Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2699 E. 2023/6511 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur dağılımı, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunduğu, kusur dağılımının doğru yapıldığı, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olduğu kanaatine varılarak, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3106 E., 2022/3967 K.

...

...

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/468 E., 2022/455 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının 20.08.2016 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten bir tane ortak çocuklarının bulunduğunu, tarafların fiili birlikteliği 15 ay kadar sürdüğünü, davalının kusurlu hareketleri ve evi terk etmesi sebebi ile 2017 yılından bu güne kadar ayrı yaşadıklarını, davalının, nişanlandıkları tarihten bu yana davacı müvekkiline "acele mi ettik, birbirimizi daha çok tanısaydık" şeklinde cümleler kurduğunu, yine düğün sonrası gidilen Bodrum'daki balayında da kavga ettiklerini, davalının yine davacıya "beni kimler istedi, hatta nişanı at gel, böyle kabul ederim" diyen kişilerin olduğunu, "ailemin zoruyla seninle evlendim, seni ben istemedim" şeklinde cümleleri her fırsatta tekrarladığını, balayı sonrasında davalının işe başladığını, iş yerinde iş arkadaşlarına mutsuz bir evliliğinin olduğunu, müvekkili davacıyı sevmediğini söylediğini, davalının, arkadaşlarına müvekkili davacıyı küçük düşürücü ve aşağılayıcı sözler sarfettiğini, tarafların 2017 yılında ortak çocuklarının olduğunu, davalının çıkarttığı kavgalardan sonuç alamadığını, bu nedenle de müvekkilini suçlu duruma düşürmeye çalıştığını, davalının 09.12.2017 tarihinde evi terk ettiğini, aile büyüklerinin bir araya toplandığını, ancak bir sonuç elde edemediklerini, tüm bu ve dilekçede anlatılan nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı müvekkiline verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, 09.12.2017 tarihinde saat 23:00 sıralarında tarafların arabada bulunduğu sırada kadının erkeğe karşı taraftan gelen araca dikkat etmesi gerektiğini söylediğini, ancak bu olaya erkeğin sinirlenerek bağırmaya başladığını, erkeğin "akıl verme, kocana laf söyleme, aptal, salak" şeklinde ağır hakaretlerde bulunduğu, bir yandan da aracı hızlı kullanmaya başladığı, sürekli gaza ve frene basarak müvekkilini ve çocuğunu korkuttuğunu, kadının yapmaması gerektiğini söylemesi üzerine erkeğin kadının çenesinden tutarak sıktığını ve hızlı bir şekilde ittiğini, kadının telefonunu elinden alarak fırlattığı ve zarar verdiği, olayların bu şekilde devam ettiği sırada kadının kendisini erkeğin babasının evine bırakmasını istediğini, bu olaydan sonra tarafların fiili olarak bir daha hiç bir araya gelmediklerini, boşanmaya konu olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin öfke kontrolü olmayan bir kişiliğe sahip olduğunu ve cevap dilekçesi gereğince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; aile bireylerinin yanında kadına hakaret vari (salak) cümleler söyleyip duygusal şiddet uyguladığı, doğum sonrası ortak çocuğun yaşamış olduğu enfeksiyon neticesinde hastanede yatılı kalındığı ancak erkeğin kısa ziyaretlerde bulunduğu kendi var olması gerekirken aile bireylerinin(annesinin,kayınvalidesinin) hastanede kaldığı, son olay yönünden kadın tanıklarının kadının boğaz kısmında kızarıklıkların ve parmak izlerinin varlığına şahit olduklarını, dikkat çekmesi üzerine neden olduğunu sorguladıklarında erkeğin meydana getirdiğini beyan etmesi üzerine erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, bu olaydan sonra tarafların fiilen ayrıldıkları barışmadıkları, erkeğin evin kilidini değiştirerek kadının ortak haneye girmesine engel olduğu, kadının da erkeğe "sen adam mısın" şeklinde hakaret ettiği, tarafların diğer iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için dava tarihinden 25.02.2022 tarihine kadar aylık 500,00 TL, 25.02.2022 tarihinden itibaren boşanma kararının kesinleşmesine kadar aylık 800,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, çalışan ve düzenli geliri olan kadınn yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî ve 24.000,00 TL manevî tazminata, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; ortak çocuğun doğumu sonrasında hastahane de kısa ziyaretler yapması sebebi ile her ne kadar kusur izafe edilmiş ise de Mahkemeye bu husus açıklanmasına rağmen kusur belirlenmesinde dikkate alınmış olması usul ve yasalara aykırı olduğunu kadının babasının araba vakası yaşandıktan sonra tarafların ortak hanelerine birden fazla kez gittik demek sureti ile ortak haneye gidildiğini ve girmekte herhangi bir sorun yaşanmadığını beyan ettiğini, kadın sırf boşanmak için gerçek olmadığı halde şiddet gördüğünü beyan ederek suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının davası ve fer'ileri, kendi tazminat isteklerinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili; erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, davasının kabulünün hatalı olduğunu, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarının oldukça düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, erkeğin davası, yararına hükmedilen tüm nafakaların ve tazminatların miktarı, yoksulluk nafakası isteminin reddi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece kocaya doğum sonrası ortak çocuğun yaşamış olduğu enfeksiyon neticesinde hastanede yatılı kalındığı, ancak erkeğin kısa ziyaretlerde bulunduğu, kendi var olması gerekirken aile bireylerinin (annesinin, kayınvalidesinin) hastanede kalması kusur olarak yüklenmiş ise de; dosya kapsamı ve tanık beyanları ile erkeğin ortak çocuk hastanede yatarken yanlarına gidip geldiği, 2-3 saat yanlarında kaldığı, ihtiyaçlarını karşıladığı anlaşılmakla, erkeğin vardiyalı bir işte çalışması ve hastanelerin fiziki koşulları da nazara alınarak, erkeğin hastanede yatılı olarak yanlarında kalmamasının erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, bu nedenle erkeğin kusurları arasından çıkarılması gerektiği, diğer taraftan kadının vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanlarıyla ispatlanan kadının telefonunu kırması vakıasının ise erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, bu durumda taraflar arasındaki kusur dağılımı değişmemekle birlikte kararın taraflara yüklenen kusurlu eylemler yönünden gerekçesinin "Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadına fiziksel şiddet uygulayan, hakaret eden, evin kilidini değiştiren ve kadının telefonunu ... kocanın ağır, erkeğe hakaret eden kadının az kusurlu olduğu" şeklinde düzeltilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesi ile tarafların kusura ilişkin, davalı-karşı davacı kadının tazminatların miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun ) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kusur belirlemesi, kadının davası ve fer'ileri, kendi tazminat isteklerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, yararına hükmedilen tüm nafakaların ve tazminatların miktarı, yoksulluk nafakası isteminin reddi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar, tazminatlar ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...