Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2776 E. 2023/6349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların boşanmalarına, velayet, nafaka ve tazminat konularında karar verilmesinin yanı sıra erkeğin zina iddiasına dayalı boşanma talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, dava tarihinden önce ve halen başka bir erkekle birlikte yaşadığının tanık beyanları ve dosya kapsamından anlaşılması; erkeğin zina nedeniyle açtığı boşanma davasının kabulünü gerektirmesine rağmen, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilmiş olması ve bu karara yönelik temyiz itirazı bulunmaması nedeniyle davanın konusuz kaldığı ve erkeğin, birlikte yaşadığı kadın yararına tedbir nafakası koşullarının oluşmadığı gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2199 E., 2022/1903 K.

...

...

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/624 E., 2019/791 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin zina ve haysiyetsiz hayat sürmeye yönelik birleşen davasının reddine, asıl ve birleşen davaların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının aleyhine hükmedilen iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurularak erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin evin geçimi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kadının bu nedenle sık sık annesinin evine gitmek zorunda kaldığını, kadın para istediğinde "anneme git orada karnın doyur" dediğini, ortak konutun kirasını ödemediğini, kadının hamile iken annesinin evine dönerek doğumu annesinin yanında annesinin maddî imkanları ile yaptığını, erkeğin hiçbir maddî yardımının bulunmadığını, tarafların yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadığını, erkeğin 2017 yılında boşanma davası açtığını ve feragat ettiğini, bu dosyada geçici velâyetin anneye verildiğini, erkeğin çocuğu görmek istemesi üzerine iki günlüğüne erkeğe verdiğini ancak erkeğin daha sonra çocuğu geri getirmediğini, yaklaşık iki aydır kadının çocuğu göremediğini, icra yoluna üç kere başvurduğunu ancak sonuç alamadığını, şikayette bulunduğunu ve soruşturma açıldığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; tarafların evliliğinden sonra kadının annesinin evinden ayrılmak istememesi ve annesinin evinde başka erkekler ile görüşmesi nedeni ile erkeğin başka eve çıkmak istediğini, asıl sorunun buradan başladığını, erkeğin ayrı ev tutması üzerine kadının sürekli evden kaçarak annesi ile yaşamak istediğini belirttiğini, bunun üzerine erkeğin boşanma davası açtığını, kadının eve döneceğini ve kendisini affetmesini söylemesi üzerine erkeğin davadan feragat ettiğini, ancak tarafların bir araya gelmediğini, 31.01.2018 tarihinde kadının facebook üzerinden yeni bir evlilik yaptığına dair bildirim yayınladığını, kadının evlilik birliği içinde...isimli kişiden çocuk aldırdığını öğrendiğini, kadının bir çok erkek ile birlikte olduğu yönünde dedikoduların geldiğini, kadının hamile iken 01.08.2016 tarihinde evi terk ettiğini, bu tarihten sonra erkeği sürekli tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, erkeğin bir çok şikayetinin olduğunu, kadının en son ... isimli kişi ile birlikte olduğunu, erkeğin ... tarafından tehdit edildiğini, kadının önceki evliliğinden olan kızının da kimlikte görünen isimden başka birine ait olduğunu öğrendiğini, ortak çocuk doğduktan sonra da kadının erkeğe "gel piçini al, ağlamaktan fıtık oldu, elimizde başına bir şey gelmesin, ben hayatımı yaşayacağım" gibi cümleler söyleyerek ortak çocuğu erkeğe verdiğini, verdikten sonra da görmeye gelmediğini, kadının alkollü mekanlarda gece geç saatlerde sosyal medya hesabından canlı yayın açtığını belirterek birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 163 üncü maddeleri uyarınca, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin 19.01.2017 tarihinde açtığı boşanma davasının feragat ile sonuçlandığı, erkeğin feragat tarihinden önceki olayları affetmiş sayılması gerektiği, tarafların 2016 yılı Ağustos ayından itibaren ise ayrı yaşamaya başladıkları, biraraya gelmedikleri, feragat tarihinden sonra kadının sosyal medya üzerinde başka erkeklerle çekilmiş fotoğraflarını yayınladığı, "sen adam değilsin, serefsiz, eve dönmüyorum" şeklinde hakaret içerir sözler söylediği, ortak çocuğu annesine bırakarak türkü barlara gittiği ve çocuk 4 aylıkken erkeğin annesinin bakmasını söylemesi üzerine çocuğun halen baba yanında kaldığı, kadının bu şekilde güven sarsıcı davranışları ve hakaretlerinin sabit olduğu, erkeğin ise tarafların birliktelikleri döneminde düzenli çalışmadığı, eve yeterince bakmadığının sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı küçükse de annenin çocuğu babasına kendisinin teslim ettiği ve halen çocuğun baba ve babaanneyle yaşadığı, alınan uzman raporuyla yaşam şartlarının ve babanın çocuğa karşı bakım konusunda motivasyonunun yüksek olduğu, annenin yaşadığı ortam itibariyle çocuğun şu anki ortamının onun menfaati yönünden daha iyi olduğu gözetilerek velâyeti babaya bırakılması gerektiği, kadının başka bir erkek ile birlikte yaşadığı ispatlanamadığından ve kadının kusuru kabul edilen olayların haysiyetsiz hayat sürme niteliğinde olmadığından erkeğin zina ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle açtığı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin zina ve haysiyetsiz hayat sürme özel sebeplerine dayalı birleşen boşanma davasının reddine, asıl ve birleşen davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine göre kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının 23.08.2017 tarihinden itibaren kaldırılmasına, velâyeti babaya verilen ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, erkek yararına 8.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kararına itirazlarının olmadığını, erkeğin iki aylıkken ortak çocuğu alıp kadına göstermediğini, kadını tehdit ettiğini ve kadına iftirada bulunduğunu, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğunu, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile iştirak nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; kadının 31.01.2018 tarihinde imam nikahı ile yeni bir evlilik yaptığını sosyal medyadan duyurduğunu, bu durumda erkeğin zinaya dayalı davasının kabulü gerektiğini, erkeğe yüklenen kusurların haksız olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, hükmedilen tazminatların miktarlarının toplamının erkeğin kadına ödemek zorunda kaldığı tedbir nafakası miktarından düşük olduğunu, kadının zinasının ispatlandığını belirterek asıl davanın kabulü, birleşen zina davasının reddi, kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı, aleyhe hükmedilen tedbir nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kusur tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu, velâyet hususunda anne ile görüşülerek hazırlanmış bir uzman raporu bulunmadığından yeniden rapor hazırlanması için Dairece İlk Derece Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş ise de kadın vekilinin sunduğu dilekçe ile kadının ortak çocuğun kurulu düzeninin bozulmasını istemediğini, rapor için talep edilen masrafın yatırılmayacağını beyan etmesi üzerine ara karar ile anne yönünden sosyal inceleme raporu düzenlenmesi yönündeki ara karardan rücu edildiği, bu durumda velâyetin babaya verilme kararının çocuğun üstün yararına uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk yaranına iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de kadının bir iş ve gelirinin olmaması ve kendisinin de ihtiyaç sahibi olması nedeni ile hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılarak erkeğin iştirak nafakasına yönelik talebinin reddi gerektiği gerekçesi ile kadının iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kararına bir itirazının bulunmadığını, erkeğin iki aylıkken ortak çocuğu alıp kadına göstermediğini, kadını tehdit ettiğini ve kadına iftirada bulunduğunu, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğunu, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların kaldırılması gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların boşanma ve velâyet kararına bir itirazlarının bulunmadığını, kadının boşanma davası kesinleşmeden başka biri ile imam nikahlı olarak yaşamaya başladığını ve bu birliktelikten 08.11.2021 tarihinde doğan bir çocuğunun olduğunu, nüfusta kendisi üzerine kaydedilen bu çocuk nedeniyle soybağının reddi davası açma zorunda kaldıklarını, durum böyle iken erkeğin kadın yararına tedbir nafakası ödemesinin haksızlık olduğunu, nüfusta kendisi üzerine kaydedilen bu çocuk nedeniyle soybağının reddi davası açma zorunda kaldıklarını, ödenen tedbir nafakasının miktarının toplamının erkek yararına hükmedilen tazminat miktarlarını çoktan geçtiğini, bu nedenle hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının arttırılması gerektiğini, ayrıca ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasının da haksızlık olduğunu, kadın lehine pozitif ayrımcılık uygulandığını, kadının evlilik süresince erkeği aldatarak onurunu zedelediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, zinaya dayalı davasının reddi, aleyhe hükmedilen tedbir nafakası, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı, iştirak nafakasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına tazminat ve velâyeti babaya verilen ortak çocuk yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının başka bir erkekle yaşayıp yaşamadığı, erkeğin zinaya dayalı davasının reddi kararının ve kadın lehine tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca her iki davanın kabulü tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, davalı-davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 163 üncü maddelerine göre açılan davalarının ise ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvuruları üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadının işi ve geliri olmadığı gerekçesi ile velâyeti babaya verilen ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasına, erkeğin tüm, kadının ise sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş olup hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince erkeğin asıl talebi olan zina hukuki sebebine dayalı davası ispatlanamadığından reddedilmiş ise de; dosya kapsamı ve tanık beyanlarından kadının erkeğin davasından önce ve halen başka bir erkek ile yaşadığı anlaşılmakla kadının zinası ispatlanmış olup erkeğin davasının zina nedenine göre kabulü gerekmektedir. Ne var ki, asıl ve birleşen davada 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilen boşanma hükmüne yönelik bir temyiz itirazı bulunmadığından tarafların boşanmalarına dair verilen karar kesinleşmiştir. Bu halde erkeğin ispatlanan zina hukuki nedenine dayalı davası konusuz kalmış olup bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

3.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince kadın yararına aylık 350,00TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Dava öncesinden itibaren başka bir erkek ile birlikte karı-koca hayatı yaşayan kadın yararına tedbir nafakası koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-davacı erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının reddi ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden davalı-davacı erkek yararına BOZULMASINA,

2.... kadın vekilinin tüm, davalı-davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...