"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1227 E., 2022/2580 K.
DAVA TARİHİ : 21.09.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ereğli (Konya) 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/834 E., 2022/97 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusınun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, velâyet ,kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar yönlerden; davacı kadın vekili tarafından ise katılma yoluyla, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ile nafaka ve tazminat miktarları yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen 14.01.2021 tarihli ilk karara karşı karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince 12.10.2021 tarihli karar ile eksiklikler giderilmek üzere Mahkemesine gönderme kararın verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacının, kusur belirlemesi ve tazminat miktarları yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı vekilinin reddedilen yön dışında, davalı vekilinin ise tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli şiddet uyguladığını, bıçak çektiğini, sürekli içki içtiğini, sürekli uyuşturucu kullandığını, eş ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, evin doğalgazını kestirdiğini, çocuğun okul aidatını ödemeyeceğini söylediğini, sürekli hakaret ettiğini, asabi davrandığını, son olayda şiddet uyguladığını ve evi terk ettiğini, eşinden gizli olarak babasının üstüne araba aldığını, ve sonrasında satarak bu parayı harcadığını, altınları vermesi konusunda baskı yaptığını, eş ve çocuğuyla ilgilenmediğini, çocuğun bakım ve hastalığıyla ilgilenmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ,yoksulluk ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; kadının daha önce aynı gerekçelerle açtığı davadan feragat ettiğini ve evlilik birliğinin devam ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, kadının ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, ailesinin etkisi ile hareket ettiğini, başına buyruk hareket ettiğini, eşini umursamadığını, 2013 yılında sebepsiz yere koruma kararı aldırdığını, erkek ve ailesine asılsız isnatlarda bulunduğunu, hakaret ettiğini, küçük düşürdüğünü, maddî konularda sürekli sorun çıkarttığını, eve alınan erzakları erkeğe yedirmediğini iddia ederek davanın reddine, velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 14.01.2021tarih ve 2018/586 Esas 2021/48 Karar sayılı kararı ile Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/67 Esas sayılı dava dosyasında boşanma davası açıldığı, davacının açmış olduğu davadan feragat ettiği ve feragat tarihinden önce gerçekleşen tüm eylemleri affettiğinin kabulünün gerektiği, kadının anne ve kardeşinin erkeğe hakaret ve yaralama olayları sırasında kadının orada olmadığının sabit olduğu bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin şiddet uyguladığı, çok sık iş değiştirdiği, işsiz kaldığı zamanların olduğu, evin ihtiyaçlarını zaman zaman karşılamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 7.500,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12.10.2021 tarih ve 2021/509 Esas, 2021/1618 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamı incelendiğinde tanık beyanları alınırken tanıkların anlattıkları olayların feragat edilen davadan öncesine mi sonrasına mı ait olduğunun anlaşılamadığı; tanıklar Hatice, Meral ve Çağlar'ın beyanlarının yeniden somutlaştırılarak aldırılması, bu olayların reddedilen davadan önce mi sonrasına mı ait olduğunun tespit edilmesi, af kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, davalı erkek vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/67 Esas sayılı dava dosyasında boşanma davası açıldığı, davacının açmış olduğu davadan feragat ettiği ve feragat tarihinden önce gerçekleşen tüm eylemleri affettiğinin kabulünün gerektiği, kadının anne ve kardeşinin erkeğe hakaret ve yaralama olayları sırasında kadının orada olmadığının sabit olduğu bu nedenle kadına kusur olarak yüklenilmeyeceği, erkeğin şiddet uyguladığı, çok sık iş değiştirdiği, işsiz kaldığı zamanların olduğu, evin ihtiyaçlarını zaman zaman karşılamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 7.500,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadın yararına yoksulluk nafakası ile tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, nafaka, tazminat ve velâyet yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen çok sık iş değiştirdiği, işsiz kaldığı zamanların olduğu vakıalarına usulünce dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanılmadığı halde bu hususta kusur verilmesinin hatalı olduğu, erkeğe verilen diğer kusurların sabit olduğu, ilk kararı kadının istinaf etmemesi nedeniyle erkeğe ek kusur verilemeyeceği, kadına kusur verilmemesinin de doğru olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesince kadına kusur verilmediği halde erkeğin ağır kusurlu olduğu yönündeki kusur belirlemesinin hatalı olduğu, ancak kadının ilk kararda kusura yönelik istinafı olmadığından bu hususun eleştirilmekle yetinilmesinin gerektiği; çocuğun anne ile yaşaması, sosyal inceleme raporunda velâyetin anneye verilmesinde bir sakınca olmadığının belirtilmesi, hep birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesinin doğru ve yerinde olduğu; davanın devamı süresince kadın ve çocuğun giderleri için tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında isabetsizlik olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, her ne kadar kadın ilk kararı istinaf etmemiş ise de iştirak nafakasının çocuk için verilmesi nedeni ile erkek lehine usulü kazınılmış haktan bahsedilemeyeceği, takdir edilen nafaka miktarının az olduğu; kadının bisküvi fabrikasında çalışırken 19.10.2022 tarihinde istifa ettiği, kirada kaldığı, 1 traktör, 6 adet taşınmazının olduğu, çocuğun anne ile yaşadığı, davalı erkeğin Medaş'ta aylık 3.000,00 TL gelirle çalıştığı, ailesiyle yaşadığı, babasına ait evde oturduğu, 1 evi olduğu, tarafların gelirlerinin bir birbirine yakın olduğu, kadının kendi isteği ile işten çıkması nedeniyle yoksulluk nafakasına hak kazanamayacağı; kadın için maddî ve manevî tazminat verilmesinin doğru olduğu, miktarının da yerinde olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, taraf vekillerinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat, nafaka ve velâyet yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları ile reddedilen yoksulluk na nafakası talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarlarının doğru belirlenip belirlenmediği ile velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun hatalı olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakasının verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi,174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi ve tazminatların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.