"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin esastan ret kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği ve yoksulluk nafakasının az olduğundan bahisle bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kesinleşen yönler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, enflasyon oranında artırılmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili bozmadan sonra verdiği 04.10.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle üfe oranında artırılmak üzere 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2022 tarihli ve 2019/287 Esas, 2020/476 Karar sayılı kararı ile davalı erkeğin; davacı kadını evden kovduğu, çocuk olması için üzerine düşeni yapmadığı ve doktora gitmeyi ertelediği, davacı kadının ailesine gerekli ilgiyi göstermediği ya da davacı kadını ailesiyle ilişkilerinde yalnız bıraktığı, bir araya gelmekten kaçındığı; davacı kadının ise geçim sıkıntısından bahsederken şans oyunu oynadığı, davalı erkekle cinsel ilişkiden kaçınarak çocuk olması için üzerine düşeni yapmadığı ve davalı erkeğin annesine ''Köpeğine sahip ol.'' şeklinde davalı kocaya hakarette bulunduğu; boşanmaya neden olan olaylarda tarafların müşterek kusurlu oldukları belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, her yıl bu nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarları yönünden; davalı erkek vekili ise kusur belirlemesi, nafakalar, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2021 tarihli ve 2020/1291 Esas, 2021/1401 Karar sayılı kararıyla tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarları yönünden; davalı erkek vekili ise kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 21.03.2022 tarihli ve 2022/832 Esas, 2022/2699 Karar sayılı kararı ile kadın tarafından eşi için söylenen "Köpeğine sahip ol.” sözü sonrası tarafların barışıp biraraya geldiklerinin anlaşıldığı, affedilmiş ve hoşgörü ile karşılanmış olan vakıalar kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağından bu söz nedeniyle kadına kusur yüklenmesi doğru görülmediği; yine, kadına kusur olarak yüklenen cinsellikten kaçınarak çocuk olması için üstüne düşenleri yapmama vakıasının mahkeme kararında ikrar üzerine kadına yüklendiği belirtilmiş olup, kadının dilekçelerindeki beyanlarından bu davranışın süreklilik arz etmediği ve son dönemde yapılan kavga sonrasına mahsus olduğu anlaşıldığından bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesinin yerinde olmadığı; öte yandan, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen doktora gitmeyi erteleyerek çocuklarının olması için üstüne düşenleri yapmama kusurlu davranışının da dosya kapsamı ile ispatlanamadığı; tanık beyanlarından tarafların aynı binada yaşayan erkeğin ailesine ekonomik olarak bağımlı oldukları, evin ihtiyaçlarının aile tarafından karşılandığı ve erkeğin de bu suretle birlik görevlerini yeterince yerine getiremediğinin sabit olduğu; bu durumda boşanmaya neden olan olaylarda tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre; eşine “eve git eşyalarını topla, direkt git bak, akşam gelirim, kapının önüne seni ben atarım, yalan yanlış konuşma” şeklinde mesaj göndererek onu evden kovan, eşinin ailesi ile biraraya gelmekten kaçınan ve onu aile ilişkilerinde yalnız bırakan ve birlik görevlerini yeterince yerine getirmeyen erkeğin, şans oyunları oynayan kadına nazaran ağır kusurlu olduğu; tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmesinin doğru bulunmadığı, az kusurlu davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, tarafların sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadının geçimini sağlayacak düzeyde gelirinin bulunduğunun UYAP üzerinden alınan SGK kayıtlarından anlaşıldığı belirtilerek karar tarihi itibari ile tedbir nafakasının kaldırılmasına ve şartları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine; bozma kararında belirtilen kusurlu davranışlara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu belirtilerek kadın yararına 20.000,00 TL manevî ve 25.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesini yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tazminatların az olduğunu, tedbir nafakasının kaldırılmasının doğru olmadığını, müvekkilinin yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek; tedbir nafakasının kaldırılması, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi ve tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, kadının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, miktarların fazla olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tazminatların miktarları, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen tedbir nafakası hakkında yeniden hüküm kurulması ile bozmaya uyulmasına rağmen kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin doğru olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2022 tarihli ve 2019/287 Esas, 2020/476 Karar sayılı kararına yönelik tarafların istinaf başvurularının Bölge Adliye Mahkemesince ayrı ayrı reddine karar verilmiş, Dairenin 21.03.2022 tarihli ve 2022/832 Esas, 2022/2699 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı; kusur belirlemesi, kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi ile kadın lehine yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesi ile bu yönlerden bozulmuş, temyize konu diğer yönlerden ise onanmıştır. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmasına rağmen kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası bozmanın kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde tedbir nafakası hakkında yeniden hüküm tesis edilerek karar tarihi itibari ile tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3. Yukarıda açıklandığı üzere İlk Derece Mahkemesince yoksulluk nafakasının az olduğuna dair Dairemizce verilen bozma ilamına uyulmakla birlikte davacı kadının geçimini sağlayacak düzeyde gelirinin bulunduğunun UYAP üzerinden alınan SGK kayıtlarından anlaşıldığı belirtilerek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların boşanmalarına dair İlk Derece Mahkemesi hükmünün istinaf edilmeksizin 19.11.2020 tarihinde kesinleştiği ve boşanmanın kesinleştiği tarih itibarıyla kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinde öngörülen gerekli şartların gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Yoksulluk nafakası takdir edilmesine dair karar boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra davacı kadının yoksulluğunun ortadan kalkması sonucunu doğuracak nitelikteki ekonomik durum değişikliği, 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki şartları taşımak kaydıyla ayrı bir yargılamayı gerektirmektedir. Gerçekleşen bu duruma ve uyulan bozma kararına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, yoksulluk nafakası miktarı üzerinde toplanmaktadır. O halde İlk Derece Mahkemesince uyulmasına karar verilen kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının az olduğuna dair bozma kararının gereği yerine getirilerek kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı erkeğin tüm, davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.