"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kelkit Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma ve davalı-davacı erkek tarafından karşı dava olarak açılan tazminat ve tedbir ve yoksulluk nafakası davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak kararda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının açılmamış sayılmasına ve kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun esastan reddine ve erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; eşinin hakaret edip fiziksel şiddet uyguladığını, kendisinin daha önceden açtığı boşanma davasından feragat ettiğini, tarafların feragat sonrası biraraya gelmediklerini, erkeğin hakaret, tehdit ve fiziksel şiddetinin feragat sonrası dönemde de sürdüğünü ve birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine ve çocukların her biri yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını ileri sürerek tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının çalıştığı halde eve maddî katkı sunmadığını, erkeği sürekli boşanmakla tehdit ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, erkeğin eve dönmemesi için 9 ay önce ortak konutun kilidini değiştirdiğini ve erkeğin kişisel eşyalarını almasına izin vermediğini, çocuklarla görüşürse adli makamlara şikayetçi olmakla tehdit ettiği ve çocuklarla ilgilenmediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2017 tarih ve sayılı 2017/12 Esas, 2017/343 Karar sayılı kararı ile, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her iki eşin de eşit derecede kusurlu oldukları gerekçesiyle, erkeğin davasının reddine ve kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocukların her biri yararına dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınıp kadına verilmesine, erkeğin nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, 1.980,00 TL vekâlet ücretinin erkekten alınıp kadına ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakaları ve yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuş, boşanma yönünden istinaf başvurusunun olmadığı beyan edilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2019 tarih ve 2018/308 Esas, 2019/169 Karar sayılı kararı ile; erkeğin karşı davasında sadece tazminat ve nafaka talebinde bulunulduğu, boşanma talebinin olmadığı ancak karşı dava için nispi harcın yatırılmadığı, erkeğe nispi harcı yatırması için süre verilmesi gerektiği, kadının davası fiili ayrılık sebebine dayandığı halde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma hükmü kurulmasının doğru olmadığı, erkeğin cevap ve karşı dava dilekçesinin kadına tebliğinin usulsüz olduğu, kadının savunma hakkının kısıtlandığı, böylelikle dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının usulüne uygun olarak tamamlanmadığı ve tarafların kusur durumuna dair vakıaların gerekçede gösterilmediği gerekçesiyle; erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ilk boşanma davasının reddedilmesinden ve kararın kesinleşmesinden sonra 3 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen biraraya gelmediği, kısa kararda sehven 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası sebebiyle boşanmaya hükmedildiği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olamayacağından hüküm sonucunda bu konuda değişiklik yapılamadığı, çocukların anne ile yaşamak istedikleri, kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu ve erkeğin kendisine verilen sürede eksik nispi harcı yatırmadığı gerekçesi ile; erkeğin davasının açılmamış sayılmasına, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında aynı şehirde kalmaları halinde her ayın üçüncü haftasonu cumartesi günü 10.00'dan pazar günü 17.00'a kadar, temmuz ayının birinci ve onuncu günleri arasında, şubat tatilinin ilk haftası pazartesi gününden çarşamba gününe kadar ve dini ve milli bayramların ikinci günü saat 10.00'dan akşam 17.00'a kadar kişisel ilişki tesisine, çocukların her biri yararına dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının, 10.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınıp kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, çocukların baba yanında yatılı kalmalarının doğru olmadığını ve çocukların duruşmada babayla kalmak istemediklerini beyan ettiklerini belirterek tazminatlar ile nafakaların miktarı ve kişisel ilişki yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kendilerine harç eksikliğinin tamamlanması için kesin süre verilmeden davaları hakkında yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, erkeğin kusuru varsa da kadının affetmiş olduğunu ve kadının tazminatlara hak kazanamayacağını belirterek her iki dava yönünden istinafa başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğu, kısa karar ve hüküm sonucunda 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilmesinin mahallinde düzeltilebilir maddî hata niteliğinde olduğu, kadının önceden açmış olduğu boşanma davasından feragat ederek varsa da erkeğin kusurlarını affetmiş olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda reddedilen ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan kadının tam kusurlu olduğu ve kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı gerekçesi ile; erkeğin kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kadının tam kusurlu olduğunun tespitine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine; erkeğin sair, kadının ise tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını, tanık beyanlarının kadının erkeği affettikten sonraki dönemde olan vakıalara ilişkin olduğunu, erkeğin kusurlarının ispatlandığını, kusur belirlemesinin doğru olmadığını, çocuklar için hükmedilen nafaka miktarının az olduğunu ve çocukların beyanlarının dikkate alınmayarak yatılı kişisel ilişki tesis edilmesinin doğru olmadığını belirterek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, reddedilen tazminatlar, iştirak nafakasının miktarı ve kişisel ilişki yönlerinden temyize başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı konusunda erkek lehine usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı ve kişisel ilişki hükmünün çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kadın tarafından İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinafa başvurulmaması nedeniyle ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarının erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğunun ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Velâyeti anneye verilen çocuklar ile baba arasında tarafların sadece aynı şehirde olmaları hali için kişisel ilişki tesis edilmiş, kararda yazın ve yarıyıl tatilinde kurulacak kişisel ilişkinin saatleri belirtilmemiş ve ikinci günü bulunmayan milli bayramların ikinci günü için de kişisel ilişki hükmü kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların aynı şehir veya farklı şehirde yaşamaları hali konusunda bir ayrıma gidilmeksizin, süreleri ve saatleri belirli ve infazı kabil kişisel ilişki hükmü kurulmamış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Bölge Adliye Mahkemesi kararında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar arasındaki ilk davayı açarak fiili ayrılığa neden olan davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş ise de dosyanın tetkikinden, taraflar arasında görülen ve reddedilen ilk boşanma davasından sonra ortak yaşamın kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı-davalı kadın tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerekirdi. Ne var ki, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararı ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiş ve bu karara karşı erkek tarafından kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakaları ve yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuş, istinaf dilekçesinde boşanma yönünden başvurunun olmadığı açık olarak belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2019 tarih ve 2018/309 Esas, 2019/169 Karar sayılı gönderme kararında da davalı-davacı erkeğin boşanma yönünden istinafının bulunmadığı belirtilerek talebe uygun istinaf sınırlaması yapılmıştır. Hüküm, boşanma yönünden İlk Derece Mahkemesinin birinci kararına karşı istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiştir. Hüküm davalı-davacı erkek tarafından boşanma yönünden istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi bozma nedeni yapılmamış ve yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. İlk boşanma davasının reddedilmesinden sonra taraflar arasında ortak hayat yeniden kurulmuş olduğuna göre, davacı-davalı kadına "ilk davayı açarak fiili ayrılığa neden olma" kusurunun yüklenmiş olması doğru değildir. Ortak yaşamın kurulmasından sonra her iki tarafın da boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışı ispat edilememiştir. Bu itibarla, davacı-davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş olması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yukarıda açıklandığı üzere, her iki taraf da kusursuz olup kadın yararına yoksulluk nafakasının koşulları oluşmuştur. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2. Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.