358 Karar sayılı 19.06.2017 tarihinde kesinleşen ilamıyla aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğinden yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, ÜFE oranında artırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; yeterli değerlendirme yapılmaksızın, hatalı yorum ve tespitlere dayalı olarak gerçek duruma ve hukuka aykırı olarak tesis edildiğini, erkeğin ortak evden kovulduğunu, dönmesi engellendiği ve bu süreçte de yine kendisi iyi niyetli davranarak ortak çocuğa ve kadına hep yardım ettiğini, gerçeği anlatan tanıkların beyanlarına itibar edilmediğini, gerçeği anlatan tanıkların beyanlarına itibar edilmediği gibi gerekçelendirilmediğini müvekkilin acze düştüğünü, şirketini devrettiğini, nafaka ve tazminatların yüksek olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, reddedilen davası, kadının kabul edilen davası, nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; evlilik birliğinin devamı süresince maruz kaldığı fiziki ve psikolojik şiddetin doğurduğu tarif edilemez; acı, elem, ıstırabın yanında, iş hayatı, aile hayatı, sosyal çevresindeki itibarı tamir edilemez düzeyde sarsıldığını, manevî tazminat miktarının yetersiz olduğunu, erkeğin beyan ettiği ekonomik geliri son derece müphem olduğunu, özellikle boşanma davası zamanında yemek şirketinin tüm hisselerini ortağına devretmiş olması da iki çocuk babasının neden geçimini sınırlandırdığını düşündürdüğünü, Jeep marka arabaya sahip olması, şirket kurucusu mevkindeki birinin 2.000,00 TL civarı gelirinin gösterilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iştirak nafakasının oldukça yetersiz olduğunu, şirket sahibi erkeğin gelirinin kadının gelirinden oldukça yüksek olmasına rağmen yoksulluk nafakasına hükmedilmediğini ileri sürerek kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve manevî tazminatın miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, yapılan yargılama, toplanan deliller ve kesinleşen nafaka dosyasındaki kusurlara göre erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, "istemiyorum, defol git" dediği, el kaldırdığı, ailesini evden kovduğu, eve geç geldiği, evin geçimini sağlamadığı, çocuğu ile ilgilenmediği, haklı bir sebep olmaksızın ortak evi terk ettiği, eşini ve ortak çocuğun maddî ve manevî sorumlulukları ile ilgilenmediği, birlik görevlerini ihmal ettiği, kadının ise erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğun ve erkeğin ailesinin ortak eve gelmesini istemediği, ailesine saygı göstermediği, erkeğin annesi hasta olduğunda ziyarete gitmediği, kadının, erkeğin babasının cenazesine gitmediği anlaşılmış ise de bu durum erkeğin evi terk etmesinden sonra, 02.12.2014 tarihinde gerçekleştiğinden kadına kusur olarak yüklenmediği, bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduklarının kabul edilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmediği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu erkeğin de boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken erkeğin açtığı asıl davanın reddinin yerinde görülmediği, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, kadının ve ortak çocuğun yaşlarına uyumlu ihtiyaçları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaat ile kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir, iştirak ve maddî-manevî tazminatların esasları yerinde olduğu, manevî tazminat miktarının ise az olduğu, kadına bağımsız tedbir nafakasıyla hükmedilen tedbir nafakası da dikkate alındığında yoksulluk nafakasının reddi yerinde olduğu gerekçeleri ile erkeğin asıl davanın reddi ve kusur belirlemesine; kadının ise kusur belirlemesine ve manevî tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesi ve derecesinin düzeltilmesine, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, erkeğin tam kusurlu olduğunu, davasının kabulünün hatalı olduğunu, yargılama giderlerinin en baştan güncellenmesi gerektiği, alım gücünün bu kadar düşmesi ve paranının değerinin düşmesi karşısında öngörülemeyen bu durum nedeniyle taleple bağlı kalınmakısızın çok daya yüksek bir tazminata hükmedilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabul edilmesine rağmen lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretinin güncellenmediği belirtilerek; kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, iştirak nafakasının ve manevî tazminatın miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası ve vekâlet ücreti ile yargılama giderleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafakalar, kadın lehine hükmedilen tazminatların kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...