"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1162 E., 2022/2609 K.
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1257 E., 2021/594 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin eşine karşı sert konuşmalar yaptığını, ortak çocuğa para harcamaktan kaçındığını, sadakatsiz olduğunu, müvekkilini ve ortak çocuğu evden atmakla tehdit ettiğini, evden kovduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, destek olmadığını, kişisel temizliğine önem vermediğini, sigaraya düşkün olduğunu, aşırı harcamalar yaptığını, maddî olarak ilgilenmediğini, zina yaptığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini, nafakalara her yıl Üfe oranında arttırım yapılmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, kadının aşırı kıskanç olduğunu, takıntılı olduğunu, sürekli müvekkilinin telefonunu kontrol ettiğini, müvekkilinin sosyal medya hesaplarını da kontrol ettiğini, akrabalarından dahi kıskandığını, 2 kez evi terk ettiğini, keyfi olarak çocuğu emzirmediğini, müvekilinin annesini istemediğini, evine bakmadığını, temizlik yapmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin ortak çocuk ...'nın doğumundan sonra değiştiği, eşine karşı sert konuşmalar sergilediği, Playstation ve elektronik sigaraya aşırı şekilde harcama yaptığı, eşi babasının evine gittiğinde eşinin maddî ihtiyaçları ile ilgilenmediği hususlarının sabit olduğu fakat bu vakıadan sonra tarafların barışıp evliliğe devam ettiği, davalının bu davranışının davacı tarafından af ya da en azından hoşgörü ile karşılandığı, ayrıca ortak çocuk ...'ya mama almada problem çıkarttığı, davalının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu fakat zina eyleminin ispatlanamadığı diğer kusurlarının ise davacı tanıkları beyanlarından görgüye dayalı bir şekilde ispat edilemediği, davacı kadının ise aşırı kıskanç tavırlar sergilediği, eşinin telefon konuşmalarını kontrol etmeye çalıştığı, her ne kadar çocuğu emzirmek istemese de bu durumun af ile geçtiği ya da en azından hoşgörü ile karşılandığı, evliliğin devam ettiğinin anlaşıldığı, tartışma yaşadıktan sonra "babama giderim" şeklindeki beyanlarının olduğu, davalının annesini istemediği, aile mahremini herkese anlattığı, evden ayrılırken annesinin eşine hakaretine ses çıkartmadığının sabit olduğu, diğer kusurlarının ise ispatlanamadığı, yapılan kusur değerlendirmesinde kusurların nitelik ve ağırlığı değerlendirildiğinde davalının kusurlarının ağır, davacının ise hafif kusurlu olduğu, ortak çocuk ...'nın yaşı, davalının çocuğun velâyetinin istememesi, anne bakım ve şefkatine muhtaç durumda olması, küçüğün yararı gözetilerek velâyetin anneye verildiği, kadının ev hanımı olduğu, düzenli bir gelirinin olmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği sabit olmakla, dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren de tarafların kusur durumu, mali sosyal halleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi gözetilerek belli bir miktar yoksulluk nafakasına hükmedildiği, çocuğun ihtiyaçları, yaşı, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi de değerlendirilerek oerak çocuğun yararına aylık belli miktar tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin haleldar olması, erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışlarından güven sarsıcı davranışları nedeniyle ve eşine ortak çocuk olduktan sonra sürekli olarak sert konuşmaları ve davranışları nedeniyle kadının kişilik haklarının ihlal edildiği, tarafların kusur durumları, mali sosyal durumları, paranın alım gücü, enflasyon değerleri ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile zina sebebine dayalı davanın reddine, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 300,00 TL tedbir, aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir, 850,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1- Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, reddedilen zina sebebine dayalı boşanma davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkek eşin, başka bir kadınla duygusal ilişki yaşamak suretiyle sadakat ilkesini ihlal ettiği, eşine, evine ve ortak çocuğa ilgisiz davranmak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, buna karşılık davacı kadının ise ev işleri ile yeterince ilgilenmemek suretiyle birlik görevlerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, ve annesinin eşine yönelik hakaret içeren ifadelerine sessiz kaldığı, taraflarca usulüne uygun şekilde dayanılan diğer vakıaların ise ispat edilemediği, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının, davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, taraflara kusur olarak yüklenen vakıalar değiştiğinden, tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf isteklerinin kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine karar verildiği, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davacı kadın ve yanında bulunan ergin olmayan ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakaların miktarında, maddî tazminat takdir edilmesinde ve tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, manevî tazminat takdir edilmesinde ve tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında, kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmesinde ve nafakanın miktarında, ortak çocuğun yaşı, fiili durum ve tarafların görüşleri gözetildiğinde velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına iştirak nafakasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde, iştirak nafakasının az olduğu, davacının yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının gelecek yıllarda Üfe oranında kendiliğinden artırıma tabi tutulmasına ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinde doğru olmadığı gerekçesi ile; tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kusura ilişkin vakıaların açıklandığı şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının hükmün kesinleşmesini takip eden yıllarda Tüik tarafından belirlenen önceki yılın Tüfe oranında kendiliğinden artırıma tabi tutulmasına, her iki taraf vekilinin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafakalara Üfe oranında artış uygulanmaması, reddedilen zina davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2-Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebine dayalı davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat ile nafakaların koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile nafakaya uygulanan artış oranı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı kadın dava dilekçesinde, yoksulluk nafakasına ve ortak çocuk için hüküm altına alınacak iştirak nafakasına yıllık ÜFE (üretici fiyat endeksi) oranında artış uygulanmasını talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına ve iştirak nafakasına yıllık TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) oranında artış uygulanmasına karar verilmiştir. Dairemizin kararlılık kazanan içtihatlarına göre talep halinde hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakasına ÜFE oranları üzerinden yıllık artış oranı belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın ilgili bentler yönünden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı kadın vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının "yoksulluk nafakasına ve iştirak nafakasına yıllık uygulanacak artış oranı" yönünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde ve (3) numaralı bendinde yer alan "Tüfe" ibaresinin hüküm fıkralarından çıkarılarak yerine "Üfe" yazılmak sureti ile temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...