"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/219 E., 2023/83 K.
DAVA TARİHİ : 29.11.2019- 31.12.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1633 E., 2021/1520 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesine soğuk ve uzak davrandığını, onlara hakaret ettiğini,erkeğin abla ve çocuğunu evden kovduğunu, sürekli rencide ettiğini, hakaret ettiğini, evin kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, eşinden habersiz evi satılığa çıkarttığını, sözlü şiddet uyguladığını, beddua ettiğini, hırsızlıkla suçladığı, kadının kendi babasıyla yaptığı kavgaya eşini dahil etmeye çalıştığını, boş ol deme konusunda eşine baskı yaptığını, eşinin elbiselerini çöp poşetiyle kap önüne koyduğunu, sürekli evden kovduğunu, cinci hocaların dediğine inanıp suçlamada bulunduğunu, aşırı kıskançlık yatığını, asılsız suçlamalarda bulunduğunu, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birden fazla evi terk ettiğini, eşini sevmediğini belirttiğini, telefonu yere atarak kırdığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, lüks harcamalar yaptığını, habersiz tatile gittiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına nafaka verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocuğa da sürekli şiddet uyguladığını, eşini kısıtladığını, sürekli eş ve ailesine hakaret ettiğini, saygı duymadığını, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, eşine beddua ettiğini, eşiyle dalga geçtiğini, sürekli ölümle tehdit ettiğini, işten çıkarırım, boşarım diye tehdit ettiğini, sürekli eşini istemediğini, boşanmak istediğini belirttiğini, boş ol dediğini, cinsel ilişkiden kaçındığını, porno film izlediğini, küstüğünü, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, eş ve çocuğuyla ilgilenmediğini, eşinin hastalıklarıyla ilgilenmediğini, sürekli telefon ve sosyal medyayla ilgilendiğini, eve geç geldiğini, sohbet etmediğini, ayrıldıktan sonra arayıp sormadığını, eş ve çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, eşine harçlık az harçlık verdiğini, birlik yükümlülüklerini yapmadığını, evde erkeğin yapması gereken işleri yapmadığını, maaş ve kredi kartını elinden aldığını, kadının ailesine ilgisiz davrandığını, onlar geldiğinde dışarı çıktığını, soğuk davrandığını, kardeşini evden kovduğunu, ailesinin ortak haneye gelmelerini istemediğini, sinirli ve kavgacı davrandığını, kadının ailesini kadına karşı doldurduğunu, bu ev benim diyerek sürekli evden kovduğunu, erkeğin ailesinin de tarafları boşandırmaya çalıştığını, evliliğin devam etmesi için şartlar koştuğunu, aşırı kıskançlık gösterdiğini, arkadaşlarıyla çıkmasına, kıyafetlerine karıştığını, kapıyı üzerine kilitlediğini, sürekli yalan söylediğini, çocuk Elif için rızasını almadan SMA hastalığından dolayı boyundan delik açılmasına onay verdiğini, habersiz kredi çektiğini, araç aldığını, il dışına çıktığını, eşyalara zarar verdiğini, emrivaki davrandığını, müsrif davrandığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin hamilelik döneminde eşi ile ilgilenmediği, eşi ve çocuğunu yalnız bıraktığı, eşine ilgi ve sevgi göstermediği, soğuk davrandığı, elinden telefonu düşürmediği, eve geç saatte geldiği, fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, eşini sevmediğini istemediğini söylediği, eşinin ailesinin evlerine gelmesini istemediği, eşinin ailesine sevgi ve saygı göstermediği, aşırı kıskanç olduğu, evin tamirat işleriyle ilgilenmediği, seni öldürürüm dediği; kadının ise erkeğe tabakla vurduğu, çok kıskanç olduğu, ortak konuttan kovduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına faizi ile birlikte 45.000,00 TL maddî ve 45.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına olmadığını, çocuğun yönlendirme altında beyanda bulunduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çocuğun masraflarını hali hazırda karşıladığını bu nedenle bu kadar yüksek nafakaya hükmedilmesinin doğru olmadığını, kişisel ilişki süresinin kısa olduğunu ileri sürerek kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakası ile kişisel ilişki süresi yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak erkeğni davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirlenen tazminat, tedbir ve iştirak nafaka miktarının düşük olduğunu beyan ederek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen erkeğin kusurlarının yanında erkeğin kadına karşı sürekli agresif davrandığının ispatlandığı; Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen eşine tabak vurma olayının tanık Şenay'ın beyanı ile 6 yıl önce olduğu, tarafların bu olaydan sonra evliliklerinin devam etmesi nedeniyle af kapsamında kaldığı, yine tanık Ş.'ın beyanı ile kadının erkeği evden kovması soyut ve duyuma dayalı olduğu, duyuma dayalı ve soyut beyanların kusur olarak yüklenilmeyeceği; Mahkemece belirlenen diğer kusurların gerçekleştiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğu; evlilik birliğinin devamında taraflar açısından her hangi bir yarar kalmadığı bu nedenle davaların kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu; ayrı yaşanılan dönemde çocuğun anneyle yaşaması, sosyal inceleme raporlarında velâyetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak velâyetin anneye verilmesinin doğru olduğu; Mahkemece yaz döneminde kişisel ilişki kurulamamasının hatalı olduğu; çocuk yararına tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, miktarının az olduğu, ayrıca ÜFE oranında artırım talebi olduğu halde bu hususta karar verilmemesinin hatalı olduğu; kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına madde ve manevî tazminat verilmesinin yerinde takdir edilen miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadın vekilinin kusur belirlemesine ve iştirak nafakasına, erkek vekilinin kişisel ilişkiye yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuk yararına aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına, her yıl nafakanın ÜFE oranında artışına, baba ile çocuk arasında her ayın ilk ve üçüncü Cumartesi günleri saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00’a kadar, dini bayramların ikincisi günü saat 09.00’dan üçüncü günü saat 17.00’a kadar, sömestr tatilinin birinci haftası pazartesi günü saat 09.00 dan takip eden ilk pazar günü saat 17.00'a kadar, 1 Temmuz saat 09.00'dan 20 Temmuz saat 17.00'a kadar olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına; taraf vekillerinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi’nin kadından kusur çıkarmasının hatalı olduğunu, erkeğe yeni kusur yüklenmesinin hatalı olduğu, kadın tanırlarının yanlı ve soyut beyanları ile taraf kusurlarının belirlenemeyeceğini, velâyet konusunda üçlü heyetten rapor alınması gerekirken alınmadığını, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararın tazminat şartlarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, nafaka miktarının ise yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunun ispatlandığını, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, tazminat ve nafaka miktarının düşük olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davaların kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı, tazminat şartları ile miktarının uygun olup olmadığı ile nafaka miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle erkeğe kusur olarak yüklenen kadının hamileliğinde ilgilenmeme vakıası üzerinden uzun zaman geçtiğinin, aşırı kıskançlık ile tehdit vakıalarının ise ispatlanmadığının, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre erkeğin yinede ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki (2) numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî - manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Fatma'ya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Tuncay'a yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.