"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/593 E., 2022/1926 K.
DAVA TARİHİ : 20.04.2017
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/291 E., 2021/120 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı erkek vekili tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Bakırköy 4. Aile Mahkemesi'nin boşanma talebini reddettiği 14.02.2014 tarihinde kesinleşmiş 2010/983 E. sayılı dosyası bulunduğunu, bu karardan sonra tarafların bir araya gelmediklerini, davalının tam kusurlu olduğunu bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı lehine aylık 1.000,00 TL nafaka, 10.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının birlikte yaşadığı kadına 2 yıl önce Karasu 'da yazlık aldığını, müvekkilinin hiç bir gelirinin olmadığını, davacının uzun yıllardır başka bir kadınla yaşadığını, evlililik birliği içerisinde müvekkilini pek çok kez darp ettiğini, davacının evlilik birliği içerisinde tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine, davacının maddî manevî tazminat taleplerinin reddine, müvekkili için aylık 1500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı erkeğin başka bir kadınla birlikte olduğu, eşine karşı sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği bu kusurların kesin hükümle sabit olduğu açılan boşanma davasının kabulü ile ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalı lehine bu dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, bu konuda fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının maddîve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı lehine 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmediğini, fazlaya ilişkin talepleri reddedilerek müvekkili lehine aylık 700,00 TL tedbir nafakası ile 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğini, tedbir nafakası ve manevî tazminat miktarının da çok düşük olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini gerektiğini belirterek davanın kabulü, yoksulluk nafakası hakkında karar verilmemesi, tedbir nafakası ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurların yerinde olduğu, davacı erkeğin başka kadınla birlikte olduğu, eşine karşı sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği, tam kusurlu olduğu,davalı lehine tedbir nafakasına karar verilmesi yerinde olduğu gibi miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, davalı cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunmasına rağmen, ilk derece mahkemesince davalının bu talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu,davalının çalışmadığı, sabit gelirinin bulunmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, davalının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davalı lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, manevî tazminata karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak miktarının hakkaniyet gereğince az olduğu, bu nedenle 50.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafakaların miktarı, manevî tazminatın miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2-Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin, kadın tarafından kovulduğunu, kadının kusurlu olduğunu belirterek kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadın yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarı ile yoksulluk nafakası koşul ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci, 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkeğin tüm; kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıdaki yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.