"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/575 E., 2022/1018 K.
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasındaki babalık davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 ... maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili ile evlilik vaadi ile birlikte olduğunu, müvekkilinin bu ilişkinden ... Berat'ı dünyaya getirdiğini, davalının çocuğu resmi olarak kabul etmediğini, mahkeme kararıyla ispat edilene kadar çocuğa karşı babalık görevini yerine getirmeyeceğini beyan ettiğini, davalının doğum giderlerine ve doğum sonrası yapılan giderlere, çocuğun maddî olarak bakımını gerektiren hiç bir gidere katılmadığını, manevî olarak babalık görevini yerine getirmediğini ileri sürerek babalığın hükmen tespitine, müvekkili yararına 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevî tazminata, çocuk için aylık 200,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, hak düşürücü sürenin dolduğunu, tazminat koşullarının oluşmadığını, davacının başkaları ile de ilişkisinin olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin, 19.04.2016 tarih ve 2015/363 Esas, 2016/333 Karar sayılı kararı ile, davalının çocuğun babası olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu, bilirkişi raporu doğrultusunda doğum giderine hükmedilmesi gerektiği, manevî tazminat talebi yönünden mahkemenin görevsiz olduğu, bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, babalığın tespitine, aylık 150,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 3.379,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 24.06.2019 tarih ve 2019/3561 Esas, 2019/6340 Karar sayılı kararı ile kısa kararda manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği halde gerekçeli kararda bu hususta hüküm kurulmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 18.12.2019 tarih ve 2019/535 Esas, 2019/712 Karar sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, 20.06.2022 tarih ve 2022/5387 Esas, 2022/6029 Karar sayılı kararı ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu olmadığı, bu nedenle yapılan açıklamalar dikkate alınarak davanın süresinde açıldığı, davalının küçüğün babası olduğunun Ankara Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 12.2.2016 tarihli raporla sabit olduğu gözetilerek babalığın tespiti yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, fer'î talepler yönünden ise taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin ... görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının manevî tazminat talebi yönünden dosya tefrik edilerek, tüm dosya kapsamı ve Ankara Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alınarak, davanın kabulü ile davalı ...'ın, çocuk ...'ün babası olduğunun sabit olduğu, babalık davası ile birlikte nafaka istenebileceği, babalık olasılığının kuvvetli olması halinde, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebileceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve de hakkaniyet ilkesi hep birlikte dikkate alınarak, ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, dosya içerisinde mevcut denetime ve hüküm kurmaya elverişli 25.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacının doğum nedeni ile yaptığı giderler toplamının 3.779,00 TL olduğu bildirildiği, iştirak nafakası ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 304 üncü maddesine göre istenen mali hakların babalık davasının fer'îsi niteliğinde olduğundan davacı yararına tek vekâlet ücretine hükmedilmesi ve bu talepler açısından ayrıca yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, babalığın tespitine, dava tarihinden itibaren çocuk yararına aylık 150,00 TL iştirak nafakasına, 3.779,00 TL maddî tazminata, davacı yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili; müvekkilinin yargılama giderlerini karşılayacak durumu olmadığını, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek, yetki itirazının kabulü gerektiğini, maddî tazminatın hatalı hesaplandığını, talep edilmediği halde çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedildiğini, iştirak nafakasının başlangıcının hatalı ve miktarının fahiş olduğunu, Adli Tıp raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, sadece kan örneği alınarak rapor düzenlenmesinin ... olmadığını, reddedilen maddî tazminat talebi yönünden tarafları yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tüm yönlerden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, babalığın hükmen tespiti ile fer'îleri istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın kabulü koşulları oluşup oluşmadığı, çocuk yararına nafakaya hükmedilmesinin, nafaka miktarlarının ve başlangıcının isabetli olup olmadığı, davacı yararına hükmedilen maddî tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığı, Adli Tıp'... alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı, davanın fer'îsi olan ve reddedilen maddî tazminat yönünden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 301 ..., 302 nci, 303 üncü, 304 üncü, 333 üncü maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 ... maddesi, 438 ... maddesinin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 ... maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu ve özellikle çocuk yararına hükmedilen nafakanın dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olduğunun anlaşılmasına göre; davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.