Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2245 E. 2024/526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında, davacı karşı davalı erkeğe ilk derece mahkemesince gönderme kararından önceki kararda yüklenen "eşinin ilk evliliğinden olma çocuğuna fiziksel şiddet uygulama" kusuru yönünden erkek tarafından istinaf edilmeyerek karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve bu kusurun da erkeğe yüklenmesi gerektiği, bu hale göre de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2499 E., 2022/2170 K.

DAVA TARİHİ : 04.05.2016- 07.06.2016

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/344 E., 2021/787 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karar verilmiştir. Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı karşı davalı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Tarafların diğer temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 9 aydır evli olan tarafların üç ay kadar birlikte yaşadıklarını, ortak çocukları olmadığını, kadının eve ve evdeki eşyalara zarar verdiğini, eşine ve eşinin ilk evliliğinden olan kızlarına psikolojik baskı ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocukların şiddete maruz kaldıklarını, onlara kısıtlamalar koyduğunu, çocukları kıskandığını, sürekli erkeği telefonla arayıp mesaj attığını, kendi çocuğu ile erkeğin çocukları arasında ayrımcılık yaptığını, evdeki eşyaları toplayıp evi terk ettiğini, kendi ailesini koruduğunu, bunun 3. evliliği olduğunu ve çocuğu bulunduğunu eşinden gizlediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının gerçek dışı olduğunu, erkeğin kızlarının kadını istemediklerini, huzursuzluk çıkardıklarını, erkeğin eşi, çocukları ve eski eşi arasındaki mesafeyi koruyup kollayamadığını, hamile kalan kadının eşi ve eşinin kızı Funda'nın baskısı ile kürtaj olmak zorunda kaldığını, erkeğin eski eşinin tarafların evliliğine müdahale ettiğini, erkeğin kadına cinsel organıyla ilgili aşağılayıcı sözler söylediğini, başka kadınlarla olan cinsel birlikteliklerini anlattığını, eşinin kızı Ayşe'yi dövdüğünü, Ayşe'nin varlığını sorun ettiğini, üç gece eve gelmediğini, evi ve müvekkilini ihmal etmeye başladığını, kadının ailesini arayıp kendisini alıp götürmelerini söylediğini, eşine de ''eşyalarını toplayıp git, seni istemiyorum'' diyerek evden kovduğunu, erkeğin evlilik birliği içinde başka kadınlarla birlikte olduğunu, erkeğin kızı Funda'nın da kadına "sen şizofrensin'' diyerek hakaret ettiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 27.03.2018 tarihli ve 2016/159 Esas, 2018/97 Karar sayılı ilamı ile; erkeğin ilk evliliğindeki yetişkin kızlarını davalı ile olan evliliğindeki aile içine fazlaca sokmakla kusurlu davrandığı, kürtaj için de Betül'ün etkisine girmek sureti ile kusurlu davrandığı, Betül'ün de çocuklar arasında ayrım yaparak kusurlu davrandığı, davacıyı huzursuz edecek derecede telefonla arayarak kusurlu davrandığı, yeminli tanık anlatımına göre Betül'ün kızını, Mehmet'in dövmesinin kusurlu bir davranış olduğu, yine celp olunan Hastane evraklarında görüldüğü üzere 20 yıldır dönem dönem tekrarlayan depresif şikayetinin olduğu, doktora anlatan davalının bu hususunun davacıya anlatılmamasının güven ilişkisine zarar verdiği, tarafların birden çok kusurlu davranışları nedeniyle eşit kusurlu saymak gerektiği ve asıl ve karşı davanın kabulüne karar verildiği, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle erkeğin tazminat talepleri ile kadının maddî ve manevî istemleri ile nafaka isteminin reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına ara karar ile hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar ile kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 18.11.2019 tarih ve 2018/3017 Esas, 2019/1667 Karar sayılı kararı ile; davada, davalı karşı davacının ruhsal rahatsızlığı ileri sürüldüğü ve bu iddianın dosya arasındaki bir kısım delille de doğruladığı, Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 405 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 56 nıcı maddesinin birinci fıkrası uyarınca davalı karşı davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse 4721 sayılı Kanun'un 462 nci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekirken bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile sair istinaf talepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre, Funda'nın görgüye dayalı beyanında erkeğin kızına canım diye hitap etmesini kadının kıskançlık meselesi yapmasının kusur olarak kadına yüklendiği, Gülsüm'ün görgüye dayalı beyanlarında kadının ev içerisinde erkeğe bağırmasının, yine eşyalarını toplayarak evden gideceği yönünde psikolojik baskı yapması hususları ile kadının erkeğin kızlarını arabadan indirip bırakması, erkeğin kızlarına karşı kötü muamelede bulunması hususlarının dosya kapsamından sabit görüldüğü, diğer yandan erkeğin de kadına karşı "bunu buradan alın biraz kafamızı dinleyelim" şeklindeki beyanda bulunduğu, kadının küçük kızına şiddet uyguladığı, buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin hafif, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerek mahkemenin 27.03.2018 tarihli önceki kararı, gerekse kaldırma kararı sonrası 10.09.2021 tarihli eldeki kararının, erkek tarafından istinaf edilmediğinden her iki kararda erkeğe yüklenen kusurların kesinleştiği, buna karşılık her iki karar da kusur yönünden kadın tarafından istinaf edildiğinden kadın aleyhine kesinleşen bir kusur bulunmadığı, bu durumda istinaf incelemesi kadına yüklenen kusurların yerinde olup olmadığı, erkeğe yüklenmesi gereken başka kusur bulunup bulunmadığı noktasında yapılacağı, kadına kusur olarak yüklenen, erkeğin önceki evliliğinden olan Funda'nın beyanında geçen "kızına canım diye hitap etmesini kıskançlık meselesi yaptığı" şeklindeki vakıanın, kıskançlık olarak yapılanın ne olduğunun tanık tarafından açıklanmadığı, annesi Gülsüm'ün beyanında geçen "ev içerisinde eşine bağırdığı" yönündeki vakıanın tanık tarafından zamanının, sebep ve saikinin belirtilmemiş olması, "eşyalarını toplayarak evden gideceği yönünde eşine psikolojik baskı yaptığı" şeklindeki vakıanın ise ayrılığın yaşandığı tarihten önce bu tür olayların yaşandığı yönünde erkeğin dayandığı bir vakıa bulunmaması, evden ayrılma sürecinin de erkeğin isteği ile gerçekleştiğinin tanıklar ...ve ...'in beyanlarından anlaşılmış olmasına göre kadına bu sebeplerle kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, ancak erkeğin, kadın tarafından önceki evliliğinden olan kızlarına baskı yapıldığı yönündeki iddiasının; annesi olan tanık Gülsüm tarafından ifade edilen olayın, farklı şekilde de olsa kadının önceki evliliğinden olan oğlu ....tarafından da doğrulanmış olmasına göre mahkemece kadına yüklenen "eşinin kızlarını (evden uzakta) arabadan indirip bıraktığı, onlara karşı kötü muamelede bulunduğu" şeklindeki kusur vakıasının sabit olduğu anlaşıldığından, kadına bu sebeple kusur yüklenmesinde usulsüzlük görülmediği, öte yandan, kadının, eşine kızlarının kendisine karşı saygısız davranışlarda bulundukları, erkeğin eski eşinin tarafların evliliğine müdahale ettiği yönündeki iddialarının, çocukların bu yöndeki davranışlarının ve eski eşin müdahalesinin erkek tarafından bilindiği, onaylandığı ve desteklendiği yönünde herhangi bir delil bulunmamasına göre erkeğe bu sebeplerle kusur yüklenmemesinde isabetsizlik olmadığı ancak, 27.03.2018 tarihli önceki kararda erkeğe, eldeki karardan farklı olarak "...ilk evliliğindeki yetişkin kızlarını davalı ile olan evliliğindeki aile içine fazlaca sokmakla kusurlu davranmıştır. Kürtaj için de Betül'ün (...yerine .... denmesi maddî hata olarak kabul edilmiştir) etkisine girmek sureti ile kusurlu davranmıştır." şeklinde yüklenen kusurların, usulü kazanılmış hak ilkesi gereğince yine kusur olarak yüklenmesi gerektiği, yine kadının tanıkları ....ve ...'in beyanlarına göre erkeğin, kadın hakkında tanıklara "Betül'ü evden götürün, ikimizin de kafa dinlemeye ihtiyacı var, gelin alın, davalının kafası karışık, bunu götürün beyni dinlensin" diyerek evden götürülmesini istediğinin sabit olması, keza tanıklar ...ve ....in beyanlarına göre kadının eşyalarını götürmesini isteyenin de erkek olduğunun anlaşılması karşısında kadının dayandığı evden kovulma vakıasının sabit olmasına rağmen erkeğe bu sebeple kusur yüklenmemiş olmasının da doğru olmadığı, o halde boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olmasına rağmen, Mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak kadının ağır kusurlu olduğu yönündeki kusur derecelendirmesinin isabetsiz olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı, kadın yararına tedbir ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığı gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak (İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2017 tarihli celse ara kararı ile hükmedilen ve 27.03.2018 tarihli karar ile kaldırılan aylık 300,00 tedbir nafakası hükmü ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla) ve 27.03.2017 tarihine kadar takdiren aylık 300,00 TL bu tarihten itibaren kadının davasındaki boşanma hükmünün kesinleştiği 01.12.2021 tarihine kadar devam etmek üzere takdiren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak, kadına verilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının kadının açtığı davada boşama hükmünün kesinleştiği tarihe kadar hükmedilmesi, reddedilen yoksulluk nafakası, tazminatların miktarı Bölge Adliye Mahkemesince vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına tedbir nafakasına, maddî tazminat ile manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gibi mahkemece kabul edile ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında davacı karşı davalı erkeğe İlk Derece Mahkemesince gönderme kararından önceki kararda yüklenen "eşinin ilk evliliğinden olma çocuğuna fiziksel şiddet uygulama" kusuru yönünden erkek tarafından istinaf edilmeyerek karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, erkeğe bu kusurun da yüklenmesi gerektiği ancak bu hale göre de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı karşı davalı erkek vekilinin reddedilen manevî tazminat talebine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.