Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2501 E. 2023/6203 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu ve davanın ispatlanıp ispatlanmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadına yüklenen kusurların ispatlanamadığı, aksine erkeğin evlilik birliğinin yükümlülüklerine aykırı davrandığı ve son tartışmadan sonra evi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçındığı değerlendirilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/125 E., 2023/82 K.

...

KARAR : Başvurunun kabulü ise esas hakkında yeniden hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/64 E., 2021/237 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 2005 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, davalının laf getirip götürmek gibi bir huyu olduğunu, kişilerin arasını bozmaya çalıştığını, uyarılara rağmen bu alışkanlığına devam ettiği, akrabalar arasında sürekli tartışmalar ve kırgınlıklar yaşandığını, utandığını; kadının sık sık "gidecek bir kapım olsa hiç durmam" diyerek evliliği benimsemediğini, evliliği zoraki sürdürdüğünü, son olayda da kızına babaannesine gidip gitmediğini sorduğunu, kadının da tepkisel davranarak üzerine yürüdüğünü ve vurmaya çalıştığını, kadının bileğinden tuttuğunu, sakinleştirmeye çalıştığını, kadının "kendimi öldüreceğim, asacağım, sorumluluk sen de kalacak" diyerek kendine ve eşyalara zarar verdiğini, bayıldığını, kadını hastaneye götürdüğünü, ertesi gün de işten gelince özel eşyalarını alarak evden ayrılmak zorunda kaldığını, evden ayrılma sebebinin kendisini korumak olduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin önce tedbiren sonra da kalıcı olarak davacı babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, erkeğin ilgisiz davranmaya başladığını, erkeğin kadını sürekli küçümsediğini, yanına yakıştırmadığını, gelecek planı yapmasına izin vermediğini ve ayrı yattığını, erkeğin sudan sebeplerle olay çıkararak hırpaladığını, erkeğin başkasını sevdiğini boşanmak istediğini söylediğini, harçlık vermediğini, gidecek yeri olmadığından baskı uyguladığını, geliri olmasına rağmen faturaları düzenli ödemediğini, icra takipleri ile karşı karşıya kaldığını, marketi satıp boşanma davası açacağını söylediğini, son olayda da kızlarına ve kadına bağırarak konuşması üzerine kadının bağırmamasını söylemesi üzerine kadının kafasına yumruk atmaya başladığını, kadın engel olmak isteyince de kadının kolunu çevirdiğini, kayınvalidenin rapor almaması için kadını ikna ettiğini; özetle erkeğin sadakatsiz olduğunu, güven sarsıcı davranışları olduğunu, cinsel, duygusal, sözel, fiziksel ve ekonomik şiddeti olduğunu bu nedenlerle davanın reddine, boşanmaya karar verilecek ise ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğe karşı ; başka kadın ile ilişkisi olduğuna dair ispatlanamamış iddiaları eşine söylemesi, bunun yanında, evlilik birliğinin gizli yıkıcı gücü olarak da kabul edebileceğimiz "dedikodu" yapması ve "gidecek yerim olsa giderim" şeklinde konuşmak suretiyle birlikte yaşama iradesine aykırı hareket etmesi sebebiyle evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kusurlu olduğu, her ne kadar, tanık beyanlarında, davalı kadın eşin, davacının annesine kötü davrandığından bahsedilmiş ise de, bu konunun, dilekçeler aşamasında anlatılan vakıalar arasında olmadığı tespit edildiğinden, bu eylem için davalı kadına ayrıca bir kusur yüklenmeyeceği, erkeğin ise, kadına karşı; evlilik birliğini kurtarmak için çaba sarf etmek yerine kolay olan evi terk etmeyi seçmek suretiyle birlikte yaşama iradesine aykırı hareket etmesi ve evi tark ettikten sonra davalının geçimi için ihtiyaçları temin etmemek suretiyle birlik görevlerini ihmal etmesi sebebiyle evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kusurlu olduğu, tanık beyanlarında davacının "evine bakardı" şeklinde belirtilen husus, davacının evi terk etmesinden önceki olay olduğu, her iki eşin, kusur sayılan eylemlerinin başlık olarak "birlikte yaşama iradesine aykırı hareket etmek" özünde birleşmesi ve tarafların diğer kusurlarının kadının dedikodu yapmak ve erkeğin de birlik görevini ayrı yaşanılan dönemde ihmal etmek olduğu, tarafların kusurlarının birbirlerine üstün tutulacak nitelikte olmadığı, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle

davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, davalı kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; zaman, yer ve vakıa açıklaması yapılmadan, soyut bir cümle ile kadına kusur yüklenemeyeceğini, yerel mahkemece karşı iddiaları arasında yer alan aile konutunun doğalgaz ve elektrik kesintilerinin mevcudiyetine dair ... ve ...'a müzekkere cevapları da göz ardı edildiğini, erkeğin kusurunun hafifletildiğini, erkeğin dilekçesinde "kıskançlık" iddiası dahi yok iken, tanıkların "davalının kıskançlık yaptığı" yönündeki beyanlarının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, yerel mahkemece belirlenen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafaka miktarlarının son derece düşük olduğunu, lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kabul edilen dava, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ile reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma kararı verilmiş ise de; başka kadın ile ilişkisi olduğuna dair ispatlanamamış iddiaları eşine söylemesi vakıasına dava dilekçesinde dayanılmadığından, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, tanıkların kadının dedikodu yaptığına ilişkin anlatımlarının soyut ve yoruma dayalı olduğu, zira dava dilekçesinde bu dedikodular dolayısıyla erkeğin akrabalarıyla arasının bozulduğunun iddia edildiği, ama tanıkların bu yönde somut anlatımlarının olmadığı, bu yönde ispatın olmadığı, " gidecek yerim olsa giderim," şeklinde kadının söyleminin de yer-zaman ve olay belirtilmeden tanıkça ifade edildiği, somut ve inandırıcı olmadığı, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği belirlenmiş olup, tüm dosya kapsamı, tanık anlatımları, SİR'deki taraf beyanları ve çocuk beyanı göz önüne alındığında, kadının evlendiğinden beri, kayınvalide ve kayınpederinin hizmetini gördüğü, bu hususu erkeğin babasının da tanık olarak dile getirdiği, kadın tanıklarının kayınvalidenin gelininden memnun olduğuna yönelik söylemleri, kayınvalideden kadının laf ve dedikodu yapması ile ilgili olarak herhangi bir serzeniş duymadıklarını beyan etmeleri, kadın tanığının son olayda erkeğin kadına vurmaya çalıştığı sırada, kadının erkeğin elini tutmasını, erkeğin kendisine karşı gelmek olarak algıladığını, erkeğin kendisine söylediğini belirttiği, erkeğin bu olaydan sonra evi terk ettiği, eşi ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, hem kadın tanık anlatımlarından hem de sosyal inceleme raporundaki çocuk beyanından anlaşıldığı, erkek sosyal inceleme raporundaki beyanında evlilik boyunca eşi ve çocuğu ile ailecek gezmeye gitmedikleri, tatile çıkmadıklarını dile getirdiği, anlatılan olaylarda kadına atfedilecek bir kusurun ispatlanmadığı, aksine erkeğin eş ve çocukla sosyal aktivitelere,gezi ve tatillere gitmeyerek eşini ilgisiz bıraktığı, en son çıkan tartışmada eşine vurmaya çalıştığı ve bu son tartışmadan sonra evi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçındığı, eşi ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği, kimsenin kendi kusura dayanarak hak talep edemeyeceği, kadına atfedilecek az da olsa kusurun ispatlanamadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine, Mahkemece, kadın için aylık 400,00 TL, anne yanında bulunan ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş ise de, aradan geçen zaman dikkate alındığında karar tarihi itibariyle kadın için 750,00 TL, anne yanında bulunan ortak çocuk için aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kimsenin görgüye dayalı bilgisi olmamasına rağmen, akrabalar arasında "davacının başka kadınlarla görüşüyor" şeklinde dedikodu yayılmasının bile tek başına huzursuzluk ve geçimsizlik kaynağı oluşturacak nitelikte olduğunu, kadının boşanmaya direnmesinin davacı müvekkile yönelik iddialarının gerçek ve samimi olmadığını ortaya koyduğunu, kadının erkeğe ilişkin şikayetleri de makul olmadığı gibi aksine çelişkili olduğunu, her iki taraf için de evlilik birliği çekilmez bir hal aldığını ileri sürerek kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı, kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...