Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2568 E. 2023/5301 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusurun belirlenmesi, velayetin kime verileceği, maddi ve manevi tazminat taleplerinin akıbeti ve ziynet eşyalarının iadesi hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden, istinaf mahkemesinin direnme kararı temyiz incelemesinde onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2390 E., 2022/2423 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akdağmadeni Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/291 E., 2022/508 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına, davacı- karşı davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminata, kadının ziynet alacağı isteminin kabulüne, karşı davanın reddine, erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, erkeğin ziynet istemi yönünden açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlenmesi, karşı davanın reddi, kadın lehine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, velâyet, reddedilen maddî-manevî tazminat, ziynet alacağı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından aynı yönlerden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

1.Davacı dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 2009 yılından itibaren gayri resmi birlikteliklerinin olduğunu, resmi nikahlarının ise 2015 yılında yapıldığını, davalının Avusturya'da yaşamakta olduğunu, ortak çocuğun 2010 yılında doğduğunu, davacının 7 yıl kadar davalının ailesi ile köyde yaşadığını, hem davalıdan hem ailesinden psikolojik ve fiziksel şiddet gördüğünü, baskıya dayanamayarak 2015 yılında ailesinin yanına döndüğünü, suç duyurusunda bulunduğunu, aile büyüklerinin araya girmesiyle resmi nikahlarının yapıldığını, nikahtan sonra oturdukları ortak konuta dönemediğini, davalının ablasına davacının mahrem fotoğraflarını göstererek tehditte bulunduğunu, nikahtan bir hafta sonra davacının boşanma davası açtığını, çocuğu için bu davadan feragat ettiğini, sonrasında çocuğu ile yurt dışında davalının yanına yerleştiğini, fiziksel şiddet maruz kaldığını, davalının sürekli davacıya hakaretlerde bulunduğunu, sinkaflı küfürler ettiğini, davalının yurt dışında yabancı dili öğrenmesini engellediğini, dışarıda davacıyı takip edip daima gözetlemekte olduğunu, kimse ile görüşmesini istemediğini, çocuğunun gözleri önünde bir kaç kez de bıçak ile saldırdığını, oklava ve kemerle vücudunda morluklar oluşana kadar dövdüğünü, çoğu kez kendisini evden dışarı attığını, kendisine ihtiyaçlar için para vermediğini, çocuğun ödevlerine yardımcı olmadığını ve harçlık vermediğini, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığını, barışmış gibi davranarak çocuğunu da yanına alarak Türkiye'ye kaçarak ailesinin yanına sığındığını, doktor raporu aldığını, ziynet eşyalarının düğünün akabinde davalının babası tarafından davacının elinden alınmış olduğunu, 2015 yılında davalıdan ziynet eşyalarını istediğinde davalının babasında ve güvende olduğunu söylediğini, ziynetlerin kendisine verilmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin tarafına verilmesine, çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı ıslah dilekçesinde; ziynet eşyalarının öncelikle aynen iadesine aksi durumda ise dava tarihi itibariyle talep etmiş oldukları 5.000,00 TL alacağın bilirkişi raporu sonrasında 178.691,00 TL artırmak süreliyle 25.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 183.691.00 TL miktarın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı tarafın resmi nikahtan bir hafta sonra boşanma davası açtığını, davacının nikahtan sonra "ben senin tapunu aldım artık, ne istersem onu yaparım, sende bana bir şey yapamazsın, seni şuan boşasam dünya kadar hakkım var benim" sözlerini söylediğini, davadan feragat ettiğini, davacının isnat etmiş olduğu iddiaları kabul etmemekle birlikte dava dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi müvekkiline isnat etmiş olduğu kusurları davacının affetmiş sayılmakta olduğunu, davacının beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğunu, iddialarını kabul etmediklerini, davacının iddia etmiş olduğu şiddeti çok kolaylıkla yetkili birimlere ihbar etme imkanına sahip olduğunu, davacı tarafın düğünde takılan bütün ziynet eşyalarını kendisine aldığını, davacının altınları kendi babasında bıraktığını, davacının boşanmak amacı ile Türkiye'ye dönmüş olduğunu, ziynetlerin davacıda olduğunu, dosyaya sunulan çeyiz senedinin sağ üst köşesinde yazılı altınların sonradan çeyiz senedine davacı tarafından eklendiğini, bu altınların davalının sonradan yatırım amacıyla almış olduğu altınlar olduğunu, davacının, eşinin ortak çocuk ile görüşmesini engellediğini, evlenmeden önce davacının yaşı konusunda yalan söylediğini, davacının davalıya sürekli olarak psikolojik şiddet uygulamakta olduğunu, eşini yanına yakıştırmadığını, küçük düşürdüğünü ve hakaret içerikli ve rencide sözler sarf ettiğini, sinkaflı sözler söylediğini, davacının ev içerisinde ilgisiz ve sürekli telefonla uğraşan biri haline dönüştüğünü, yemek yapmadığını, çamaşırlarını eşinin çamaşırlarından ayrı yıkadığını, yükümlülükleri hiç bir zaman yerine getirmediğini, en son tatile gitmek istediğini söyleyerek Türkiye'ye gittiğini, darbın söz konusu olmadığını,davacının beddua içerikli söylemlerde bulunmakta olduğunu, davalıya "seni sevmiyorum" dediğini, davacının evi terk ettiğini, çocuğunu göstermemekle tehdit ettiğini iddia ederek, davacı tarafın davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin davalı babaya verilmesine, davalıya ait olan ziynetlerin aynen iadesine mümkün olmadığı taktirde bedelinin tahsiline, davalı lehine 20.000,00 TL maddî tazminata ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, eline bıçak almak suretiyle tehdit ettiğinin, eşine ve çocuğuna yönelik "sen manyaksın ve delisin" şeklinde konuştuğunun, sinkaflı hakaretler ettiğinin, yaşanan bir tartışma esnasında çocuğu ile birlikte eşini evden kovduğunun ve 8-9 saat eve almadığının, eşini ve çocuğunu istemediğini söylediğinin, eşine ve ailesine yönelik "seni sinkaf ederim, seni ailenin yanına gidersen öldürürüm, çocuğunu yetiştirme kurumuna veririm, senin cenazeni de Türkiye'ye gönderirim", "seni ben aileme hizmet için aldım, sen burada otururken benim annem babam evde perişan oluyor", "bu resmi nikaha güvenme seni boşarım, seni istemiyorum" dediğinin ispatlandığı, düğün sırasında ziynet eşyalarının davacı karşı davalının babası tarafından davalı karşı davacının babasına teslim edildiği, dosyaya ibraz edilen çeyiz senedinden de bu durumun doğrulandığı, kadının Türkiye'ye geldiğinde kolunda morlukların olduğunun ve yanında ziynet eşyalarını getiremediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı- karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı- karşı davalı kadına atfı kabil kusurun tespit edilemediği gerekçesi ile açılan asıl davanın kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı- karşı davalı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 800,00 TL tedbir ve aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî tazminat ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı talebinin kabulü ile; 22 ayar 23 adet yarımlık altın (toplam tutarları 75.440,00 TL), 1 adet 14 ayar 4 gr. Altın yüzük (toplam tutarı 1.532,00 TL), 1 adet saat (=400,00 TL), 10 adet 22 ayar her biri ayrı ayrı 15 gr. Bilezik (toplam tutarları 72.750,00 TL), 1 adet 22 ayar 50 gr. set takımı (toplam tutarı 26.675,00 TL), 1 adet 14 ayar 10 gr. altın bileklik (toplam tutarı 3.830,00 TL), 2 çift 14 ayar her birisi 4 gr. Altın küpe (toplam tutarları 3.064,00 TL) ziynet eşyalarının davacı karşı davalıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda ziynet eşyalarının toplam bedeli olan 183.691,00 TL alacağın davalı-karşı davacıdan tahsiline, karşı davanın reddine, davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, davalı- karşı davacı tarafın ziynet alacağı yönünden davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı- karşı davalı tarafın evlilik birliği içerisinde davacı müvekkiline karşı sürekli olarak psikolojik şiddet uygulamakta olduğunu, tartışmada hakaret ettiğini, davalı tanığının beyanında, davacıyı hava alanına bıraktığını ve davacı dönerken herhangi bir darp izinin bulunmadığını, taraflar arasında da herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığını görgüye dayalı olarak beyan ettiğini, davalı tarafça sunulan deliller ve dinlenen tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davada kusurlu olan tarafın davacı karşı davalı kadın olduğunu, kadının kusuru dikkate alınmadan kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, karşı dava dilekçelerinde belirtmiş oldukları maddî tazminatın davacı karşı davalından alınarak müvekkile verilmesini talep ettiklerini, davacının iddia ettiği şekilde sürekli olarak davacıya şiddet uygulaması ve bağırıp çağırması halinde ilgili birimlerin komşular tarafından dahi hemen haberdar edildiği ve eş için katı yaptırımların düzenlendiğini, müvekkili hakkında hiçbir zaman böyle bir şikayet olmadığı gibi hakkında uygulanmış herhangi bir yaptırımın bulunmadığını, iddiaları kabul etmemekle birlikte şiddet görmüş olması halinde de bu durumun davacı-karşı davalı tarafın Türkiye'ye dönmesinden sonra başka birisi tarafından veyahut da delil oluşturma amacıyla yapılmış olabileceğinin ihtimal dahilinde olduğunu, ziynet alacağına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, yöresel adet gereği düğün işlemleri yapıldığında çeyiz senedinin düzenlenip, orada bulunanlarca imza altına alınmakta olduğunu, yoksa altınların gelinden alınıp elden teslim edilmesi gibi bir durum olmadığını, davacı tarafın düğünde takılan bütün ziynet eşyalarını kendisine aldığını, davalının hiçbir şekilde ziynet eşyalarını davacıdan almadığını, davacının "altınları babama verdim, babamda altınların hepsi daha güvende onda kalacak" dediğini, davacının boşanmak amacı ile Türkiye'ye planlı döndüğünü, davacı tarafından dosyaya sunulan çeyiz senedinin sağ üst köşesinde yazılı altınların sonradan çeyiz senedine davacı tarafından eklendiğini, bunların davalının sonradan yatırım amacıyla almış olduğu altınlar olduğunu, davacının bu altınları da Türkiye'ye dönerken yanında getirdiğini, kadının ortak çocuğu da yanına alarak evi terk ettiğini ve Türkiye'ye döndüğünü, davacının ortak çocuğun baba ile telefonda dahi görüşmesini engellemekte olduğunu beyan ederek kusur belirlenmesi, reddedilen karşı dava, kadın lehine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, velâyet, reddedilen maddî- manevî tazminat, ziynet alacağı ile vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı -karşı davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, kusur belirlenmesi, reddedilen karşı dava, kadın lehine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, velâyet, reddedilen maddî- manevî tazminat, ziynet alacağı ile vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin karşı davasının reddi kararının ve davacı- karşı davalı lehine kabul edilen maddî- manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuğun velâyetinin hangi tarafa verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı, davalı- karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, düğünde takılan ziynetlerin hangi taraf uhdesinde kaldığı, kadının ziynetleri evden ayrılırken beraberinde götürüp götürmediği, kadının ziynet alacağı davasının kabulü yönünden yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.