Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2536 E. 2023/5742 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın banka hesaplarındaki paralar üzerinde davacıların katkı payı ve katılma alacağı talepleri ile davalının kişisel mal savunmasının değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçıdan birinin kısıtlı olması nedeniyle husumet ehliyetinin bulunmaması, davacıların taleplerinin açık olmaması ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve davalının kişisel mal savunmasının yeterli araştırma yapılmadan değerlendirilmemesi nedeniyle bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/116 E., 2022/681 K.

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ...'ın evli ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, muris ile davalının evlilikleri boyunca tüm malların davalı adına tescil edildiğini, banka hesaplarında yüklü miktarda birikim olduğunu, davalının birçok kazanımının olduğunu, ayrıca miras kalan taşınmazlardan da kira ve faiz getirilerinin olduğunu, müvekkillerinin mirasçı sıfatıyla katkı payı ve katılma alacağı taleplerinin olduğunu, müvekkilleri tarafından bilinen davalının ... ve Amasya ilinde çok sayıda taşınmazının, bankalarda yüklü miktarda mevduatının, diğer finans kuruluşları nezdinde de hak ve alacakları olduğunu, öncelikle Mahkemece tapu müdürlüğüne, trafik tescil müdürlüğüne ve yurt içinde hizmet veren tüm banka genel müdürlüklerine ve merkezi kayıt kuruluşuna müzekkere yazılarak davalı adına kayıtlı olan varlığın tespit edilmesi ileri sürerek; müvekkillerin kızları olan ...'ın ölümü nedeni ile müvekkiller lehine doğmuş olan mal rejimlerinin tasfiyesinden kaynaklı alacaklarının tespiti amacı ile Türkiye'de hizmet veren tüm banka genel müdürlüklerine, Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş.'ne, tapu müdürlüğüne, trafik tescil müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı adına kayıtlı olan malvarlığının tespitini; davalı adına kayıtlı tüm malvarlığı üzerinde mal rejimlerinin tasfiyesi nedeni ile müvekkillerin alacaklarının tespiti ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacılar vekili 13.04.2018 tarihli dilekçesinde; davalı adına kayıtlı Çankaya, Dikili ve Merzifon'daki taşınmazlarla ilgili taleplerinden feragat etmiştir.

3. Davacılar vekili 30.04.2018 tarihli dilekçesinde; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, Ziraat Bankası ... nolu hesapta bulunan 67.233,66 USD'nin 1/2'sine tekabül eden 33.616.83 USD, 5055 nolu hesapta bulunan 1.965.001,11 TL'nin 1/2'sine tekabül eden 982.500.55 TL'yi, Halkbank 01105622 hesap nolu hesapta bulunan 9.723,56 TL'nin 1/2'sine tekabül eden 4.861.78 TL'yi davaya istinaden talep ettiklerini açıklamıştır.

4. Davacılar vekili 17.06.2022 tarihli dilekçesinde; 28.04.2022 tarihli bilirkişi raporu ve dosya kapsamında tespit edilen bilirkişi raporları esas alınarak dava değerimizi artırdıklarını, bu kapsamda müvekkillerinin 260.799,94 TL'şer katılma alacağı bulunduğu belirterek toplam 521.599,88 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı sağ kalan eş vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin eşinin lise mezunu ev kadını olduğunu, müvekkilinin ise üniversite mezunu fizik profesörü olduğunu, müvekkilinin davacı kayınbabasına iflas edince maddî yardımda bulunduğunu, bu paranın iade edilmediğini, müvekkilinin eşinin altınlarının da davacılar tarafından eşinden alındığını, davacıların taleplerinin açık olmadığını, alacak davası açılabilecekken tespit davası açılamayacağını, müvekkilinin Merzifon'da adına bulunan taşınmazların miras kaldığını ve kişisel mal olduğunu, Cebeci ve Didim'de bulunan taşınmazların da 01.01.2002 tarihinden önce edinildiğini, müvekkilinin muris eşinin katkısı olmadığını, Ziraat Bankasındaki paranın da 30 yıldır bulunduğunu, hesaptaki paraların enflasyondan arındırılarak faiz gelirinin gözetilmesi gerektiğini, banka hesabında 2006 yılında yatan 80.000,00 TL, 2010 yılında yatan 45.000,00 TL'nin müvekkiline miras kalan taşınmazların bedeli olduğunu, davacıların ancak miras payları oranında katılma alacağının olabileceğini, davanın konusunun miras hukukunu ilgilendirdiğini, görevli mahkemenin aile mahkemesi olmadığını, katılma alacağının kişisel bir hak olduğunu, mirasçılara intikal etmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı vekili 01.09.2022 tarihli dilekçesinde; davanın kısmi dava olduğunu, feragat edilen mallar yönünden dava değerinin açıklanması gerektiğini, dava dilekçesinde faiz talep edilmediğini, zamaanaşımının dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.03.2016 tarih ve 2015/2059 Esas ve 2016/376 Karar sayılı kararı ile, davacı vekiline 10.12.2015 tarihli tensip zaptında her bir taşınmazın değerinin eksik olması nedeni ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (ğ) bentleri uyarınca eksikliğin giderilmesi için kesin süre verildiği, ihtaratlı tebligata rağmen davacı vekilinin eksikliği tamamlamadığı gerekçesiyle; 6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.10.2016 tarih ve 2016/18268 Esas, 2016/14586 Karar sayılı kararı ile, dosya içeriğine, ara karar ve davetiyedeki şerhe göre Mahkemece taşınmazların değerinin tespiti için davacılar vekiline kesin süre verildiği, her ne kadar ara kararda ve davetiyedeki şerhte sevk maddesi olarak 6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinden de söz edilmişse de, davacıların talep sonuçlarının açıklanmasına yönelik kesin süre verilmediği, 6100 sayılı Kanun'un ikinci fıkrası uyarınca kesin süreye rağmen yerine getirilmemesi durumunda açılmamış sayılmasına karar verilecek hususlara ilişkin bentler sayılırken (d) bendinde gösterilen dava konusunun değeri sayılmadığı, kaldı ki, dava konusu mal varlıklarının gerçek değerini belirleyip bu değer üzerinden harç almak 492 sayılı Harçlar Kanunu (492 sayılı Kanun) hükümlerine göre Mahkemece resen yapılması gerektiği; Mahkemece dilekçelerin değişimi aşamasında davacılar vekili tarafından verilmiş talep dilekçeleri göz önünde bulundurularak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin fiziki ve elektronik ortamda tuttuğu kayıtlardan yararlanarak gerekli bilgi ve belgelerin dosya arasına getirtilip davaya kaldığı yerden devam edilerek iddia ve savunma çerçevesinde uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bilirkişi raporları ile murisin dava konusu banka hesapları üzerinde toplam 1.043.200,00 TL katılma alacağının olduğu ve her bir davacının miras hisseleri nazara alındığında ayrı ayrı murisin katılma alacağı üzerinde 260.799,94 TL alacaklarının bulunduğu; davacılar vekilinin taşınmazlara ilişkin taleplerinden feragat ettikleri gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, her bir davacı için 260.799,94 TL olmak üzere toplam 521.599,88 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacıların taşınmazlara ilişkin davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacıların miras hakkına dayalı olarak davayı açtıklarından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, hesaplara ilişkin iddia ve itirazlarının değerlendirilmediğini, taşınmazlar yönünden dava değerinin açıklanması gerektiğini, reddedilen yönlerden vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, saklı tutulan hakların zamanaşımına uğradığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hukuki nitelendirme, kişisel mal savunması ve ispatı, zamanaşımı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 114 üncü maddesi, 115 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 6100 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 52 nci maddeleri, 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Öncelikle, somut olayda, davacı ...'nın yargılama devam ederken kısıtlanmasına karar verildiği, vasi olarak diğer davacı ...'nın atandığı, vasi tarafından vesayet makamından bu davaya ilişkin husumete izin kararı alındığına dair dosya kapsamında bir bilgi ve belge olmadığı anlaşılmakla, tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olması, kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde de temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartı olup (6100 sayılı Kanun md. 114/1,d) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur (6100 sayılı Kanun md. 115/1). O halde, vasi tarafından bu dava yönünden vesayet makamından husumete izin kararı alınması için süre ve imkan tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksiklik giderilmeden işin esas hakkında karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Diğer yandan, davacılar vekili dava dilekçesinde alacak talebinin hangi kalem için ne kadar olduğunu açıklamamış, taşınmazlar yönünden davadan feragat etmiş ve sadece banka hesabındaki para yönünden talep miktarını artırmıştır. Mahkemece, davacıların talepleri açık olmadığı halde açıklatma da yaptırılmamış, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesine rağmen kabul ve ret oranı belirlenmeden yargılama giderleri ve vekâlet ücreti davalının aleyhine hükmedilmiştir. O halde, Mahkemece, hakimin davayı aydınlatma ödevi (6100 sayılı Kanun md. 31) çerçevesinde davacılar vekiline dava dilekçesinde talep ettiği alacak kalemlerinin her biri yönünden talep ettiği alacak miktarının ayrı ayrı açıklattırılarak, sonucuna göre davanın kabul-ret oranı belirlenip yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

5.Son olarak, somut olayda, Mahkemece, banka hesabında bulunan paranın tamamı edinilmiş mal olduğu kabul edilerek katılma alacağı hesaplanmış ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki, davalının banka hesabındaki paraların 01.01.2002 tarihinden önce hesapta bulunduğunu ve hesaba miras kalan paranın da yatırıldığını ileri sürdüğü ve davalı tarafından dosya kapsamına 01.01.2002 tarihinden önceki kayıtları da içerir banka kayıtları ve miras mallarının satışından elde edilen para olduğuna dair bir kısım kayıtların sunulmasına rağmen, Mahkemece 01.01.2002 öncesi hesaplarda para olup olmadığı ve miras kalan paraların hesaba yatırılıp yatırılmadığına yönelik bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davalının kişisel mal savunasında ileri sürdüğü vakıların, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile incelenerek, gerekirse konusunda uzman bilirkişi/bilirkişilerden de denetlenebilir rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile de karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan Mahkeme kararının yukarıdaki paragraflarda belirtildiği üzere BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.