Logo

2. Hukuk Dairesi2023/246 E. 2023/1486 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Az kusurlu bulunan kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve erkek aleyhine yargılama giderlerine hükmedilip hükmedilemeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur ve tazminatlar yönünden bozulmasına, sair hususların ise onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; bozma kapsamı dışında kalan hususlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde; kadının aşağılayıcı ve rencide edici davranışlarının olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeği beğenmediğini her fırsatta dile getirdiğini, evlilik birliği içerisinde alınan taşınmazı ve aracı kardeşine devrettiğini, aile bilincine sahip olamadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakası ile erkek lehine 1.000,00 TL tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ödenmesine, yine erkek lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçek dışı olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli televizyon izlediğini, eve maddî katkı sağlamadığını, şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, kadını evden kovduğunu, sonrasında tarafların barıştığını ancak erkeğin aynı kusurlu davranışlara devam ettiğini, kadınla ilgilenmediğini, sürekli olarak tartışma çıkarttığını, evdeki eşyaları kırıp döktüğünü, kadının gelirinin yüksek oluşunu sorun ettiğini, ortak çocuğu kadına karşı kışkırttığını, ortak haneyi adeta misafirhane gibi kullandığını, aile bilincine sahip olmadığını, ortak çocuğun kadınla konuşmasını yasakladığını, evlilik birliğinin davacı- davalının kusurlu davranışları nedeniyle çekilmez hal aldığını ileri sürerek, asıl davanın reddine, birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk lehine 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, yine kadın lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; kadının eşine karşı küçük düşürücü konuştuğu, evde sürekli telefon ile ilgilendiği, eşinden habersiz evi ve arabayı devrettiği, erkeğin ise eşine hakaretvari konuşarak onu küçük düşürdüğü, eşini boşanmakla ve arabayı satmakla tehdit ettiği, eşine hakaret ettiği, evde sürekli televizyon izlediği, böylelikle boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarından bahisle asıl ve birleşen davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk ile annesi arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına 750,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakasına hükmedilmesine, tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak talep ettikleri maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti, velâyet, kişisel ilişki, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden; davacı-davalı erkek vekili ise katılma yoluyla, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ve 2020/1301 Esas, 2021/444 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğundan bahisle davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti, velâyet, kişisel ilişki, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davacı-davalı erkek vekilinin katılma yoluyla, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden yapmış olduğu istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden; davalı-davacı kadın vekili ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlenmesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti, velâyet, kişisel ilişki, çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 08.06.2021 tarihli ve 2021/3352 Esas, 2021/4713 Karar sayılı ilamı ile; İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlenmesi, maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti, velâyet, kişisel ilişki, çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden; davacı-davalı erkek vekili tarafından ise, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş olmalarına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebeplerinin eksik sınırlandırılması suretiyle incelemenin de eksik olarak yapılmasının usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle, istinaf incelemesinin doğru yapılmak üzerek Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin, asıl davanın kabulüne, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücretine, velâyet, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf talebi ile davacı-davalı erkek vekilinin, birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin olarak yaptığı istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi yönünden, davalı-davacı kadın vekili ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velâyet, kişisel ilişki, çocuk yararına hükmolunan nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 10.03.2022 tarihli ve 2021/10572 Esas, 2022/2311 Karar sayılı ilamıyla; kadının eşinden habersiz üçüncü kişiye ev ve aracı devrettiği yönünde kadına yüklenen kusur dikkate alındığında, eşini ev ve arabayı satmakla tehdit ettiği vakıasının davacı-davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı-davacı kadının evde sürekli telefonla ilgilenerek birlik görevlerini ihmal ettiğine ilişkin kusurun ise dosya kapsamında ispatlanamadığı, davacı-davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında sürekli iş değiştirerek ve düzenli çalışmayarak birlik görevlerini ihmal ettiğinin anlaşıldığı, gerçekleşen kusur durumuna göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşini aşağılayan, ev ve arabayı eşinden habersiz devreden kadının az, başkaları yanında eşine hakaret edip onu aşağılayan, eşini boşanmakla tehdit eden, sürekli iş değiştirip düzenli çalışmayarak birlik görevlerini ihmal eden ve eve geldiğinde sürekli televizyon izleyerek eşi ve ortak çocukla ilgilenmeyen erkeğin ağır kusurlu olduğu, az kusurlu kadın lehine maddî ve manevî tazminat ödenmesine ilişkin şartların gerçekleştiğinden bahisle Bölge Adliye Mahkemesi'nin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davalı-davacı kadının eşini aşağıladığı, evi ve arabayı eşinden habersiz devrettiği, davacı-davalı erkeğin ise başkaları yanında eşine hakaret edip aşağıladığı, boşanmakla tehdit ettiği, sürekli iş değiştirip düzenli çalışmayarak birlik görevlerini ihmal ettiği, eve geldiğinde sürekli televizyon izleyerek eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği bu şekilde gelişen olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, kadının, erkek eşin maddî desteğini yitireceği ve erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca maddî ve manevî tazminata hak kazanacağından bahisle, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadın lehine 27.000,00 TL maddî, 27.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğin kusurunun ispatlanamadığını, kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile miktarı, kendi tazminat taleplerinin reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, az kusurlu bulunan kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile erkek aleyhine yargılama giderlerine hükmedilip hükmedilemeyeceği, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının yeniden incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu , kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı- davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı- davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.