"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/509 E., 2022/230 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesi davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 1997 yılında evlendiklerini, tarafların evlilik süresi içinde müşterek çocuklarının olmadığı, davalı eski eşi ...'in kız kardeşinin çocuğu olan davalı ...'u 5 yaşında iken 1998 yılında tanıma yolu ile yanlarına aldıklarını, evlat sevgilerini bu şekilde gidermeye çalıştıklarını, tarafların evliliklerinin 2004 yılından itibaren kötü gitmeye başladığını ve Sakarya Aile Mahkemesinin 29.12.2011 tarih 2011/591 Esas, 2011/393 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını ve dosyanın halen Yargıtay'da olduğunu, nüfus müdürlüğünde tanıma işleminin yapıldığını, müvekkilinin davalı eşinin kendisinden boşanmasından korktuğu için dava açmadığını, tüm uğraşlarına rağmen evliliklerinin bitmesine engel olamadığını, müvekkilinin davalı ...'i eşiyle beraber büyütüp ona evlat sevgisini vererek babalık vazifesini yerine getirmek için tanıma işlemi yaptığını ve bilmeden kendi üzerine evladı gibi kayıt ettirdiğini, geçen süre zarfında baba olmanın tüm vazifelerini yerine getirdiğini, davalıyı kendi evladı gibi benimsediğini, müvekkilinin davalı eşi ile boşanma noktasına geldiklerinde Nevin Evin'in müvekkiline düşman gibi bakmaya başladığı, boşanma davasında davacı babası aleyhine tanıklık yaptığını, müvekkilinin evladı açısından manevî olarak sarsıldığını, müvekkilinin iradesi sakatlanarak yapılan tanıma işlemi nedeniyle pişmanlık duyduğunu, davalı eşi ile boşanmayla sonuçlanan evliliğinin sırf bu nedenle bitmemesi için bu zamana kadar davalı çocuk için tanıma iptali davası açmadığını, tanımanın iptali davasının maddî sebeple açılmadığını ileri sürerek nüfus kaydının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Amasya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin Aile Mahkemesi sıfatıyla verdiği 20.12.2013 tarih ve 2013/255 Esas, 2013/723 Karar sayılı kararı ile davanın tanımanın iptali davası olduğu, hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 02.10.2014 tarihli, 2014/5638 Esas, 2014/13838 Karar sayılı kararı ile Nevin Evin ile davacı arasında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 282 nci maddesine uygun şekilde soybağı ilişkisi kurulmadığı, nüfusa tescilin yanlış beyana dayalı olarak yapıldığı, davacı tarafından baştan itibaren bu durumun bilindiği, bu nedenle davanın tanımanın iptali davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu, davada görevli mahkemenin 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un (4787 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi gereğince aile mahkemesi olmadığı, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun (5490 sayılı Kanun) 36 ncı maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetileceği, davada asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla işin esasının incelenmesi, delillerin toplanması, DNA incelemesi de yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tanımanın iptali davası olduğu kabul edilerek, Aile Mahkemesi sıfatıyla hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi ... görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 04.10.2016 tarihinde Adlı Tıp Kurumu Başkanlığı biyoloji ihtisas dairesinden alınan rapor ile davacı ...’un ve davalı ...’in DNA profilleri ile davalı ...’un DNA profillerinin karşılaştırıldığı ve davacının biyolojik olarak baba olmadığı davalı ...’ nin ise biyolojik olarak anne olmadığı tespit edildiği, davacının gerçek anne ve baba olduklarini ileri sürdüğü ... ve ...'in davaya dahil edildikleri, dahili davalılar Mehmet ve Saniye duruşmada davalı ...’in öz kızları olduklarını beyan ettikleri, aynı zamanda dahili davalılar Mehmet Ali ve Saniye’den kan örnekleri alınarak DNA profillerinin eşleşmesi işin Adlı Tıp Kurumu’ndan alınan 05.07.2022 tarihli raporda ...’in %99,99 ihtimalle ...’un biyolojik annesi olabileceği, davalı ...’in %99,99 ihtimalle biyolojik baba olabileceği tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, nüfus kaydının düzeltilmesine, davanın mahiyeti gereği vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın kabulüne karar verilmesine rağmen müvekkili yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, nüfus kayıt düzeltim davalarında vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği, davanın kabulüne karar verilmesi, yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletilmesi gerektiğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4787 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü, 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 36 ncı ve 282 nci maddesi, 5490 sayılı Kanun'un 35 ... ve 36 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 ... maddesi, 438 ... maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesi uyarınca Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı, aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği veya müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebileceği; anılan Kanun'un 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde vekille takip edilen davalarda vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu hüküm altına alınmıştır.
2.Somut olayda davanın kabulüne karar verildiğine göre; davacı yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, herhangi bir kanuni dayanağı olmaksızın davanın mahiyetinden bahisle yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi ... görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden davacı yararına BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.