"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1246 E., 2022/2654 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan karşı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve asıl davadaki boşanmanın fer'îlerine, karşı davanın reddine, karşı davada boşanmanın fer'îsi niteliğinde görülmeyen maddî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; erkeğin kadına ve kadının ilk evliliğinden olan çocuklarına karşı psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli alkol aldığını ve alkol aldıktan sonra, önceki evliliklerindeki cinsel münasebetlerine yönelik konuşmalar yaptığını, kadını aşağıladığını, kadını ekonomik olarak küçümsediğini, kadını baskıladığını iddia ederek asıl davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, kadın yararına aylık 8.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın yararına 500.000,00 TL maddî tazminat ve 800.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap-karşı dava ve ikinci cevap-karşı davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, erkeğin öncü eğitmenlerden olduğunu, kadının ilk evliliğinden olan çocukları ile maddî ve manevî olarak ilgilendiğini, tarafların ocak 2020 yılına kadar birlikte kaldıkları göz önüne alındığında kadının dayandığı vakıaların af kapsamında kaldığını, aralarındaki asıl geçimsizliğin kadının ilk evliliğinden olan kızı Betül'ün ilişkisine onay vermemesi nedeni ile yaşandığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 437.000,00 TL maddî tazminat ile 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin karakter ve mizaç olarak kendi sözünün üstüne söz söylenmesinden hoşlanmayan bir yapıya sahip olduğu, evlilikte de kadının ve çocukların kendi istediği şekilde hareket etmesinden yana tavır sergilediği, kadının hep yanında olmasını ve sadece onunla ilgilenmesini istediği, erkeğin neredeyse her gün alkol kullandığı ve alkolün de etkisi ile eski eşleriyle olan aşk hayatlarından bahsettiği, televizyonda bir sahne görse kadına 'sende bir gün böyle olup beni aldatacaksın' diye çıkıştığı, yazın tekneye misafir olarak gelen kadının kızının erkek arkadaşına 'senin karın sana benim karım bana yaklaşmayacaksın' şeklinde sözler söyleyerek kadını çevreye karşı küçük düşürdüğü, kadının oğlunun yanında sen 'salaksın,.. asalaksın' şeklinde kadına hakaret içeren sözler söylediği, sözel şiddet uygulayarak kadını baskıladığı, kadının oğluna karşı da tehdit eder şekilde, 'ekmeğini suyunu ben veriyorum bana saygılı olacaksın' dediği, baskı altında tutmaya çalıştığı, bir dönem erkeğin tavır ve davranışları sebebiyle taraflar ayrılsalar da tekrardan barıştıkları, bu tarihten önce barışmakla af kapsamında kalan yada hoşgörü ile karşılanan olaylar olsa da bu tarihten sonra da yine sorunların devam ettiği, erkeğin kadına ve çocukların refah seviyelerini artırmak gayesi ile elinden gelen maddî desteği sağladığı, fakat erkeğin maddî destek sağlarken gösterdiği yaklaşım tarzından kaynaklı kadının ve çocuklarının rahatsızlık duyduğu, erkeğin kendisini ön plana çıkartan kadını ve çocuklarını ekonomik yönden küçümser şekildeki söylemlerini sürdürmesi ile bu durumun zamanla tarafların tekrardan aralarının açılmasına sebebiyet verdiği, kadının kızı kaza geçirdiğinde, kadını çocuklarından dahi kıskandığından kadının kızı ile yakinen ilgilenmesini ya da öz oğlunun delikanlı diye annesine sarılmasını istemediği, devam eden psikolojik baskıdan kaynaklı erkek çocuğun ortak konuttan ayrılıp ablasının yanına taşındığı, kadının anne babasının torunlarına maddî destek sağlaması nedeniyle çocukların ekonomik özgürlük kazanmalarından da rahatsızlık duyduğu ve bunu dile getirdiği, bundan sonraki süreç de kadının çocukları ile sık görüşmesini, onların evine gidip kalmasını da istemediği, kadının kızının yaşadığı gönül ilişkisinden kaynaklı erkeğin hem kadına hem kadının kızına ağır ithamlarda bulunduğu,kadının dayanamayıp 2019 yılı Aralık ayında evden ayrıldığı ve çocukları ile birlikte yaşamaya başladığı, kadın evden ayrıldıktan sonra da erkeğin tehdit vari sözler söylediği, ' kadına iki yakan bir araya gelmeyecek şeklinde' beddua içeren mesajlar yazmaya devam ettiği, tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, kadına atfedilecek kusur bulunmadığı belirlenmekle erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, takdir edilen aylık 800,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.600,00 TL ye çıkarılmasına ve kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 35.000,00 TL manevî tazminatın ve 40.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, karşı açılan davada boşanmanın fer'îsi niteliğinde görülmeyen toplam 437.000,00 TL maddî tazminat talebi hakkında ayrıca nisbi harç yatırılmadığı görülmekle, başvuru harcının tüm talepleri kapsadığı dikkate alınarak karşı davacı erkek vekiline 437.000,00 TL nin harcını tamamlamak üzere kesin süre verildiği, karşı davacı erkek vekilinin yargılama aşamasında boşanmanın fer'îsi niteliğinde görülmeyen bu talepler hakkında harç tamamlamadığı, bu talebe ilişkin usule uygun açılmış bir dava olmadığı görülmekle; karşı açılan davada boşanmanın fer'îsi niteliğinde görülmeyen maddî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin malvarlıklarının fazla olduğunu belirterek kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarlarına yönelik istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; delillerinin hükme esas alınmadığını, af kapsamında kalan vakıalar yanlış değerlendirilmekle kusur tespitinin yanlış belirlendiği, karşı davanın reddi, asıl davanın kabulü, maddî ve manevî tazminat ile nafaka miktarlarının fazla olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, erkeğin davasının reddine karar verilmesinde, tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafaka miktarlarında, maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatların miktarında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarına yönelik olarak hükmün bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı asıl ve karşı boşanma davasında; kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Bölge Adliye Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden BOZULMASINA,
3.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.