Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2427 E. 2023/4661 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yabancı mahkeme kararıyla boşanan eşlerden kadının, boşanmanın fer'ileri olan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme kararında kusur belirlemesi yapılmadığı ve bu kararın kesin hüküm oluşturduğu gözetilerek, kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, ancak yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/34 E., 2023/93 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaycuma 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/30 E., 2021/1155 K.

Taraflar arasındaki boşanmadan sonra açılan maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile davacı kadın yararına aylık 1.200,00 TL yoksulluk nafakası, 15.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadının tazminat taleplerinin reddine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre ve davalı erkek vekili tarafından temyize konu edilen toplam yoksulluk nafakası miktarı aylık 2.500,00 TL, yıllık ise 30.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.735,737 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı erkeğin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davacı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1971 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak çocukları bulunduğunu ve taraflar arasında yaşanan geçimsizlik sebebiyle Almayna Köln Yerel Mahkemesi kararı ile 2013 yılında boşandıklarını, yabancı mahkeme kararında yalnızca tarafların boşanması yönünde hüküm kurulduğunu, boşanmanın fer'îleri yönünde hüküm kurulmadığını, evlilik birliği içerisinde erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, kadın tarafından erkek aleyhine tedbir nafakası davası açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini iddia ederek davanın kabulü ile kadın yararına aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca ... İlçesi ... Köyü 151 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın kadın adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde ise kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 150.000,00 TL maddî tazminat ve 4721 sayılı Kanunu'nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, davanın bir yıllık süre içerisinde açılmadığını ve reddi gerektiğini, tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıklarını, Türkiye'de tanına ve tenfiz davası açıldığını, kabul edildiğini ve ilgili kararın 20.11.2017 tarihinde kesinleştiğini, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, kusur belirlemesi yapılmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verildiği, yabancı mahkeme kararının Çaycuma 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2015/767 Esas, 2016/274 Karar sayılı kararı ile tanınmasına ve tenfizine karar verildiği, dinlenen tanık beyanları uyarınca; erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadın ile ilgilenmediği, kadının ihtiyaçlarını karşılamadığının anlaşıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının gelecekteki haklarından mahrum kalacak olması, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadının, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile kadın yararına aylık 1.200,00 TL yoksulluk nafakası, 15.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin ise davalı erkek üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakası miktarının çok az olduğu, yoksulluk nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği, tescil talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek; tazminatlar, yoksulluk nafakası ve tescil talebi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, davanın bir yıllık süre içerisinde açılmadığı, öncelikle bu yönden reddine karar verilmesi gerektiği, aksi kanaatte olunması durumunda ise tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığı ve hükmedilen miktarların da tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınarak fazla olduğu, erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesinin de hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 4721 sayılı Kanunu'nun 178 inci maddesi hükmü uyarınca boşanmadan sonra açılan tazminat ve yoksulluk nafakası istemine ilişkin olduğu, ilgili madde hükmü uyarınca evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, somut olayda tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları ve yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verilmedikçe boşanmaya bağlı dava hakkının kullanılması imkanının olmadığı, zamanaşımı süresinin tanıma ve tenfize ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren başlayacağı, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin kararın 20.11.2017 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın ise bir yıllık süre içerisinde 16.01.2018 tarihinde açıldığı ve davalı erkek vekilinin, davanın süreden reddine ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararında, kusur belirlemesi yapılmadığı, kararın bu hali ile tanınmasına karar verildiği ve Türk Mahkemeleri bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığı, işbu dava açısından da kusur belirlemesi yapılamayacağı ve erkeğe kusur yüklenmesinin ve kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmadan sonra açılan tazminat ve yoksulluk nafakası talepli davaların, boşanmanın fer'îsi niteliğinde bulunmadığı, nispi harca tabii olduğu, yargılama sonunda dava değeri dikkate alınmak suretiyle kabul ve ret oranına göre vekâlet ücreti takdir edileceği, reddedilen tazminat talepleri yönünden erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararında kadına kusur yüklenmediği ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu ancak, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına dava tarihinden itibaren başlayacak şekilde uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; her iki taraf vekilinin de istinaf taleplerinin ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, kadının, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın yararına dava tarihinden başlamak üzere aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kabul edilen yoksulluk nafakası yönünden davacı kadın yararına 9.200,00 TL, reddedilen manevî tazminat yönünden davalı erkek yararına 9.200,00 TL, reddedilen maddî tazminat yönünden davalı erkek yararına 23.500,00 TL vekâlet ücretine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle tazminat taleplerinin reddi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu, kadının, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu ve yoksulluk nafakası şartlarının da oluşmadığı, kaldı ki davanın süresinde açılmadığı ve reddi gerektiği, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle yoksuluk nafakası ve başlangıç tarihi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; 4721 sayılı Kanun'un 178 inci maddesi hükmü gereği boşanmadan sonra açılan maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki kesinleşen boşanma davasına bağlı olarak kadının maddî, manevî tazminat talep edebilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 178 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.