Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2567 E. 2023/5300 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece davalı erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, toplanan delillerden davacı kadının da boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı erkeğin ağır, davacı kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/14 E., 2023/71 K.

DAVA TARİHİ: 05.07.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Yahyalı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/217 E., 2022/282 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, ara karar ile ziynet iadesi talebi bakımından tefrikine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA

Davacı dava ve cevap dilekçesinde; davalının evlilikleri boyunca kendisine kötü davrandığını, şiddet uyguladığını, eşi ile evlendikten sonra, davalının anne ve babası ile aynı ortamda bunca sene ikamet ettiğini, yatmadan yatmaya davalının anne ve babasından ayrı kalmakta olduklarını, akşama kadar birlikte oturduklarını, evlilikleri boyunca davalı eşinin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını, kendisini her defasında aşağıladığını, hor gördüğünü, küçümsediğini, dövüp, ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, kazanmış olduğu parayı pavyonlarda ve gazinolarda harcadığını, durmadan alkol kullandığını, hemen hemen her gün eve sarhoş vaziyette geldiğini, kendisini evden dışarı attığını, bu halde iken kendisine ve çocuğuna ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, bir gün yine eve sarhoş vaziyette gelerek davacı ve çocuğunu odaya kilitleyerek, çenesine av tüfeğini dayayarak korkuttuğunu, evi, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediğini, evin temel ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının gece geç saatlerine kadar eve gelmediğini, dışarı çıkmasına izin vermediğini, günlerce eve hapsettiğini, gazinoda ve pavyonda yaşadıklarını eşine anlattığını, alkollü geldiği zamanlarda gazinoda tanıştığı bir kadının varlığından bahsettiğini, her fırsatta bu kadının yanına gittiğini, kendisini başka kadınlarla aldattığını, düğünde tarafına takılan takıların evde çeyiz sandığında kilitli olarak bulunmakta olduğunu, kilidin kırılmış olduğunu, içerisindeki ziynet eşyalarımın hepsinin alınmış olduğunu, eşinin altınları kendisinin aldığını söylediğini, ortak çocuğa da sürekli bağırdığını ve küfür ettiğini , en son davalının yine eve sarhoş olarak geldiğini, bağırıp küfür ettiğini, şiddet uyguladığını, çocuğunu alarak baba evine gittiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin tarafına verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının beyan ve iddialarının gerçek dışı soyut beyan ve iddialar olduğunu, davacının haksız ve yersiz evi terk ettiğini, davacıdan boşanmak istediğini, ancak kusurun davacıda olması sebebiyle davacının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, tarafların evlendikten sonra davalının babasına ait evin üst katında oturduklarını, evlerin ayrı olduğunu, keyfi olarak bazen aile içinde çay, yemek gibi zamanlarda bir araya geldiklerini, davacının devamlı olarak davalıyı beğenmediğini, kendisine yakışmadığını, davalının çirkin olduğunu söylediğini, alay edip küçümseyici sözler söylediğini, davalının saçının az olması ile alay ettiğini, davacının davalıya çoğu zaman hakaretler ettiğini, davacının aşırı telefon düşkünlüğü bulunduğunu, taraflar ayrılmadan son 2-3 ay öncesinde geceden sabaha kadar telefonla uğraşıp, konuştuğunu, davacının annesinin evliliğe aşırı müdahalesi olduğunu, annesinin sözleri etkisinde kalıp sürekli ortak konutu terk ederek uzun süreler gelmediğini, davacının eşini beğenmediği için çoğu kaz davalıdan ayrı yattığını, davalının kardeşleri ortak konuta geldiğinde suratını astığını, eşinin ailesinin yanına gitmesini istemediğini ve engellediğini, davacının eşinden habersiz doğum kontrol hapı içerek ikinci çocuğun olmasını engellediğini, davacının eşiyle hasta olduğunda ilgilenmediğini, davalı işe giderken kahvaltı hazırlamadığını, en son olayda kapıyı kilitleyerek davalının eve girmesini engellediğini, hakaretler ettiğini, evden ayrılarak ''bitti artık arama beni'' şeklinde mesaj attığını, davacının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemek için ortak konutu haksız yere terk ettiğini, davacının kusurlu olduğunu, davacının giderken ziynetlerini götürdüğünü beyan ederek, tarafların boşanmalarına, davacının nafaka, tazminat ve ziynet alacağı isteminin reddine, lehine yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî tazminata, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davalı tanıkları davacının davalı ...'ı kendine yakıştırmadığı, orospu çocuğu, kel diye hitap ettiği, davacının 10 günde bir davalının anne babasının yanına çıktığı, davalının herhangi bir kötü alışkanlığının olmadığı şeklinde beyanda bulunmuş iseler de; tarafların yaşadıkları coğrafi kültür ve sosyal çevre dikkat alındığında davacının kayınpederi ile kayınvalidesinin evine on günde bir çıktığı beyanına itibar edilmediği, tarafların müşterek konutunun manevî bağımsızlıklarının bulunmadığının değerlendirildiği, davalının başka bir bayan için bir takım araştırmalar yaptığının yazışma içeriği ile sabit olup davalının alkol kullandığının yine bu yazışmadan alkol ikramını mutat bir ikram gibi söylemesi ile sabit görüldüğü, davacı tanıklarının da davacının herkesin görebileceği vücut organlarında darp izi gördükleri, davalının davacıyı kendi yanlarında darp ettiğini beyan ettikleri dikkate alınarak ve davacıyı alkollü olarak olarak defalarca gördüklerine dair beyanları da gözetilerek davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmediği, davacının davalıdan sık sık şiddet gördüğünün tanık anlatımları ile sabit olması, davalının başka hanım hakkında araştırma yaptığı hususunun davacı tanıklarının davalının gece hayatının olduğuna, gazinoya düşkün olduğuna dair beyanları ile birlikte değerlenildiğinde davalının davacıyı aldattığının sabit olduğu kanaatine varıldığı, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine aylık 600,00 TL tedbir nafakası, aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun velâyetin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 600,00 TL tedbir ve aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî tazminat ve 25.000,00 TL manevî tazminata, davalının maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tanıklarının soyut beyanları gerekçe gösterilerek tanıklarının beyanlarına itibar edilmemiş olmasının, tarafların bağımsız ortak konutunun bulunduğu sabit olmasına rağmen konutun manevî bağımsızlığı olmadığı iddiasında bulunulmuş olmasının, dava tarihinden kim tarafından ve ne için gönderildiği belli olmayan bir mesaj içeriği yorumlanarak müvekkiline alkolik muamelesi yapılmış olmasının, sadece davacı tanıklarının beyanları gerekçe gösterilerek müvekkilinin davacıyı aldattığının kabul edilmiş olmasının, müvekkilinin telefon kayıtlarına göre çok fazla görüştüğü gibi kabul edilemez bir gerekçe ile davanın ve taleplerinin kabul edilmiş olmasının dosya kapsamına, tanık anlatımlarına, celp edilen belgelere aykırı olduğunu, kaldırılmasının gerektiğini, bütün kusurun davacıda olduğunu, Yerel mahkeme kararının gerekçesinde tanık anlatımları ile ve diğer her türlü delille ispatladıkları iddiaların hiçbirine yer vermediğini ve bu sebeple de müvekkilini tam kusurlu gördüğünü, tanık beyanları ile cevap ve ikinci cevap dilekçelerindeki iddialarının açıkça ispatlanmış olduğunu, çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç çağda olmadığını, velâyetin babaya verilmesinin çocuğun yüksek yararına olacağını, davacı tam kusurlu olduğundan davacı lehine yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel Mahkemenin hükmettiği tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğunu beyan ederek kusur belirlenmesi, kadın lehine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası takdiri ile miktarları, reddedilen maddî ve manevî tazminat, velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, kusur belirlenmesi, kadın lehine kabul edilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası takdiri ile miktarları, reddedilen maddî ve manevî tazminat, velâyet yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davacının kabul edilen maddî- manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı ve ortak çocuk lehine hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin hangi tarafa verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı, davalının reddedilen maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 327 inci ve 329 uncu maddeleri, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki parağrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, Mahkemece yapılan yargılama sonucu; dinlenen tanık beyanlarından tarafların müşterek konutunun manevî bağımsızlıklarının bulunmadığı, davalının alkol kullandığının yazışma içeriği ile sabit olduğu, davacının davalıdan sık sık şiddet gördüğü, davalının başka bir kadın için bir takım araştırmalar yaptığı hususu davalının gece hayatının olduğu ve gazinoya düşkün olduğuna dair tanık beyanları birlikte değerlenildiğinde davalının davacıyı aldattığının sabit olduğu, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının tedbir, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat istemlerinin kabulüne, davalının maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı erkek vekili tarafından kararın istinafı üzerine, başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, dinlenen tanık beyanlarından davacı kadının davalı erkeğe ''çirkin, kel'' diyerek eşini fiziksel olarak beğenmediği, sürekli cep telefonu ile meşgul olduğu, eşine hakaret ettiği ve hasta iken eşi ile ilgilenmediği sabit olup, kadına bu vakıaların kusur olarak yüklenmesinin gerektiği, Mahkemece taraflara yüklenen diğer kusurların gerçekleştiği, ancak tarafların belirlenen ve gerçekleşen tüm kusurları birlikte değerlendirildiğinde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek ağır kusurlu, davacı kadın az kusurlu iken kadının kusursuz, erkeğin tam kusurlu olarak kabul edilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki, belirlenen kusura ilişkin gerekçe doğru değil ise de, hüküm sonucu itibariyle doğru olduğundan ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.