"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/670 E., 2022/1960 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/445 E., 2019/654 K.
Taraflar arasındaki boşanma, davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı dava dilekçesinde; tarafların evlenmesine müteakip, davalı yanın 1994 yılında Azerbeycan'a çalışmak için gittiğini, burada bir kadın ile tanışmış olup bu kadın ile gönül ilişkisi yaşadığını, davalı yanın 1999 yılında ise Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, tek başına gelmediğini, Azerbeycan'da bir çocuğu bulunduğunu, davalının çocukları (..., ... ) ile aynı evde yaşamasını istediğini, davalının davacıyı aldattığını ve davacıyı aldattığı kadın ve bu kadından olma çocuğunun müvekkili ile birlikte yaşamasını istediği, davalının istediği şekilde cereyan ettiğini, davacının çocuklarının mağdur olmaması için sineye çekmek zorunda kaldığını, davacının, davalı yanın Azarbeycan'dan getirmiş olduğu kadın ve bu kadından olma çocuğu ile birlikte 17-18 sene beraber yaşadıklarını, sürekli bu kadınla yaşadığı tartışmalar sırasında müvekkilinin de şiddete maruz kaldığını, davalı yanın Azerbeycan'dan getirmiş olduğu kadından iki çocuğu daha olduğunu, davacının bu çocuklara da annelik yaptığını, sonrasında İstanbul ...'teki eve taşındıklarını, davalı yanın başka kadınlarla da görüşmeye başladığını, bir zaman sonra davalının Azerbeycan'dan gelen kadını da evden kovduğunu ve kalan iki zihinsel engeli olan çocuğa da müvekkilinin baktığını, son olarak davalının, davacının tanıdığı aynı zamanda da aynı köylüsü olan bir kadın ile görüşmeye başladığını, davalının bu kadınla evlenmek istediğini, davacının toplum nazarında küçük düşürüldüğünü, oğlu aracılığı ile davalının iki teklifte bulunduğunu, bu tekliflerle davacıyı yok saydığı, davalı yanın davacıya herhangi bir şekilde para vermediğini, davacının yazma yapmak gibi örgü işleri yaparak temizlik işleri yaparak, apartmanlarda merdiven silerek ve de evde komşu çocuğuna bakarak bir gelir elde ettiğini, davalı yanın davacı ve ortak çocukları ile ilgilenmediğini, onlara sevgi ve şevkat göstermediğini beyan ederek 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı lehine 100.000,00 TL maddî tazminata, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirttiği iddiaları aynen tekrar ederek, davalı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, müvekkili ve çocuklarının davalı yan tarafından kovulduğunu, davacının evi terk etmesi gibi bir olay yaşanmadığını, davalının şirketinin olduğunu, aynı zamanda müteahhitlik yaptığını beyan ederek dava dilekçesindeki taleplerini yinelemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı cevap dilekçesinde; görüsü usulü ile küçük yaşta yapılan evlilik sebebiyle tarafların birbirlerine ısınamadıklarını, birbirlerini eş olarak kabul edemediklerini, tarafların yaklaşık 20 yılı ... süredir karı koca ilişkisinin sona erdiğini, çocukların büyümesi için evliliklerine devam ettiklerini, davalının 1994 yılında Azerbaycan’a çalışmaya gittiğini, duygusal bir ilişki yaşadığı biriyle karşılaştığını ve onunla yaşamaya başladığını, birbirlerinden evlilik sebebiyle bir sorumluluklarının kalmaması sebebiyle böyle bir ilişki yaşandığını, sonradan davalının Türkiye’ye dönüş yaptığını, bu durumu eşine de anlattığını ve davalı eşin de bu durumu olumlu karşıladığını ve tarafların birlikte yaşamaya başladığını, bu sebeple davacının bu talebine karşılık zamanaşımı itirazlarının olduğunu, taraflar arasında hiçbir şekilde kavga dövüş tartışma karşılıklı hakaret gibi sıkıntıların olmadığını, davalının eşine ve çocuklarına şiddet uygulamadığını, hiçbir çocuğunu birbirinden ayırmadığını, davalının başka kadınla yaşadığı iddiasının doğru olmadığını, davacının ortak çocuk ...’ın baskısıyla huzurdaki davayı açtığını, ...'ın kendi için yüksek taleplerde bulunduğunu ancak müvekkilinin bu talepleri karşılamayacağını bildirmesi karşısında huzurdaki davanın açıldığını, davalının ekonomik olarak iflas yaşadığını, maddî olarak battığını ve halen de durumunu düzeltemediğini, davalının da boşanmak istemekte olduğunu, davalının evliliğin bitmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, davalının bir gün eve geldiğinde eşinin ve çocuklarının evden ayrıldığını gördüğünü, davacı eş ve çocuklarının davalıyı terk ettiklerini beyan ederek, tarafların boşanmalarına, tarafına atfı kabil bir kusur bulunmadığından maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; cevap dilekçesinde belirttiği iddiaları aynen tekrar ederek, tarafların boşanmalarına ve davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 15-17 yıl boyunca davacı kadının, davalı koca ve annesi, tarafların ortak iki çocuğu, davalı kocanın gayri resmi birliktelik yaşadığı kadın ve bu kadından dünyaya gelen üç çocukla birlikte tarafların ortak aile konutu olan 1+1 evde yaşadığı, evlilik birliği devam ederken davalı kocanın birçok kadınla gayri resmi birliktelik yaşadığı, son olarak davalı kocanın köylüsü olan başka bir kadınla ilişkisinin olduğu ve bu ilişkinin herkes tarafından bilindiği, davalı kocanın daha önceki gibi bu kadını da ortak aile konutuna getirmek istediği, birlikte oturmayı kabul etmeyen davacı kadın ve ortak çocuklarını bu sebeple evden kovduğu, davacı kadının çocuklarını da alarak köyde yaşayan ailesinin yanına dönmek zorunda kaldığı, davalı kocanın davacı kadın ve ortak çocuklardan mal kaçırmak için tüm malvarlığını başkalarının üzerine devrettiği, ortak aile konutunda birlikte yaşadıkları sürece davalı kocanın davacı kadın ile hiç konuşmadığı, ortak çocuklara sevgi ve ilgi göstermediği, davacı kadın ve ortak çocukları hep ikinci planda tuttuğu, mutfak masraflarını bizzat kendisi yaptığı bunun dışında davacı kadına ve ortak çocuklara harçlık vermediği, davacı kadının temizliğe giderek, el işi yaparak, çocuk bakarak çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığı, davalı kocanın evlilik birliği içinde üzerine düşen maddî-manevî sorumlulukların hiçbirini yerine getirmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kocanın tam ve asli kusurlu bulunduğu gerekçesi ile 4721 Sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine aylık aylık 1.000,00 TL tedbir ve aylık 1.500,00 yoksulluk nafakasına, davacı kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, delillerinin toplanmadığını, tanıkların beyanlarının dikkate alınmadığını, davalının gayri resmi bir yaşantısının bulunmadığını, davacıyı ve çocuklarının evden kovmadığını, karşılanamayan fahiş taleplerinin yerine getirilmemesi ile davacı ve çocuklarının evden kendilerinin ayrıldığını, davalının kimseye mal kaçırmak amacıyla mal devri yapmadığını, Çanakkale ili, .,.. ilçesinde bir arsa olduğunu, üzerinde 2 katlı yapı olmadığını, İstanbul, ... ilçesinde müvekkilinin adına hiçbir kayıtlı gayrimenkul olmadığını, İstanbul, Şişli de bulunan yeri müvekkilinin 1997 yıllarında yurt dışında çalışıp kazandığı paralarla aldığını, davacının belirttiği Belediye Başkanlıklarına müzekkere yazılmadığını, emlak vergileri, vergi mükellefleri için ilgili belediye ve vergi dairesine, igdaş, tedaş ve iski aboneliklerin neye dayandığının sorulmadığını, davacının hiçbir zaman çalışmadığını ve gelir elde etmediğini, şirket kayıtlarının dosyaya getirilmediğini,eksik araştırma yapıldığını, delillerinin toplamadığını, ilgili kurumlara mal varlığı yönünden araştırma yapmadığını, müvekkilinin mal kaçırma eylemenin ispatlanamadığını, şirket kayıtlarının ve ilgili vergi dairesine ve belediyelere müzekkere yazılmayarak ilgili mallara yönelik araştırma yapılmadığını, davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek kusur belirlemesi, eksik inceleme ve davacının kabul edilen tüm talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, kusur belirlemesi, eksik inceleme ve davacının kabul edilen tüm talepleri yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme:
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, Mahkemece davalının delillerinin toplanıp toplanmadığı, eksik inceleme yapılıp yapılmadığı, davacının kabul edilen nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, yasal koşulları oluşmuş ise miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine;
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.