Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2480 E. 2023/5325 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusurun kimde olduğu ve boşanmaya karar verilip verilmeyeceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, dosyadaki deliller ve tanık beyanları değerlendirildiğinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına dair yeterli delil bulunmadığı ve bazı olayların affa uğradığı veya hoş görüldüğü kanaatine vararak tarafların boşanma taleplerinin reddine dair yerel mahkeme kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1544 E., 2022/2041 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/588 E., 2020/126 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap (asıl davada cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, agresif ve takıntılı olduğunu, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, ortak konuta misafir kabul etmediğini, kadının ailesine kötü davrandığını, tehdit ettiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminat, 200.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminden kaynaklı alacak ve ziynet, ev eşyası alacağı davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, erkeği ve erkeğin ailesine kötü davrandığını, iftira attığını, birlik görevini ihmal ettiğini, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediğini, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediğini, tehdit ettiğini, erkeği beğenmediğini söylediğini, erkeğe ait eşyaları çöp poşetine koyarak kapının önüne koyduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın ise reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden yapılan incelemede; her ne kadar asıl dava dilekçesinde, erkeğin ilişkide tüm kontrolün kendisinde olmasını istediği, ekonomik ve cinsel şiddet uyguladığı, aşırı titiz ve takıntılı olduğu vakıalarına dayanılmışsa da bu iddiaların tüm dosya kapsamı dikkate alındığında ispatlanmadığı, bir kısım tanıkların beyanlarının ise kişisel düşüncelerine dayalı olduğu, belirtiler vakıaların bu sebeple erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından, iki tarafın arkadaş ve ailelerinin ortak konuta gelip gittiğinin belirtildiği, yine asıl dava dilekçesinde dayanılan ve fiili birlikteliği son zamanlarında yaşanıldığı iddia olunan manevî şiddet ve tehdit eylemine dair delil bulunmadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkek tarafından kadına gönderilen "...benim paramla mı bana hava atıyorsunuz lan, hemen eve gel konuşalım..." şeklindeki mesaj kaydından sonra evlilik birliğinin devam ettiği ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise her ne kadar karşı dava dilekçesinde; kadının, hakaret ve tehdit ettiği vakıalarına dayanılmışsa da bu hususta herhangi bir delil bulunmadığı, erkeğe hastalığı sebebiyle sürekli hastanede kalmadığı vakıası yönünden ise ortak çocuğun yaşının küçük olduğu sürekli refakatçi olarak kalmamasının ve özel dersini iptal etmemesinin kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kaldı ki bu olaydan sonra evlilik birliğinin devam ettiği ve bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, her iki tarafın da iddialarının bir kısmını ispatlayamadığı, ispatlanan vakıaların ise belirtildiği üzere taraflarca affa uğradığı ya da en azından hoşgörü ile karşılandığı ve kusur olarak yüklenemeyeceği gerekçesiyle her iki boşanma davasının da reddine, kadının, mal rejiminin tasfiyesine, ziynet ve eşya alacağına yönelik davalarının ise işbu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine, ortak çocuğun velâyetinin karar kesinleşinceye kadar anneye verilmesine ve ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, karar tarihinden karar kesinleşinceye kadar ise aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, kadının tedbir nafakası talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, dava dilekçesinde dayanılan vakıaların ispatlandığı, asıl davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğu ve kadının tedbir nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; asıl davanın reddi ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların ispatlandığı, karşı davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiği belirtilerek; karşı davanın reddi ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmü uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği, taraflarca usulüne uygun olarak sunulan dilekçelerde dayanılan çekişmeli vakıalar ile sunulan delillere göre; dinlenen bir kısım tanık beyanlarının taraflardan duyuma dayalı olup, somut ve görgüye dayalı olaylara dayanmadığı, taraflar arasında geçimsizlik bulunduğuna ilişkin genel ve soyut nitelikte açıklamalardan ibaret bulunduğu, taraflarca öne sürülen bir kısım vakıaların ispat edilmediği ile uzun süre öncesinde gerçekleşen olaylardan sonra evlilik birliğinin taraflarca yürütülmesi nedeniyle de bir kısım vakıaların af ve hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekeceğine ilişkin delillerin takdiri ile oluşan hukuki sonuca göre, dayandığı yasal gerekçelerle her iki davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ortak çocuğun geçici ve tedbir niteliğinde velâyet ve kişisel ilişki düzenlemeleri ile tedbir nafakasına ilişkin hükümlerin de isabetli olduğu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, kararın gerekçesiz olduğu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle asıl davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; asıl davanın reddi ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle karşı davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; karşı davanın reddi ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi şartlarının ve af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına tedbir nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, geçici velâyetin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 27 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi; Anayasanın 141 inci maddesi; 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.