"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1359 E., 2022/2606 K.
...
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/259 E., 2021/823 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında özetle; kadının, erkeği sürekli küçümseyip hakaret ettiğini, eşinin mesleğini beğenmediğini, eşinin ailesini ve arkadaşlarını da küçümsediğini, aile içinde yaşanan mahrem vakıaları ailesine anlattığını, erkeği sürekli kendi ailesine şikayet ettiğini, erkeğe hitaben sürekli olarak iş yerindeki kadınlarla beni aldatıyorsun dediğini, asabi ve geçimsiz bir yapısı olduğunu, eşine saygı göstermediğini, eşi yüz felci olduğunda Allah adamı böyle yapar dediğini, yemeklerini yememesini söylediğini, kahveye büyü yaptığını söylediğini, internete bağımlı olup bilgisayarın başından ayrılmadığını, ayrıca Facebook sosyal paylaşım sitesinde eşini engellediğini, eşinin ev ziyareti yapan arkadaşlarına iade-i ziyarete gitmediğini, eşinin psikolojik tedavi önerisini reddettiğini, sürekli olarak eşinin, kendi ailesine para gönderdiğini iddia ettiğini, eşinin aile ile kendi çocukları arasında ilişki kurmayı engellemeye çalıştığını, ayrı odada yattığını, güler yüz göstermediğini, babasının ölümünü eşine haber vermediğini, kayınpederinin cenazesine katılmadığını, sadece telefon edip taziyede bulunduğunu, Konya'daki evin kirasını eşinden istediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, yasal faiziyle birlikte erkek lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, erkeğin eve geç geldiğini, sadakat dışı eylemlerde bulunduğunu, sürekli elinde telefon olduğunu, eşinin ailesinden aldığı borç paraları ödemediğini, eşine sürekli hakaret ettiğini, onu önemsemediğini, küçük düşürücü sözler söylediğini, evi terk edip gittiğini, sürekli darp eyleminde bulunduğunu, kadın anjiyo olduğunda bile ilgilenmediğini, kayınpederinin cenazesine katılmadığını, 2018 yılında eşinin dişlerinin iltihaplandığını, hastaneye götürmediğini, evlilikleri boyunca ailesini gezdirmediğini, her Ramazan ayında memleketine gittiğini, bu zamanlarda eviyle maddî olarak ilgilenmediğini, alışveriş yapmayı problem ettiğini, evine çocuklarına para harcamak istemediğini, ailesinin eşinin de kadına saygısız davrandığını, erkeğin buna ses çıkartmadığını, eşinin eline para vermediğini, harçlık bırakmadığını, karısını aile fertleri ile görüştürmediğini, dört yıldır aynı evde olmalarına rağmen konuşmadıklarını, eşini ölümle tehdit ettiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl artış uygulanmasına, yasal faiziyle birlikte 300.000,00 TL maddî ve 300.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, eşinin mesleğini beğenmeyerek küçümsediği, aynı ev içerisinde eşiyle uzun süre konuşmadığı, çocukları ile eşinin ailesinin ilişki kurmasını engellediği, erkeğin ise eve geç geldiği, eşine sürekli hakaret ettiği, eşini önemsemeyip küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, ineğe benziyorsun şeklindeki beyanlarıyla küçük düşürücü söz söylediği, evlilikleri süresince ailesini gezdirmediği, eşinin eline para vermediği, evini terk edip gittiği, öncesinde de aynı evde eşiyle uzun süre konuşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun ispatlanmadığını, kadının kusurlu olduğunu, kadının davasının, geliri olduğu halde yoksulluk nafakası talebinin ve tazminat taleplerinin kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, erkek lehine tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusunun bulunmadığını, erkeğin davasının kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarının az olduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 06.07.1987 tarihinde evlenen tarafların 2016 yılından sonra erkek eşin ortak konuttan taşındığı 20.11.2019 tarihine kadar aynı ev içerisinde birbirleri ile iletişim kurmadan yaşadıkları, tarafların 2016 yılından sonra aynı ev içerisinde birbirleri ile iletişim kurmadan yaşadıkları sabit olduğuna göre, bu tarihten davaların açıldığı tarihe kadar geçen sürede gerçekleşen kusurlu davranışlarının karşılıklı olarak affedildiğinin en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulünün mümkün olmadığı, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, evin aboneliklerini iptal ettirdiği, eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, eşine yönelik sürekli olarak hakaret ve aşağılama içeren ifadeler kullanmak suretiyle sözel şiddet içeren davranışlar sergilediği, taraflar arasında çıkan kavgalarda fiziksel şiddet içeren davranışlar gösterdiği, buna karşılık kadının ise, sürekli olarak bilgisayar başında vakit geçirdiği, eşinin babasının cenazesine katılmadığı, eşine ve ortak konutun işlerine ilgisiz davranmak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmekte ihmal gösterdiği, taraflarca usulüne uygun şekilde dayanılan diğer vakılara ilişkin dinlenen tanıkların sözlerinin bir kısmının evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise yeri ve zamanı, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlara, bir kısmının ise uzun zaman önce gerçekleşen olaylara ilişkin olup, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlarının belirlenmesinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı, gerçekleşen bu duruma göre, İlk Derece Mahkemesince, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu yönündeki kabul sonuç olarak doğru olmakla birlikte, taraflara kusur olarak yüklenen vakıalar değiştiğinden, tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf isteklerinin kabulüne, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kadının yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda Tüfe oranında kendiliğinden artırıma tabi tutulmasına ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığına, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebi süresinde ve usulüne uygun talep edilmediğinden kesin hüküm oluşturacak şekilde bu taleplerin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğuna, tarafların bu yönlere ilişkin istinaf isteklerinin kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın lehine yasal faiziyle birlikte 75.000,00 TL maddî ve 55.000,00 TL manevî tazminata, yoksulluk nafakasının hükmün kesinleşmesini takip eden yıllarda Tüik tarafından belirlenen önceki yılın Tüfe oranında kendiliğinden artırıma tabi tutulmasına, erkeğin usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf isteklerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla yoksulluk nafakasına tüfe oranında artış uygulanmasının hatalı olduğunu da ileri sürerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar, yoksulluk nafakasına uygulanan artış yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın lehine nafakaların ve tazminatların verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...