"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/970 E., 2022/2438 K.
...
...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/399 E., 2021/290 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 2011 yılında evlendiklerini ve evliliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu, evlilik birliğinin erkeğin kadına karşı uyguladığı aşağılayıcı söz ve tavırlar, hakaretler, psikolojik ve zaman zaman gerçekleşen fiziksel şiddet ve maaşında gelen artışı gizlemesi suretiyle uyguladığı ekonomik şiddetten kaynaklanan sebeplerle temelinden sarsıldığı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına,
velayetin anneye bırakılması ve ortak çocuk lehine aylık 1.200,00 TL nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... kadın vekili birleşen davaya ilişkin yanıtlarında özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin maddiyata çok önem verdiğini, dilekçede belirtilen numaranın ortak çocuğun kreşten arkadaşının babasına ait olduğunu, sözü edilen kişi ile normal arkadaşlık boyutunda, eğitimci kimliğinden de faydalanarak çoğunluğu çocuk üzerine görüşme yaptığını belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; aleyhe iddiaların doğru olmadığını, kadının davadan yaklaşık 40 gün önce sebepsiz yere boşanmayı istediğini söylediğini, ne olduğunu anlayamayan erkeğin gösterdiği çabaların karşılıksız kaldığını, 28.04.2019 tarihinde akşam saatlerinde markete gidiyorum diyerek evden çıkan kadının yaklaşık bir saat sonra arandığında telefonunun sürekli meşgul olduğunu, daha sonra dönüş yapan kadının kardeşiyle görüştüğünü söylediğini, kadının sebepsiz yere boşanmak istemesinden şüphelenen erkeğin eve geldiğinde kadının telefonundaki arama kayıtlarına baktığında kendisini aramasından sonra kız kardeşiyle çok kısa süre görüştüğünü ancak ... .. .. numaralı cep numarası ile çok uzun bir süre görüşme yaptığını gördüğünü, aynı numarayla farklı tarihlerde de görüşme ve SMS yazışmaları olduğunu, erkeğin yaptığı araştırmada bu telefon kullanıcısının ortak çocuğun kreş arkadaşının babası Ö.G. isimli kişi olduğunun ortaya çıktığını, erkeğin bu durumu konuşmak istediğinde ise kadından kendisinden boşanacağı ve evi terk edeceği dışında bir yanıt alamadığını ve nihayetinde kadının 04.05.2019 tarihinde ortak konutu terk ettiğini, evliliğin kadının sadakatsiz tutumlarıyla temelinden sarsıldığı gerekçesiyle asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velayetin babaya bırakılmasına, erkek lehine faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; GSM şirketi tarafından gönderilen kadına ait arama kayıtları hakkında alınan bilirkişi raporu göz önüne alındığında erkeğin iddia ettiği kişi ile kadının geç saatlerde yazışmaları bulunduğu anlaşılmakla bu durum güven sarsıcı hareket olarak değerlendirildiği, erkeğin ise kadına karşı "çok yemek yiyorsun ", "ayakların neden böyle, saçların neden böyle" şeklinde ifadeler kullanarak duygusal şiddet uyguladığı, belirtilen hususlar dışında kalan konulardaki iddialarını ispatlayamadığı ve bir kısım tanıkların anlatımlarının tarafların aktarımı nedeniyle duyuma dayalı anlatımlardan ibaret olduğu, boşanmaya neden olaylarda kadının daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 nci maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, babayla kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına dava tarihinden 08.10.2020 tarihine kadar aylık 600,00 TL, 08.10.2020 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, bu nafakanın kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, erkek yararına yasal faiziyle birlikte 3.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; arama yapılan kişinin müvekkilin çocuğunun kreşten arkadaşının babası olduğu ve çocukları alıp bırakırken gayet tabii bir şekilde arkadaşlık kurduklarını, sırf bu sebeple müvekkile kusur atfedilmesi ve hatta kusur derecesinin karşı yana göre daha yüksek olduğunu kararının kabulünün mümkün olmadığını, böyle bir kusur var olmadığından kadın aleyhine hükmedilen tazminatları da kabul etmediklerini, miktarların da fahiş olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının da yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen birleşen davasını, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakasının miktarını yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurlu davranışlarını nitelemekte hataya düşüldüğünü, kadının sadakatsiz olduğunu, bu nedenle taktir edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının da fahiş derecede düşük olduğunu, yine erkeğe yüklenen vakıanın ise ispatlanamadığını, kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen kadın tanığı ... K.'nin beyanının bir kısmının duyuma dayalı olması, bir kısmının ise yer zaman ve olay gelişimi içermeyen soyut ifadeler şeklinde kaldığı, bu haliyle kadının davasının ispatlanmadığı, kadının davasının reddi gerektiği, dosyaya kazandırılan iletişim kayıtların incelenmesinde kadının Ö.G. isimli kişiyle yaptığı görüşmelerin görüşme sayısı az olsa da sürelerin uzunluğu, görüşme ve mesajların gece yarısından sonraya sarkması dikkate alındığında sadakatsizlik boyutunda olmasa da diğer eşin güvenini sarsacak boyutta olduklarının kabulüyle kadın aleyhine verilen güven sarsıcı davranış kusurunda isabetsizlik bulunmadığı, erkeğe verilen kusurların çıkarılmasıyla sonuç olarak evlilik birliğinin sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ise kusurunun bulunmadığı, birleşen davanın kabulünde yanlışlık bulunmadığı, tarafların ortak çocuğunun yaşı ve SİR raporu dikkate alınarak velayetinin anneye verilmesinde yanlışlık bulunmadığı, tarafların ekonomik, sosyal durumu, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç durumu dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının yerinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve kusur durumu dikkate alındığında erkek lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü ile tazminatların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının davasının reddine, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 25.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş, erkeğin sair, kadının tüm istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla, tanığı ...'nun beyanlarında müvekkile yapılan hakaretleri dile getirdiğini, şiddete şahit olduğunu, bu halde müvekkile tam kusur izafe edilemeyeceğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusurlu eş lehine tazminata hükmedilmeyeceği ileri sürerek kusur belirlemesi, reddedilen davası, erkeğin kabul edilen davası, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; sunulan olaylara ve görüşme ve SMS miktarları ve saatlerine göre, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek başka bir erkekle ilişki yaşadığını, kadının sadakatsiz olduğunu, taktir edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş derecede düşük olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönlerindenkararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü ile kadının davasının reddinin yerinde olup olmadığı, erkek yararına tazminata hükmedilme koşulları oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları ile iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...
...
...