"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2126 E., 2023/45 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/373 E., 2021/377 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının tüm istinaf başvurusunun esastan reddine, kadının istinaf başvurusunun kabulü ile bu hususta yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının müvekkiline karşı gurur ve onur kırıcı hakaret ve tehdit içeren söylemlerde bulunduğunu, küçük gördüğünü, müvekkilinin çalışması için sürekli baskı yaptığını, eş ve baba olarak evlilik birliği görevlerini yerine getirmediğini, müvekkili ile çocuklarına ilgisiz olduğunu, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, "evden git, seni istemiyorum, senden boşanacağı" şeklinde beyanlarda bulunduğunu, davalının telefonunu sürekli sakladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalının iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili davaya cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçekleri yansıtmadığını, kadının kendi rızası ile sadece üç, dört yıl çalıştığını, müvekkilinin herhangi bir sadakatsizliğinin bulunmadığını, davacının müvekkilinin taleplerine karşılık vermediğini ve ayrı yattığını, davacının annesinin evliliğe müdahale ettiğini, kusurlu tarafın davacı olduğunu, nafaka ve tazminat taleplerinin dayanaksız ve fahiş olduğunu beyanla, dava ile tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, aksi halde ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacıyı aldattığı, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yararın da kalmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, davalının eş ve babalık görevlerini yerine getirmediğini, ilgisiz olduğunu, müvekkiline karşı "evden git, seni istemiyorum,senden boşanacağım " şeklinde sözler söylediği,hakaret ettiği, küçük gördüğünü, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalının tam kusurlu olduğunu, hükmedilen iştirak, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının tarafların mali durumları ve kusur derecesine göre az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili, dinlettikleri tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin telefonundan rızası olmaksızın alınan görüntü kaydının delil olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkilinin ortak çocuk ile ilgilenebilecek özveriye sahip olduğunu, davacının kusurlu olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davalının, davacıyı aldatması nedeniyle tam kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, toplanan delillerden davalının aldatma eylemi yanında, çalışması konusunda davacıya sürekli baskı yaptığı, evin ihtiyaçları ile yeterince ilgilenmediği, "evden git, seni istemiyorum, boşanacağım " şeklinde sözler söylediği ve evlilik birliğinin sona ermesinde tam kusurlu olduğu anlaşıldığından davacının kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, davalının kusur belirlemesi ve davanın kabulüne ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, davalının tam kusurlu olduğu, davacının, boşanmakla mevcut veya beklenen menfaatinin zedeleneceği, davalının belirlenen kusurlu davranışlarının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, buna göre davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve evlilikte geçen süre dikkate alındığında davacı lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu ve uygun miktarda maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği, davalının maddî ve manevî tazminatlara ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre ortak çocuk lehine taktir edilen nafakanın az olduğu, uygun miktarda iştirak nafakasına karar verilmesi gerektiği, davalının iştirak nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, davacının sosyal ekonomik araştırma tutanağına göre ev hanımı olduğu, daimi bir işte çalışmadığı, gelirinin olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, davacı lehine taktir edilen nafakanın az olduğu, uygun miktarda yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği, davalının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, sosyal inceleme raporunda çocuğun velâyetinin annede kalmasının çocuğun yüksek menfaatlerine uygun olduğunun bildirildiği, buna göre çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin, baba ile kişisel ilişki kurulmasının ve bu kişisel ilişkinin süresinin uygun olduğu, davalının velâyet ve buna bağlı olarak kişisel ilişki tesisi yönündeki istinaf başvurusunun yerinde olmadığı gerekçesi ile, davalı erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlara ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm tesisine, ortak çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir ve aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 150.000,00TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, müvekkilinin herhangi bir birlikteliğinin, davacıyı aldattığının ispatlanamadığını, davacının, müvekkilinin taleplerine karşılık vermediğini ve ayrı yattığını, aile olmaktan uzaklaştığını, davacının kusurlu olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.