Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2769 E. 2023/5752 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirleme, nafaka, maddi-manevi tazminat miktarları ve karşı davanın kabulünün yerindeliği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1429 E., 2023/46 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ... Batı 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/36 E., 2021/441 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı ile karşı davada boşanma, mal rejiminin tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, Mahkemece 17.01.2020 tarihli tensip zaptında ara karar ile dava dilekçesinde talep ettiği ziynet eşyalarına yönelik talebinin dosyadan tefrikine, 23.02.2021 tarihli duruşmada ara karar ile davalı- karşı davacı tarafın katılma alacağı ile katkı payına ilişkin talebin dava dosyasından tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle, sürekli davacıya karşı şiddete dönüşecek hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, aşağıladığını, silahla tehdit ettiğini ve sürekli olarak kendisine ait tüfeğini yatağının yanı başında tutarak davacıyı tedirgin ettiğini, bir keresinde davalının davacıya sinkaflı küfür ederek annesiyle birlikte evden kovduğunu, sonrasında af dileyince davacının affettiğini, bu eylemi ile davalının terk fiiline vücut verdiğini, kusur belirlemesinde nazara alınmasını, oğlundan davalının borç alıp ödemediğini, en son 31 Aralık günü davalının ''yemek hazır değil mi?'' diyerek davacıya bağırdığını, hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davalı bağırıp hakaret ve tehditlerde bulunduktan sonra davacının dışarı çıktığını ve kapının üzerinden kilitlendiğini anladığını, anahtarla çıkmak istediğinde de daha önceden kapının üst kilidinin değiştirildiğini anladığını, polise haber verildiğini, çilingir getirilerek davacının evden çıktığını, sonrasında davalının, davacının kendi birikimiyle aldığı bir kısım eşyayı da alıp evi boşaltarak ortalıktan kaybolduğunu, nikah sırasında davacıya takılan 3 adet 30 gr'dan toplam 90 gr 22 ayar bileziği borçlarını ödemesi için davalıya verdiğini, bileziklerin sonrasında kendisine iade edilmediğini iddia ederek tarafların boşanmalarına, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, şimdilik 10.000,00 TL belirsiz ziynet bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap dilekçesinde ek olarak, davacı üzerine kayıtlı, iki yıldır kiracısı bulunan mesken üzerindeki "aile konutu" şerhinin kaldırılmasına, davacı lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap-karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; nikah kıyıldıktan hemen sonra davacının maddî taleplerinin kesilmediğini, evliliğin ilk 4 yılı Ortaca'da yaşadıklarını, davacının hasta olan annesinin de vefat edene kadar taraflarla yaşamaya başladığını, davacının tehditleri ile babasından kalan arsalar ile evi ve aracını satarak ...'ya taşındıklarını, davalının aldığı konutta ikamet etmeye başladıkları, davacının boşanan oğlunun da yanlarında yaşamaya başladığını, davacının oğlunun sürekli para istediğini, etrafa borçlandığını, diyaliz hastası olduğunu, davacının “Sen artık öleceksin, sen ölünce çocuklarına bir şey kalmasın, onlar hayırsız, bana ev almazsan sana bakmam, yemek yapmam, bakımsızlıktan ölürsün, bana tarla almazsan ben bu evden giderim, sana baktığım için her ay bana para vermelisin, ne zaman gebereceksin...” şeklinde sözler söylediğini, hakaret ve tehditte bulunarak psikolojik şiddet uyguladığını, babasından miras kalan arsaları satarak davacı adına konut aldığını, konutun kiraya verildiğini ve kirasını davacının aldığını, davacıya annesinden miras kalan evi diğer mirasçılara bedelini ödeyerek davacı adına tescil ettirildiğini ancak davacı ve oğlunun evi satıp sarrafa vererek faiz elde ettiklerini, bundan sonradan haberdar olduğunu, yine Gölbaşı'nda kadın adına alınan yeri de davacı ve oğlunun satmış olduklarını, davacının 4. evliliği olmasına rağmen bir kere evlendiğini söyleyerek kendisinden gizlediğini, maddî kaygılarla kendisi ile evlendiğini, nikahlarında davacıya takı takılmadığını, davacının son dönemde evin işlerini yapmayarak evlilik birliğinin yüklediği görevlerden kaçındığını, davalının artık birikimi kalmayınca Ortaca'ya çocuklarının yanına döndüğünü iddia ederek tarafların boşanmalarına, davalı lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazın satımından kaynaklanan katılma alacağı ve katkı payı alacağının tespiti ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadına "kaybol, defol git, seni dışarı atarım, açıkta kalırsın” dediği, ortak evin kapısını kilitleyerek eşinin dışarı çıkmasını engellediğini itiraf ettiği, bu olaya ilişkin ... Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02.03.2021 tarih, 2020/127-177 E-K sayılı kararı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve hakaret suçlarından 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, istinaf incelemesi aşamasında olduğu, tanık beyanları ile dosyada kusur değerlendirilmesine tabi tutularak yeterince aydınlatılmış bulunduğundan ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesine gerek bulunmadığı, kadının; erkeğin oğlunu arayarak “alın, babanızı götürün, istemiyorum” dediği, diğer eylemlerin sübuta ermediği, daha ziyade erkeğin kusur içeren eylemleri ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizliğin mevcut olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadın lehine 15.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, davacı tarafın aile konutu şerhinin kaldırılmasına yönelik talebinin usulüne uygun olarak açılmış bir davaları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; tazminat miktarlarının düşük olduğunu, "terk" fiiline konu olabilecek eylemlerin, davacının çocuklarına ve çevresine karşı davalının haksız ve hukuksuz tutumlarıyla 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine konu olabilecek eylemlerinin, yine davalının aile konutu olarak kullanılan evi boşanma davasının tensibinden yalnızca bir gün sonra satması şeklindeki vaziyetlerin de kusur ve tazminat hususunun belirlenmesinde dikkate alınmadığını, tazminat taleplerinin kısmen kabul edilmesine ve karşı tarafın tazminat taleplerinin reddine rağmen Mahkemece ilam metninde davaların ayrı ayrı kabulüne yazıldığını, hükümde aleyhlerine vekâlet ücreti tesis edildiğini, bahsedilen eylemlerin hiçbirisi davacı ve karşı dava nezdinde sübut etmemişken, karşı dava nezdinde Mahkemece karşı davanın reddinin gerekmekte olduğunu ve davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini, karşı dava özelinde davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti kararının kaldırılmasını, davacı adına kayıtlı evin kirasını davalının aldığını, davalının aile konutunu satıp yüklü miktar gelir elde ettiğini, nafakanın düşük miktarda takdir edildiğini, davalı tarafça yetki belgesi sunulan avukatlara yönelik suret harcı ödemesinin de yapılmadığını, boşanma hükmü yönünden kararın kesinleştirilmesini beyan ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarları, karşı davanın kabulü, karşı davada aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti, yetki belgesi ile giren avukatların suret harcı ödememesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; boşanma haricindeki kararlara itiraz ettiklerini, davalının hükmedilen nafaka bedelini ödemeye yeterli gelirinin bulunmadığını, davalının emekli olup, kirada oturduğunu, aracının kredi taksitini ödediğini, evlilik birliğinin sona ermesinde asli ve tam kusurlu tarafın davacı olduğunu, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka ve yasal mevzuat hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, davacının hakaret ve tehditlerine maruz kaldığını, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluklardan kaçmak ve kendine maddî menfaat sağlamak amacıyla davalıya psikolojik şiddet uyguladığını, 4. kez evlilik yaptığını sakladığını, davalı aleyhine tesis edilen kararlardan tarafların boşanmaları haricindeki göstermiş oldukları istinaf sebepleri dikkate alınarak kaldırılmasına, boşanma yönünden verilen kararın kesinleştirilmesini beyan ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, nafakalar, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları, karşı davanın kabulü yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, Mahkemece tensip zaptı ile tarafların delil bildirmeleri gerektiğinin belirtildiğini, tensip zaptının davacı vekiline 22.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ise dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra 23.07.2020 tarihinde delil listesi sunduğunu, 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine aykırı davranılmış olup iddianın genişletilmesine veya değiştirilmesine hiçbir zaman muvafakat edilmediğini, bu halde, davacının tanıklarının dinlenilmesinin dahi hatalı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, tanık listesinin süresinde sunulmadığı, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, nafakalar ile reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında kadına ve erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesi ve karşı davanın kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine nafaka ve tazminata hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddinin yerinde olup olmadığı, ispat noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 141 ve 240 ıncı maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.