Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2351 E. 2024/2588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde davacı kadının değer artış payı alacağına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının, evlilik birliği içerisinde çalışmış olsa da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 219. maddesi gereğince çalışmanın gelirlerinin edinilmiş mal sayılması ve davacı tarafından taşınmazların edinilmesine kişisel malvarlığından bir katkı yapıldığının kanıtlanamaması gözetilerek, değer artış payı alacağı talebinin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1908 E., 2022/1123 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/1096 E., 2019/521 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1995 yılında evlendiğini ve taraflar arasındaki geçimsizlik sebebiyle 17.11.2015 tarihli kararla boşandıklarını, davacı kadının, evlilik birliği içerisinde davalı erkeğin borçlarını ödeyebilmek amacıyla sürekli olarak çalıştığını, ortak konutun geçimine katkıda bulunduğunu, dava konusu malların evlilik birliği içerisinde alındığını, davalı erkek tarafından POL-SAN'dan kredi kullanıldığını, davacı kadının mal rejiminden kaynaklanan alacak haklarının olduğunu, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağı ve değer artış payı alacağının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; davanın, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL üzerinden açıldığını, toplanan deliller neticesinde, katılma alacağı yönünden 174.860,32 TL, değer artış payı alacağı yönünden ise 69.166,66 TL olarak yasal faizi ile birlikte davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu malların alımında davacı kadının maddî olarak herhangi bir katkısının olmadığını, bu malların edinilmesinde kredi kullanıldığını ve borçlarının bir kısmının kredi kartı ile ödendiğini, davacı kadının alacak hakkının bulunmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazların edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alındığı ve davacı kadın tarafından katılma alacağı ve değer artış payı alacağının talep edilebileceği, değer artış payı alacağının talep edilebilmesi için katkı iddiasında bulunulması gerektiği, çalışarak elde edilen gelirlerin edinilmiş mal olduğu, davacı kadının değer artış payı alacağı iddiasını ispatlayamadığı, kadının katılma alacağı hakkının olduğu ve tüm dosya kapsamına göre; Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 17326 ada 1 parsel 11 numaralı bağımsız bölüm yönünden katılma alacağı miktarının 78.885,78 TL, Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 7947 ada 33 parsel 36 numaralı bağımsız bölüm yönünden katılma alacağının 75.000,00 TL ve Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 134 ada 81 parsel yönünden ise katılma alacağının 75.000,00 TL olduğu, ancak her üç taşınmaz yönünden de taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 17326 ada 1 parsel 11 numaralı bağımsız bölüm yönünden taleple bağlı kalınarak 49.860,32 TL, Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 7947 ada 33 parsel 36 numaralı bağımsız bölüm yönünden 62.500,00 TL, Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 134 ada 81 parsel yönünden ise 62.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadının değer artış payı alacağı talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın belirsiz alacak davası olduğu, katkı payı alacağının kanundan doğan bir hak olduğu, kadının evlilik birliği içerisinde çalıştığı ve dava konusu malların alımında maddî katkıda bulunduğu, değer artış payı alacağının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; değer artış payı alacağı talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı kadının, dava konusu malların alımında herhangi bir katkısının olmadığı, dava konusu dükkan ve tarlanın davalı erkeğin kişisel malı olduğu, davacı kadının herhangi bir alacak hakkının olmadığı, dava konusu konut yönünden verilen karara ise bir itirazları olmadığı belirtilerek; Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 7947 ada 33 parsel 36 numaralı bağımsız bölüm ve Ankara İli ... İlçesi ... Mahallesi 134 ada 81 parsel yönünden kadın yararına hükmedilen katılma alacağı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda, tarafların 31.05.1995 tarihinde evlendiği, 30.04.2015 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 02.05.2016 kesinleşmesi ile boşandıkları, taraflar arasındaki mal rejiminin, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, tasfiyeye konu, 7947 ada 33 parselde kayıtlı 36 numaralı dükkan 05.03.2008 tarihinde, 17326 ada 1 parselde kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölüm 24.12.2007 tarihinde, 134 ada 81 parselde bulunan arsa nitelikli taşınmaz ise 19.04.2006 tarihinde davalı erkek adına satış suretiyle tapuya tescil edildiği, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kişnin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı, bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olduğu, edinilmiş mallara kişisel mallardan kayma, katkı söz konusu olduğunda, bu katkı sebebiyle eşler yararına değer artış payı ya da denkleştirme alacağının hesaplanması gerektiği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu malların edinme tarihleri itibariyle davalı erkeğin edinilmiş malı olduğu, malların edinilmesine, kişisel malı ile katkıda bulunduğunu kanıtlama yükümlülüğünün davalı erkekte olduğu, davalı erkeğin, 36 numaralı dükkanın edinilmesine 1994 yılında kooperatif yoluyla edindiği ancak 2004-2005 yıllarında 36.000,00 TL'ye sattığı evin parasının kullanıldığını savunduğu, kişisel mal savunmasına konu taşınmazın, Bilecik İli, ... İlçesinde bulunan ... Yapı Kooperatifi'ndeki ev olduğu ve bu evin 17.05.2016 tarihli dilekçede, 2004 yılında 36.000,00 TL'ye satıldığı, elde edilen paranın 2008 yılında dükkanın alımında kullanıldığı bildirmiş ise de, 2004 yılında satımdan gelen paranın, dükkanın alım tarihi olan 2008 yılına kadar ne şekilde ve nerede muhafaza edildiğine ilişkin herhangi bir somut delil sunulamadığı, her ne kadar davalı erkeğin bu konuda tanık bildirdiği halde dinlenilmediği ileri sürülmüş ise de ileri sürülen hususların somut delillerle ispatının gerektiği, tanık beyanlarının takdiri delil niteliğinde olduğu, somut olgularla desteklenmesi gerekeceği, kaldı ki dinletmek istediği tanığı ikinci tanık listesi ile bildirilmiş olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 240 ıncı maddesi uyarınca dinlenilmesinin de mümkün bulunmadığı, buna göre davalı erkeğin kişisel mal savunması kanıtlanmadığından, taşınmazın edinilmiş mal olarak kabul edilmesinin yerinde olduğu, keşfen belirlenen tasfiye tarihindeki değerinin yarısının davacı kadının katılma alacağı olduğu, ancak taleple bağlı kalınarak 62.500,00 TL'ye hükmedilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu 134 ada 81 parsel ile 17326 ada 1 parselde kayıtlı 11 numaralı bağımsız bölüm bakımından yapılan incelemede ise, taşınmazların edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde, davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi uyarınca edinilmiş mal niteliğindeki çalışma karşılığı gelirlerinden karşılanarak edinildiği, 11 numaralı bağımsız bölümün alımında ayrıca Polis Sandığından ve İş Bankasından krediler kullanıldığı, sandık ödemelerinin tamamının evlilik birliği içinde, İş Bankasından alınan kredinin ise 88 adet taksitinin evlilik birliği içinde, kalan 32 adet taksitin ise boşanma dava tarihinden sonrasında ödendiği, dava konusu 81 parselde kayıtlı arsanın alımında da polis sandığından kredi kullanıldığı, tamamının evlilik birliği içinde ödenerek kapatıldığı, bu hali ile taşınmazlar yönünden belirlenecek artık değerin yarısı üzerinde tarafların yarı oranda katılma alacağı haklarının bulunduğu, davalı erkek 81 parselde bulunan arsayı 1/2'şer paylı olarak dava dışı üçüncü kişi ile birlikte parasını ödeyerek aldıklarını, buna göre yarı bedelinin hesaplamaya esas alınması gerektiğini savunduğu, dosya arasında yer alan tapu kaydına göre taşınmazın davalı erkek adına satış suretiyle 19.04.2006 tarihinde tam hisse olarak tescil edildiği, dinlenen tanıkların alım bedelini birbiri ile çelişkili açıkladıkları, davalı erkeğin de beyanlarında farklı rakam bildirdiği, buna göre tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, iddianın, tescil kaydı ile aynı güçte başka bir delil ile kanıtlanmadığı, davalı erkeğin delil listesinde tarla yönünden 1/2 oranında hak sahibi olduğu hususunda yemin deliline dayandığını bildirmiş ise de davalı erkeğin 17.03.2017 tarihli dilekçesinde Kahramankazan İlçesinde bulunan arsanın parasını kendisinin ödeyerek aldığı, davacı kadının katkısı bulunmadığı, ayrıca istinaf dilekçesinde de tarlayı Polis Yardım Sandığından aldığı parayla satın aldığını bildirmesi karşısında, taşınmazın tamamının davalı erkeğe ait olduğunun kabulü ile bu yönde davalı erkeğe yemin teklif hakkının hatırlatmamış olmasında bir isabetsizlik görülmediği, davalı erkeğin dava konusu arsaya ilişkin savunmasına itibar edilmeyerek, taşınmazın tasfiye tarihindeki keşfen belirlenen değerinin yarısı üzerinde (75.000,00 ) davacı kadın yararına katılma alacağının bulunduğunun kabulü ile taleple bağlı kalınarak 62.500,00 TL'ye hükmedilmiş olmasının yerinde olduğu, dava konusu 11 numaralı bağımsız bölümün alımında İş Bankasından çekilen sabit taksitli 120 ay geri ödemeli kredinin (60.000,00 TL), evlilik birliği içinde 88 adet taksitinin edinilmiş mallardan ödendiği, 32 adet taksitin ise boşanma dava tarihinden sonraya sarktığı, ayrıca Polis Sandığından da 18.12.2007 tarihinde 9.110 TL miktarlı 24 ay geri ödemeli ve tüm taksitleri evlilik birliği içinde ödenen kredi alınarak 69.110,00 TL'ye edinildiği, alım bedeline tarafların itirazlarının olmadığı, belirlenen olgulara göre yapılan hesaplama sonucu davacının 11 numaralı bağımsız bölüm yönünden katılma alacağının 67.247,44 TL olduğu halde hesaplamada hata yapılarak daha fazla miktarda katılma alacağı hesaplanmış olması yerinde bulunmamakta ise de davalı erkeğin süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde anılan taşınmazların davacı kadının yasal hakkına bir itirazının bulunmadığını bildirmesi ve açıkça istinaf itirazında bulunduğunu dilekçesinde belirtmemesi karşısında bu husus açıklanmak ve eleştirmekle yetinildiği, her ne kadar istinaf süresinden sonra davalı erkek vekili marifetiyle sunduğu dilekçesinde, 11 numaralı bağımsız bölüm yönünden de istinaf isteğinde bulunmadıklarını bildirmişlerse de, dilekçe süresinden sonra verildiğinden ve öncesinde sunulan dilekçedeki açıklamalardan anılan taşınmaz bakımından davacı kadının katılma alacağına itirazlarının bulunmadığını bildirmiş olması karşısında, sonraki istinaf dilekçesi içeriğinin gözönünde bulundurulamayacağı, davacı kadın taşınmazların edinilmesinde çalışarak katkı yaptığını ileri sürerek değer artış payı alacağı talebinde bulunmuş ise de, 01.01.2002 tarihinden sonrasında taşınmazların eşlerin çalışma karşılığı elde ettikleri gelirlerle edinildiği, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi uyarınca çalışarak elde edilen gelirlerin edinilmiş mal olduğu, gelirlerden kullanılarak alınan malların da edinilmiş mal niteliğinde olacağı, davacı kadın tarafından kişisel malı ile alıma katkı iddiasının da bulunmadığı, değer artış payı alacağı yönünden talebin reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediği, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak davalarının belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, bakiye alacaktan vazgeçilmedikçe süresinde açılacak ek dava ile talepte bulunabileceği, İlk Derece Mahkemesince talep miktarı gözetilerek hüküm kurulmuş olmasının yerinde bulunduğu belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle değer artış payı alacağının yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Dava, katılma alacağı ve değer artış payı alacağı istemine ilişkin olup uyuşmazlık, değer artış payı alacağının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanunu'nun Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.