"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/174 E., 2023/167 K.
DAVACI- DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVALI- DAVACI : ...vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/426 E., 2022/859 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının davasının ise reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evlilik birliğinin ilk zamanlarından itibaren sağlıksal problemleri olduğunu iddia ederek evlilik birliğine maddî ve manevî hiç bir katkıda bulunmadığını, müvekkili ve ortak çocuklara sürekli baskı yaptığını, evlilik birliğinin başlamasından itibaren kendisinin rahatsızlığının bulunduğunu belirttiğini, “beni sen hasta ettin, seni öldüreceğim, bir yazı yazıp intihar edip senin üstüne bırakacağım, seni perişan edeceğim” şeklinde sözlü tehditlerde bulunduğu gibi evdeki bıçak, hap gibi araçlarla fiilen de bu tehditlerine devam ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkili gerçekleşmiş cinsel birliktelikleri konusunda sürekli olarak aşağılamaya çalıştığını, “seninle birlikte olmak istemiyorum, bana tecavüz ediyormuşsun gibi hissediyorum” şeklinde aşağılayıcı ve hakaret içeren cümleler kullandığını, kişisel temizliğine dikkat etmediğini, bu konuda aile bireylerinin uyarılarına rağmen bu durumuna devam etiğini, kadının tam ve ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'un velâyetinin müvekkile verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin sürekli baskı uyguladığını, müvekkiline sürekli “sen hastasın, rahatsızsın, tedavi görmen lazım" şeklinde sözler ile psikolojik şiddette bulunduğunu, iki evlat yetiştirip bugünlere getirirken müşterek hanenin çamaşırdan bulaşığına, yemeğinden temizlik işlerine değin ev hanımına düşen işlerine hep koşturan taraf olduğunu, yorulduğu zamanlar doğal olarak olduğunu, eşine ve çocuklarına sevgisini hiçbir zaman eksiltmeden tebessümünü de esirgemeden hizmet ettiğini, erkeğin asli ve ağır kusurlu bulunduğu hiçbir geçerli sebebe dayanmayan haksız ve yersiz davasının reddi, müvekkili karşı davasının ise kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL'de manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2022 tarih ve 2020/753 Esas, 2022/157 Karar sayılı kararı ile; kadının akli melikelerinin yerinde olduğu, vasiye gerek olmadığına ilişkin rapor geldiği, SİR'de çocuğun babaya verilmesini, anne ile kişisel ilişki kurulması yönünde rapor tanzim edildiği, gelen sağlık raporunda kadının ansiyite bozukluğu olduğu, tedavi gördüğünün de belirtildiği, dinlenen tanıklar taraflar arasında evlilik birliğini sarsacak şekilde geçimsizliğin varlığını içeren vakalara tanıklık yaptıkları, kadının evlilik birliğinin bozulmasında kusurlu olduğu, yargılama neticesinde açığa çıktığı, evlilik birliğinden beklenen menfaatin zarara uğraması yönünde erkeğin bir zararı olmadığı, manevî zarar hususunda erkeğin zararının Mahkemeye yansıtılamadığı gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, annenin ekonomik durumu dikkate alınarak erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, kadın için hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen davası ile talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin16.05.2022 tarih ve 2022/974 Esas, 2022/942 Karar sayılı kararı ile; boşanma davalarında Mahkemece taraflara yüklenen kusurlu vakıalar ve kusur dereceleri, boşanma talebi ve fer'î talepler yönünden tek olarak belirlenmek zorunda olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde verilen gerekçeli kararda boşanma yönünden kadına ve erkeğe yüklenen kusurlu vakıların neler olduğu ve kusur dereceleri belirtilmediği, hüküm bu haliyle denetime ve infaza elverişli bulunmadığı gerekçesiyle davalı- karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı karşı davacının sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının birlik görevini yerine getirmediği, evi terk ettiği ve eşiyle, çocuklarıyla ilgilenmediği, evde temizlik yapmadığı, hasta olan çocuğuyla ilgilenmediği, erkeğin ise evin göbek anahtarını değiştirdiği ve kadının akrabalarına kadını kast ederek alın bacınızı götürün şeklinde konuştuğu, kadının evi terk etmesiyle erkeğin anahtar göbeğini değiştirmesi arasında illiyet bağı olmadığı, her ne kadar üç sene önce erkek kadına geri zekalı lafını kullanmış ise de bu arada geçen süre ve birlikteliğin devam etmesi erkeğe kusur olarak yüklenmediği, kadının doktor tarafından yazılan ilaçları kullanması gerektiği, doktorun yazdığı ilaçları kullanmasına zorlandığı şeklindeki iddia hayatın olağan akışına aykırı olduğu doktorun yazdığı ilaçların kullanılması gerektiği şeklinde yorumlandığı, burada erkeğe kusur yüklenmediği, gerek karşı dava gerekse asıl davadaki kusurlar karşılıklı olarak değerlendirildiğinde erkeğin az kadının ise ağır kusurlu olduğu, her iki tarafın sosyal ve ekonomik durumlarının araştırıldığı, kadının kusuru erkekten daha ağır kabul edildiği ancak kadının boşanma ile yoksuluğa düşeceği, kadının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi eşi ve çocuklarıyla ilgilenmemesi, evi terk etmesi nedenleriyle erkeğin kişilik haklarını zedeler mahiyette olduğu gerekçesiyle taraflarca açılan her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'in ergin olması sebebiyle velâyeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkek lehine 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük oluşu, kabul edilen karşı boşanma davası, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kabul edilen asıl boşanma davası, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını "psikolojin bozuk eve bakmıyorsun" diyerek aşağıladığı, kadının kardeşini arayıp "al bacını git, istemiyorum" diyerek kadını evden kovduğu, buna karşılık kadının ise "temizlik, yemek yapmadığı, bulaşık ve çamaşır yıkamadığı, sürekli telefonda vakit geçirdiği, ortak çocuğu evden kovduğu, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, ilaçlarını kullanmayarak tedaviden kaçındığı, belirlenen kusurlara göre olayların akışı ve sebebiyet verme şekilleri de gözetilerek tarafların eşit kusurlu olduğu, kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğu, değişen kusur durumuna göre erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, kadının eşit kusurlu bulunması sebebiyle netice itibarıyla İlk Derece Mahkemesince maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarına yönelik istinaf başvurusu ile erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kadın lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiş,
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın tarafından ileri sürülmeyen iddialara ilişkin yalnızca tanık beyanlarına dayanarak müvekkile kusur atfedilmesinin usul ve kanuna açıkça aykırı olduğunu, ayrıca ispatlanamayan karşı davanın reddi gerektiği, tam ve ağır kusuru kadın lehine nafakaya hükmedilemeyeceğini ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatların reddi, kabul edilen karşı boşanma davası, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusuru olmadığını, erkeğin ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kabul edilen asıl boşanma davası, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olark tarafların davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen nafakaların şartları oluşup oluşmadığı ve miktarları ile tarafların tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...