"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/843 E., 2022/2098 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayvalık 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/536 E., 2020/85 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maddî olarak çöküş yaşaması ile davalı eşinin müvekkiline karşı tavırlarının değiştiğini, işe yaramadığını söyleyerek aşağıladığını, eşinden sürekli aşağılayıcı tavırlar ve sözler duyduğunu, taşınmazlarına habersiz şerhler koydurduğunu, sebepsiz kıskançlıklar yaptığını, psikolojik baskı ve hakarete varan söylemleri olduğunu, bir dönem ayrı yaşadıklarını, kadının Ayvalık'a çocukla taşındığını, bir kaç ay bu evde ayrı odalarda yaşadıkları ancak bu süreçte kadının kendisine "senden tiksiniyorum, senin yüzünü görmek istemiyorum" dediğini, kadının yatakları ayırdığı gibi gündüz dahi odasının kapısını kilitlediğini, hasta olan eşi ile ilgilenmediğini, en son 2017 yılı Ağustos ayında evden kovduğunu, müvekkilinin Ayvalık'ta kiralık bir eve taşınmak zorunda kaldığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, dava masraf ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin 2008 yılında işten çıkartılması ile başlayan sürecin evlilik birliğinin bu noktaya kadar gelmesine sebep olduğunu, davacının kitap yazmaya başladığını, çocukla ve kendisiyle ilgisinin oldukça azaldığını, her zaman çok alkol aldığını ama özellikle 2008-2012 arası alkolün çok fazla tüketmeye başladığını, evde herşeye karıştığını, sürekli bağırıp hakaret ettiğini, ilk eşini aldattığı kadınla yeniden ilişkisi olduğunu, kadının evinde kaldığını hatta birlikte gelip çocuğu alacağını söylediğini, kendisine burada kalıp kadınla da görüşmek istediğini söylediğini, kabul etmeyince ev benim deyip kendisini kovduğunu, boşanmayı kendisinin de talep ettiğini belirterek; ortak çocuk ...'ın velâyetinin davalı anneye verilmesini, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evliliklerinin ortak çocuğun doğumu ile birlikte sıkıntılı bir hale geldiği, tarafların ayrı yataklarda uyumaya başladıkları ancak bu durumun kimden kaynaklandığı konusunda netlik bulunmadığı, kadının erkek tarafından İstanbul'daki evlerinden kovulması üzerine Ayvalık'a yerleştiği, bundan bir süre sonra davacının da davalının yanına gelmek istediği, her ne kadar bu süreçte davalının davacının ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kendisine yemek dahi hazırlanmadığı tanıklarca beyan edilmiş ise de; bu süreçte davalı tanıklarının beyanlarından anlaşıldığı üzere davacının başka bir kadın ile görüşmeye başladığı, bu halde bunu bilen davalı kadının davacıyla aynı evi paylaşmak istememesinin ve davacının yemeğini yapmamasının davalı kadına kusur olarak atfedilemeyeceği, tarafların birbirlerine aşağılar ve hakaret içerir sözler sarf ettiklerinin sabit olduğu, davacının alkol alışkanlığının bulunduğu anlaşılmış bu haliyle artık evlilik birliğinin devamı taraflardan beklenmeyecek derecede sarsıldığı ve bunda başka bir kadın ile ilişkisi bulunan, eşine hakaret eden, müşterek hane ile gerektiği gibi ilgilenmeyen davacı erkeğin ağır kusurlu, eşine hakaret eden davalı kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için daha önce verilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 750,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine ara karar ile takdir edilen 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra 500,00 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kadın yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davalı eşin kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin kararının boşanma dışında kalan kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ve miktarları ile maddî-manevî tazminat ve miktarları yönünden kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; boşanma kararına itirazları olmadığını, verilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin usul ve kanuna uygun olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru ise de, tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile; davacının istinaf talebinin esastan reddine, kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile sair taleplerinin esastan reddine, ilgili bentlerin kaldırılarak yerine; kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat ile 30.000,00 TL manevî tazminat takdirine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, sadakatsizliğin ispat edilemediğini, kadınla dostane bir arkadaşlığın bu şekilde yorumlanmasının hatalı olduğunu, kaldı ki evliliğin devam ettiğini ve kusurların affedilmiş sayılması gerektiğini, kadın yararına hükmolunan tazminatların haksız olduğunu miktarların da fahiş olup emekli maaşı dışında geliri olmadığından ödenmesinin mümkün olmadığını belirterek; kararı kusur belirlemesi, kadın yararına hükmoluna tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 166 ncı maddeleri, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...