Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2270 E. 2023/6061 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, boşanmanın fer'ileri olan maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece hükmedilen boşanma kararı, kusur belirlemesi ve tazminat miktarının hukuka uygun olduğu, davalı erkeğin temyiz itirazlarının kararın bozulması için yeterli olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1284 E., 2022/1805 K.

...

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/294 E., 2021/680 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere ile ziynet alacağı davasının ise kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, boşanma yönünden Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ziynet alacağı davası yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının alkol alışkanlığı olduğunu, müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ailesine saygısız davrandığını, müvekkiline hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği, çocukları evlendiğinde yanlarına almadığını, evi terk ettiğini, evi terk ettikten sonra 3 yıl boyunca ailesiyle hiç bir şekilde iletişime geçmediğini, müvekkilinin davalının başka bir kadın ile olduğunu duyduğunu, son zamanlarda müvekkilini telefonla ve sms ile rahatsız edip tehdit ettiğini, müvekkilinin ev alabilmek için düğünde takılan ziynetleri davalıya verdiğini, bu sırada davalının sahibi olduğu ticari taksiyi borçlarından dolayı sattığını, buradan gelen paranın bir kısmı ile ağabeyinin sahip olduğu ... minibüsüne ortak olduğunu, çalışmayı tamamen bırakıp ağabeyinin verdiği az bir meblağ para ile müvekkili ve çocukların hayatını zora soktuğunu, daha sonra bu minibüsün de satıldığını, ağabeyi ile ortak bir tır aldıklarını, erkeğin alkol nedeni ile bu tırla kaza yaptığını, tırın satılmasına sebep olduğunu, ortak çocuklar ... ve ...'in sünnet düğünlerini altınlardan kalan 8 adet küçük altınla yaptıklarını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, düğünde müvekkiline takılan altınların aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bilirkişi marifetiyle hesaplanacak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla faizi ile birlikte 1.000 TL'nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12.06.2020 tarihli dilekçe ile; 6 adet bilezik (20'şer gram) 34.475,00 TL, 6 adet küçük altın 3.048,00 TL, 1 adet altın zincir kolye 20 gram 3.402,00 TL, 1 adet çift küpe 10 gram 1.700,00 TL, 1 adet altın tuğra kolye 15 gram 2.550,00 TL, 2 adet yüzük 10'ar gram 3.408,00 TL olmak üzere toplam 48.223,00 TL'nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının nafaka, tazminat, ziynet, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden vazgeçmesi halinde üzerine kayıtlı evi davacıya devretmeye hazır olduğunu, bu şartlar ile boşanmayı kabul ettiğini, aksi halde boşanmayı kabul etmediğini, iddiaların asılsız olduğunu, davacının kendisine huzur ve rahat vermediğini, kadınlık görevlerini yapmadığını, 15 yıldır ayrı yattıklarını, kavga çıkardığını, kendisinin de huzurevine yerleşmek zorunda kaldığını, isteğe bağlı olarak SGK'ya davacı adına prim ödediğini, emekli ettiğini, kadının emekli maaşı aldığını, ziynete dair iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, 01.12.2020 tarihli dilekçe ile; tanığı olmadığını, davacının, ziynetlerin hepsini alıp götürdüğünü, kendisinde herhangi bir ziynet eşyası olmadığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 1976 yılında evlendikleri, evlilik birliğinde bir çok olayın yaşandığı, davalının yaklaşık 5 yıl önce evi terk edip gittiği, o tarih itibariyle tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalının önceden her gün alkol kullandığı ve alkolün de etkisi ile kendini bilmediği ve kadına karşı kötü muamelede bulunduğu zamanlar olduğu, bir kaç kez alkollü araç kullanmaktan dolayı kaza yaptığı ve sakat kaldığı, vakıa olarak dayanılan kadına karşı fiziksel şiddete dair ve erkeğin güven sarsıcı konuşmalarına dair olayların yıllar önce yaşandığı, ayrıca davalının yaklaşık 8 yıl önce de alkolü bıraktığı ve taraflarca evliliğe devam edildiği anlaşılmakla, af kapsamında ya da hoşgörü ile karşılandığı kabul edileceğinden bu eylemlerin kusurda dikkate alınamayacağı, çünkü boşanma davalarında kusur incelemesinin boşanma davaları açılmadan önceki, dava açılmasına sebebiyet veren ve süreklilik arz eden ve vakıa olarak taraflarca dayanılan olaylara yönelik yapılabileceği, fakat davalının alkolü bıraksa da sonrasında yine asabi tavırları ile evde hep bir huzursuzluk yaşanmasına sebebiyet verdiği, kadına karşı da hakaret içeren sözler söylemekten de hiç çekinmediği, davalı sürekli ve düzenli çalışmadığı gibi evin geçimi nasıl sağlanır hiç düşünmeden hareket ettiği, zaman zaman evi terk ettiği, piyasaya borçlandığı, birlik görevlerini de ihmal ettiği, ailesinin ekonomik sıkıntılar çekmesine sebebiyet verdiği ve bu davranışlarını hep devam ettirdiği, en son yaşanan tartışmanın da oğlu ... a ait olan fakat kendi üzerine kayıtlı olan minibüsü habersiz satmasından ve ailesine parayı nereye harcadığının hesabını vermek istememesinden kaynaklandığı, bu olay sonrası tarafların fiilen ayrıldığı, davalının huzur evinde kalmaya başladığı, ayrılık sürecinde zaman zaman telefon ederek ortak konutu da satacağım diyerek kadını rahatsız ettiği, kadının da erkeğe karşı fiilen de uzun süredir ayrı yaşadıklarından boşanma davası açtığı, dosya kapsamında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, erkeğin boşanmada tam kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal faizi ile 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynete yönelik davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek istinaf dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, delillerin takdirinde hata edildiğini, boşanma kararı verilmesinin hatalı olduğunu, cevap dilekçesindeki beyanlarının dikkate alınmadığını, kadının oturduğu evin kendisine ait olduğunu, kadının bu evde 5 yıldır oturduğunu, kendisinden kira almadığını, iddiaları kabul etmediğini, huzurevinde kalmasına kadının sebebiyet verdiğini, kadının kötüniyetli olduğunu, yıllar önce düğünde takılan ziynet eşyalarının iadesini talep ettiğini, 45 yıllık evli olduklarını, bu uzun evliliği İlk Derece Mahkemesinin gözetmediğini, ziynet eşyalarını şu anda hatırlamanın imkansız olduğunu, kadının ziynete dair davasını ispat edemediğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin dikkate alınmadığını, kendisinde herhangi bir ziynet eşyası olmadığını, bilirkişiye fotokopi olarak sunulan fotoğraflardan hiç bir şey anlamadığını, iyi bir tespit için fotoğrafların orjinallerinin olması gerektiğinin belirtildiğini, tazminatları kabul etmediğini, boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu, kendisinin kusurunun olmadığını, huzurevinde kaldığını, ayağının sakat olduğu için yürüyemediğini, tazminatların fahiş olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen boşanma davası ve tazminatlar ile ziynet alacağı davası yönlerinden kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi ve evlilik birliğinin sarsılmasında davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının kusurunun bulunmadığı, bu olaylar nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı gerekçesiyle davalı erkeğin boşanma ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş; ziynet alacağı davası yönünden ise istinaf başvurusunun ziynet alacağının kabul edilen bedeline yönelik kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek temyiz dilekçesinde; kusurlu olmadığını, iddiaların asılsız olduğunu ileri sürerek kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...