Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2591 E. 2023/5804 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında velayet, nafaka ve tazminat hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Annenin yaşam tarzının çocukların üstün yararına aykırı olduğunun anlaşılması gözetilerek, velayet düzenlemesi yönünden yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/153 E., 2023/107 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/482 E., 2022/547 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, ortak çocuklar ile ilgilenmediğini, ortak hanenin temizliğini yapmadığını, yemek yapmadığını, evde tüm işlerini ortak çocuk Diyar'a yaptırdığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, ahlak dışı yaşantısı bulunduğunu, müvekkili ile cinsel birliktelikten kaçındığını, 10 yıldır cinsel birlikteliklerinin olmadığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine ve erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, tamamen hayal ürünü olduğunu, adı geçenlerle müvekkilinin modellife uygulaması üzerinden ürün-kıyafet göndermiş olabileceğini, söz konusu şahısları kesinlikle tanımadığını, iddia edildiği gibi ilişkisinin de olmadığını, davacı-karşı davalının düzenli bir işinin olmaması nedeniyle müvekkilinin temizliğe giderek evin geçimini sağlamak zorunda kaldığını, erkek eşin, müvekkilinin ailesi ile görüşmek istemediğini, ailesine gitmek istediğinde izin vermediğini, müvekkiline ve ailesine hakaret ve küfürler ettiğini, cinsel şiddete zorla maruz kaldığını, müvekkilinin evlere temizliğe gidip geldiğinde, davacının "fuhuştan mı? geliyorsun" tarzında iftiralarına maruz kaldığını, müvekkilinin kişisel ihtiyaçlarını karşılamadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, üzerine kapıyı kilitleyerek, evden dışarı çıkmasına izin vermediğini, eve geç geldiğini, geldiğinde, sürekli telefonla vakit geçirdiğini, telefonuna dokunulmasına izin vermediğini, ortak çocuklarla ilgilenmediğini beyan ederek asıl davanın reddini, karşı davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine ve çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, evin temizliği ve düzeni ile ilgilenmediği, sürekli telefonda vakit geçirdiği, telefonunu gizlediği, başka erkeklerle hem telefon üzerinden hem de yüz yüze görüştüğü, ev ortamında başka erkeklerle samimi fotoğraflarının olduğu, sadakatsiz davrandığı ve zina yaptığının sabit olduğu, erkek eşin ise, kadın eşi, "sen bilmezsin, sen anlamazsın" diyerek aşağıladığı, annesinin " Ağcalının çobanı, o bi şey bilmez, saf cahil" diyerek aşağıladığı, kız kardeşinin davalı-karşı davacının yaptığı yemekleri beğenmeyip küçümsediği, "seni ağabeyime eş yaptırmayacağım, benden çekeceğin var" dediği, erkek eşin müdahale etmeyip sessiz kaldığı tüm bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum yararına korunmaya değer bir menfaatin kalmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının ağır, erkek eşin ise az kusurlu olduğu; uzman raporları, ayrılık süresince ortak çocukların bir süre babalarının yanında kaldıkları, ancak babaları ile yakın bir duygusal bağlarının olmadığı, yargılama devam ederken çocukların velâyetlerinin annelerine verildiği, tedbiren velâyet verildikten sonra çocukların herhangi bir ihmal ve istismara maruz kaldığına ilişkin dosya kapsamına yansıyan bir olgunun bulunmadığı, ortak çocukların bakım, gözetim ve ihtiyaçlarının annesi tarafından karşılandığı, çocukların da annelerinin yanında kalmak istemeleri nedeniyle ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olduğu, çocuklar lehine velâyet hakkı kendisinde olmayan eşin ortak çocukların infak ve iaşesine katkıda bulunması gerektiğinden tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu bulunan kadının yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminata hak kazanamayacağı ancak erkeğin az kusurlu olması nedeniyle hakkında maddî ve manevî tazminat yasal şartlarının oluştuğu gerekçesiyle; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir nafakasının, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, erkek yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının yasal şartları oluşmayan tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin ve gelirinin olmasından dolayı tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru yapılmadığını, kadının sadakatsiz ve zina yaptığının sabit olduğunu, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının tek ve asli kusurlu olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatların miktarı, ortak çocukların velâyeti ve haklarında hükmedilen nafakalar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin asli kusurlu olduğunu, denetimden uzak bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporuna konu telefonu müvekkilinin tek başına kullanmadığını, görüntülerin müvekkiline ait olmadığını, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, telefon ve içeriğini kabul etmediklerini ancak tersi düşünülse bile telefonun hukuka aykırı olarak ele geçirildiğini belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası talepleri, aleyhine hükmedilen tazminatlar, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kadının ve erkeğin davasının kabulü ile kusur belirlemesinde hata edilmediği, kusur durumları dikkate alındığında, kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde, erkek lehine hükmedilen tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinde ve miktarında, velâyete ilişkin değerlendirmede, sosyal inceleme raporu alındığı, alınan raporda ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesinin çocukların yararına olacağının belirtildiğinden velâyet, kişisel ilişki düzenlemesinde ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla velâyet düzenlenemesi ve maddî-manevî tazminat miktarı, kadının davasının kabulü yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası talepleri, aleyhine hükmedilen tazminatlar, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki tarafın boşanma davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı ve miktarı, kadının tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocukların velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174, 175, 176, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddeleri. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Velâyet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke “çocuğun üstün yararı"dır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Anne ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin dahi gözönünde bulundurulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz.

3.Somut olayda, İlk Derece Mahkemesine ayrılık sürecinde ortak çocukların bir süre babalarının yanında kaldıkları ancak babaları ile yakın bir duygusal bağlarının olmadığı, bu sebeple yargılama devam ederken ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verildiği, tedbiren velâyet anneye verildikten sonra ortak çocukların herhangi bir ihmal ve istismara maruz kalmadığı, çocukların bakım, gözetim ve ihtiyaçlarının anneleri tarafından karşılandığı, çocukların da annelerinin yanında kalmak istemeleri ve çocukların yüksek yararı gözetildiği gerekçesi ile yargılama sonunda velâyetlerin annelerine verilmesine karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesi kararında, 28.01.2021 tarihli Kayseri Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü bünyesindeki uzmanca hazırlanan uzman raporunda Diyar ve Aysima’nın velâyet konusunda tercihleri her ne kadar anneleri ile aralarındaki duygusal bağdan dolayı anne yönünde şekillense de çocukların gelecekleri ile ilgili menfaatlerini değerlendiremedikleri ve duygusal davrandıkları ayrıca, annenin çocukların her istediğini yapma durumu da her ne kadar çocukları şu anda mutlu etse de çocukların her istediğinin yapılması durumunun çocuk yetiştirme açısından işlevsel olmadığı ve yanlış bir ebeveyn tutumu olduğundan, çocuklara gerektiğinde ‘hayır’ kelimesinin kullanılmasının gelişimleri açısından daha değerli olduğu, çocukların anne yanında kalmalarının annenin yaşantısı nedeniyle uygun olmadığı ve çocukların anne yanında yaşamaları halinde hem fiziksel hem de psikolojik açıdan risk altında olacaklarından velâyetlerinin babaya verilmesi anne ve çocuklar arasından yatısız kişisel ilişki tesisi yönünde görüş bildirilmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 nci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Ancak, çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Mahkemece ortak çocukların görüşleri doğrultusunda ortak çocukların velâyetleri anneye verilmiş ise de; annenin dosyaya yansıyan fotoğraflardan da açıkça görüldüğü üzere haysiyetsiz hayat sürmesi, yaşam biçimi dikkate alındığında çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesi çocukların üstün yararına aykırıdır. Tarafların ortak çocuklarının velâyetinin ebeveyn sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeyen, haysiyetsiz hayat süren ve çocuklar için iyi bir rol model olamayacağı anlaşılan anneye verilmesinin çocukların huzur ve gelişimini tehlikeye sokacağı ve üstün yararına aykırı olacağı anlaşılmış olup çocukların velâyetinin babaya verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesine karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesinin ortak çocukların velâyet düzenlemesi yönünden davacı-karşı davalı erkek yararına BOZULMASINA,

2.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Keziban'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Ahmet'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.