"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/331 E., 2022/1891 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/872 E., 2019/869 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların takdiri ve miktarları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların takdiri ve miktarları ile Bölge Adliye Mahkemesince lehine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; Davalı erkeğin temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı dava dilekçesinde; davalının evlenme tarihinden itibaren davacıya sürekli şiddet (maddî ve manevî) uyguladığını, 2013 yılında küçük kızı ...'ın düğününe takriben 2 ay kala davacıya ve çocuğa yapmış olduğu hakaretamiz davranışlar sebebiyle, çocuğun intihara teşebbüs ettiğini, davacının düğünü yaptıktan sonra İstanbul'a oğlunun yanına geldiğini ve bir daha geri dönmediğini,
en son 2017 yılı nisan ayında davalının Esenyurt'ta Pavyon diye tabir edilen bir mekanda çalışan kadınlardan birine sürekli birlikte yaşamak için para teklifinde bulunduğunu, oğlunun bu durumu öğrenmesi ile davalının İstanbul'dan adresi olarak belirtilen köye gittiğini, ağustos 2017 tarihinde döndüğünde çocuklarının da durumu kabullenememesi üizerine abisinin yanına sığındığını, davalının ailesinin kazancını eğlence mekanlarında harcadığını, hane halkına herhangi bir katkıda bulunmadığını, en son 2013 yılı haziran ayında malları sattığını, eşine karşı ilgisiz davrandığını, sürekli şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne uygun davranmayarak başka kadınlarla yaşadığını ve onlara hediye aldığını, davalının ölüm tehditi, darp, hakaret, aşağılama ve küçük düşürücü söz ve davranışları nedeniyle tedbir kararı verilmesini, davalının psikolojik rahatsızlığının bulunduğunu, tedaviyi kabul etmediğini, hastaneye sevkini talep ettiklerini beyan ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 20.000,00 TL maddî tazminata, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; yetki itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek ve dava dilekçesinde belirttiği iddiaları aynen tekrar ederek dava dilekçesinde belirtilen talepleri kapsamında karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı cevap dilekçesinde; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, Küçükçekmece Aile Mahkemesi'nin yetkili olduğunu, 2013 yılına kadar köyde yaşadıklarını, 2013 senesinde ise kızlarının evlenmesi ve diğer tüm çocuklarının da İstanbul'da yaşıyor olmaları hasebiyle İstanbul'a yerleştiklerini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının köy işlerini sevmediğinden ve bu işler kendisine ağır geldiğinden köydeki evlerini terk ederek İstanbul'a geldiğini, İstanbul'da Avcılar'da müşterek konutlarına yerleştiğini, 2013 yılında tek başına işlere yetişemediğinden hayvanları satıp İstanbul'a, eşinin yanına geldiğini, davacının nedensiz yere müşterek haneyi terk ettiğini, davacının asılsız ithamlarda bulunduğunu, darp iddiasına dayanak tek bir doktor raporu sunamadığını, psikolojik bir rahatsızlığının bulunmadığını, evlilikleri boyunca sık sık nederisiz yere müşterek haneyi terk ettiğini, aile danışmanı bir uzmana sevk edilmelerini istediğini, davacının maddî- manevî tazminat ve nafaka taleplerinin reddinin gerektiğini beyan ederek tarafına atfı kabil bir kusur bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı 14.11.2019 tarihli duruşmadaki beyanında, davacı boşanmak istediği için kendisinin de boşanmak istediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında dinlenen tüm davacı tanıklarının görgüye dayalı ve hükme esas alınan beyanlarıyla boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin davacı kadına yönelik hakaret içeren sözler söylemesi, fiziksel şiddet uygulaması, evlilik birliğinin üzerine yüklediği maddî ve manevî yükümlülükleri yerine getirmemesi, güven sarsıcı davranışlarda bulunması nedenleriyle tam kusurlu olduğu, dosya kapsamıyla davacıya atfı kabil kusurun sübut bulmadığı, evlilikten beklenen faydanın kalmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı lehine 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf başvuru dilekçesinde, dosya incelendiğinde davacının da davalı kadar kusurlu olduğunun görüleceğini, dosyada mevcut tanık anlatımlarının davacı ile birlikte oturmakta alan ortak çocukları olduğunu, tarafsız tanık dinlenmeden kusur belirlenmesinin hatalı olduğunu, davacı eşin üzerine düşen görevleri yerine getirmediğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında takdir edilen maddî ve manevî tazminatın çok fazla olduğunu, tarafların bu dosyada eşit kusurlu kabul edilmelerinin gerekmekte olduğunu, davacının maddî ve manevî tazminat almasının mümkün olmadığını, işsiz olduğunu, Mahkemenin takdir ettiği nafaka miktarının ödeme gücünün çok üzerinde olduğunu, hali hazır durumda nafakaya ihtiyacı olan taraf konumunda olduğunu, davacının yoksul olmadığını belirterek kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların takdiri ve miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, istinaf incelemesinde duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz başvuru dilekçesinde, dosya kapsamında kusurlu olduğu yönünde somut delilin mevcut olmadığını, davacının evlilik birliği içinde alınan ve kendisinin adına kayıtlı olan evde oturduğunu, kendisinin Tunceli'de köy koşullarında yaşayarak mücadele verdiğini, tanıkların hepsinin beyanlarının yanlı olduğunu, dikkate alınmaması gerektiğini, davacının kendisini eve almayıp mağdur ettiğini, SGK kaydı ve yeşil kartının olmadığını, nafakayı ödeyebilecek bir gelirinin bulunmadığını, sosyal ekonomik durumlarının yerel mahkemece hiç dikkate alınmadığını beyan ederek kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların takdiri ve miktarları ile Bölge Adliye Mahkemesince lehine hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme:
Uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın lehine hükmedilen maddî- manevî tazminat ve nafakaların kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile istinaf aşamasında erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.