"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/446 E., 2022/513 K.
KARAR : Kısmen kabul kısmen ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kişisel malı olan taşınmazın davalının baskıları ile müvekkilinin ilk eşine ve çocuklarına daha az nafaka ödemesi için muvazaalı olarak davalıya satış işlemi ile devredildiğini, müvekkilinin bağış iradesi olmadığını, ayrıca davalı adına alınan aracın da müvekkili tarafından alındığını belirterek; bilirkişi raporu ile tespit edilecek müvekkilinin alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.01.2018 tarih ve 2013/258 Esas, 2018/15 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın evlilik öncesi davacı adına kayıtlı iken evliliğin devamında davalıya tapuda satış sureti ile devredildiği, bağışlama iradesinin bulunmadığı, davalının da bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığı beyanları ile taşınmazın davalının edinilmiş malı olduğu, davacının taşınmaz yönünden 64.150,00 TL katılma alacağının olduğu; aracın alımında alınan 30.000,00 TL borcun devam ettiği ya da ne kadarının devam ettiği konusunda dosyada herhangi bir delil ve belge bulunmadığı, bilirkişi raporuna göre davacının araç yönünden 17.250,00 TL katılma alacağı bulunduğu, taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, taleple bağlı kalınarak 20,000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2020 tarih ve 2018/1535 Esas, 2020/104 Karar sayılı kararı ile, dosya muhtevası, dava evrakı ile yargılama tutanakları, mevcut delillere göre Mahkemece takdir edilerek karar verildiği ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarih ve 2021/2638 Esas, 2021/5272 Karar sayılı kararı ile, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeden davalı kadın adına aracın 09.01.2013 tarihinde satın alındığı, araç üzerinde 11.01.2013 tarihli rehin kaydı mevcut olduğu, ilgili rehin kaydının davalı savunmasını doğrular şekilde davalının halasından alınan borca yönelik olduğu sabit olup davalının halasının boşanma dava dosyasındaki beyan içeriği ve kaydın halen devam etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde söz konusu borç paranın araç alımında kullanıldığının ve halen devam ettiğinin kabulü gerekirken araç değerinin tamamı üzerinden davacının katılma alacağının tespitinin hatalı olduğu; Mahkemece, araç alımında kullanılan ve halen devam eden 30.000,00 TL'nin borç olarak gözetilip Daire'nin yerleşik ilke ve esaslarına göre davacının katılma alacağının hesap edilmesi, hesaplamada davacı tarafın gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamasında talep miktarlarını ayrı ayrı belirtmeksizin taşınmaz ve araç için toplam 20.000,00 TL değer üzerinden belirsiz alacak davası açtığı, buna göre taleplerin eşit miktar olduğunun kabulü gerekeceğinin, diğer ifadeyle araçla ilgili talebin 10.000,00 TL olduğunun gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 11.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda aracın 32.000,00 TL'ye 30.000,00 TL borç kullanılarak alındığı kabul edilerek aracın güncel değer olan 170.000,00 TL'ye göre davacının katılma alacağının araç yönünden 5.312,50 TL hesaplandığı; taşınmaz yönünden önceki kararın bozma kapsamı dışında kaldığı ve kesinleştiği gerekçesiyle; önceki kararın taşınmaz yönünden bozma kapsamı dışında kaldığı ve kesinleştiği anlaşıldığından bu konuda yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına, araç yönünden davanın kısmen kabulü ile, 5.312,50 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepler
1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davalının halasından borç aldığına yönelik iddialarının doğru olmadığını, salt katılma alacağını azaltma amacıyla konulan rehin işlemi ile borcun varlığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın güncel değerine göre taşınmaz yönünden katılma alacağına hükmedilmesi gerektiğini, aracın güncel değerinin de düşük belirlendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kararın gerekçeli olmadığını, lehlerine hükmedilen vekâlet ücretinin eksik ve hatalı belirlendiğini, belirsiz alacak davasında belirlenen değere göre dava değerinin belirlenerek vekâlet ücretinin belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, gerekçenin bulunup bulunmadığı, kişisel mal savunması ve ispatı, güncel değer, dava değeri, vekâlet ücreti, hükmün kuruluş şekli ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 5 inci maddesi, 13 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 tarih ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığına göre, davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra Mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
5. Davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, Mahkemece verilen ilk kararda davanın kabulü ile, taşınmaz ve araç yönünden taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarihli kararında hükmün sadece tasfiye konusu araç ve talep miktarı yönünden bozulmasına karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki talepler yönünden açıkça onama kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, katılma alacağı talebinin niteliği gereği hukuki sebebi aynı olan tek alacak davası olması nedeniyle bozma ile bir önceki karar ortadan kalktığından bozma sonrası verilecek yeni karar ile alacak miktarları ve kabul-ret oranları değişeceğinden infazda tereddüt oluşmaması ve bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek taşınmaz ve araç yönünden yargılama giderleri dahil (son karar tarihine göre) yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece bozma kapsamındaki yönlerden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “... Mahkememizce verilen önceki hükmün dava konusu taleplerden ev yönünden bozma kapsamı dışında kaldığı ve kesinleştiği anlaşıldığından bu konuda yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına, (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2021/2638 Esas -2021/5272 Karar sayılı 21/06/2021 tarihli kısmı bozma ilamı gereğince ev ve araç için talep edilen 20.000,00 TL değerden taleplerinin eşit miktar olarak kabulü ile ev için talep edilen bedelin 10.000,00 TL olduğuna ) ...” ibaresinin çıkarılarak yerine, (1) nolu bent olarak “... Tahsilde tekerrür olmaması şartıyla infazda tereddüt oluşturmaması için dava konusu taşınmaza ilişkin olarak davanın kabulü ile; taleple bağlı kalınarak 10.000,00-TL katılma alacağının 16.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ...” ibaresinin yazılması; (4) nolu bendinde yer alan “... Davanın reddedilen miktarına ilişkin AAÜT 5/2 Maddesinin 13. Maddesi nazara alınarak daavlı yararına 703,20 TL ücreti vekâletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, ...” ibaresinin çıkarılarak yerine, (4) nolu bent olarak “... Davanın reddedilen miktarına ilişkin (4.687,50 TL) AAÜT 13/2 maddesi nazara alınarak davalı yararına 4.687,50 TL ücreti vekâletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, ...” ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.