"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2091 E., 2022/2192 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince her iki tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından tazminatların miktarı, ortak çocuklar lehine nafakaya hükmedilmemesi ve vekâlet ücreti; davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakası ve velâyet yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı-davalı erkek vekili tarafından vekâlet ücreti yönünden ve davalı-davacı kadın vekili tarafından ise erkeğin davasının kabulü ve reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince de tarafların istinafa başvurmadığı bu yönlerden yeni bir hüküm tesis edilmemiştir. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmayan erkek ile erkeğin davasının kabulü ve reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmayan kadının Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu yönlerden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, erkeğin vekâlet ücretine, kadının erkeğin davasının kabulü ve reddedilen maddî ve manevî tazminat talebine yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekir.
Taraf vekillerinin reddedilen yönler dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının erkeğin ailesini istemediğini, annesine kötü davrandığını, geç geldiğini, telefonunu yanından ayırmadığını ve sürekli sessize aldığını, başka erkeklerle cinsel içerikli mesajlaşmaları olduğunu, kadının evden ayrılırken telefonunu evde bıraktığını ve erkeğin kadının sildiğini düşündüğü mesajların yedeklenmiş olduğunu gördüğünü ve kadının kardeşinin erkeğe hakaret ve tehditleri olduğunu ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine ve erkek yararına 50.000,00 maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin düzenli işi olmadığını, borçlandığını, baskıcı ve kıskanç davrandığını, fiziksel şiddet uyguladığını, kadının telefonundan elde ettiği çıplak fotoğraflarını kadının kardeşine gönderdiğini, küfür ettiğini, annesinin hakaret ve müdahalelerine sessiz kaldığını, ters ilişkiye zorladığını ve evden kovduğunu ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, kadına yüklenen güven sarsıcı davranış kusurunun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı ve ayrıca kadının Onur isimli kişi ile görüştüğü yönünde ikrarının bulunduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının güven sarsıcı davranışlarına tepki olarak eşine fiziksel şiddet uygulayan, küfür eden ve eşinin telefonunda bulduğu çıplak fotoğrafları kadının kardeşine gönderen erkek ile başka erkeklerle mesajlaşarak güven sarsıcı davranan ve erkeğin annesine "bizim çocuğumuza bakmaya gelme" diyen kadının eşit kusurlu olduğu, taraflar yararına tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düştüğü ve uzman raporları dikkate alındığında ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararlarına olduğu gerekçesiyle; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar Eyüp Can ve Yusuf'un velâyetinin babaya verilerek anne ile çocuklar arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki kurulmasına, aylık 200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ve her iki taraf yararına maktu vekâlet ücreti takdirine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, erkek hakkındaki iddiaların ispatlanamadığını ve kadının çalışması nedeniyle yoksulluğa düşmediğini belirterek kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve kadın lehine hükmedilen nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadın hakkındaki iddiaların ispatlanamadığını, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerle ve HTS kayıtları ile kadına kusur yüklenemeyeceğini, kadının telefonunda "...Abi" olarak kayıtlı bulunan erkek ile erkeğin kadına karşı olan kusurlu davranışları nedeniyle boşluğa düşüp mesajlaştığını, çocukların yaşı gereği anne sevgisine muhtaç olmaları nedeniyle velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi ve velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğini ispatlayamadığı, kadına yüklenen kusurlu davranışların tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, erkeğin annesine ne zaman söylendiği belli olmayan "bizim çocuğumuza bakmaya gelme" sözü nedeniyle kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen diğer kusurlu davranışlara göre erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğu, az kusurlu erkek eş lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunduğu ve ağır kusurlu kadın eşin yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle; tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılarak kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu, velâyeti babaya verilen çocuklar yararına nafakaya hükmedilmemesinin doğru olmadığını ve erkek yararına her iki dava için de vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek tazminatların miktarı, çocuklar yararına nafakaya hükmedilmemesi ve vekâlet ücreti yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadın hakkındaki iddiaların ispatlanamadığını, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerle ve HTS kayıtları ile kadına kusur yüklenemeyeceğini, kadının telefonunda "...Abi" olarak kayıtlı bulunan erkek ile erkeğin kadına karşı olan kusurlu davranışları nedeniyle boşluğa düşüp mesajlaştığını, kadının tazminat taleplerinin kabul edilmesinin ve erkeğin davası ile tazminat taleplerinin reddedilmesinin gerektiğini, çocukların yaşı gereği anne sevgisine muhtaç olmaları nedeniyle velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, aleyhe hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin kabulünğün ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, erkek lehine tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşulları var ise miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararlarına uygun olup olmadığı ve velâyeti babaya verilen çocuklar yararına nafakaya hükmedilmemesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddesi, 327 inci ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Kanun 'un 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-davalı erkek vekilinin vekâlet ücretine, davalı-davacı kadın vekilinin erkeğin kabul edilen davası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.