"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1022 E., 2022/2104 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/714 E., 2020/124 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında şahsi ilişki tesisine, kadın ve ortak çocuk lehine nafaka, kadın lehine maddî ve manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, birleşen boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî- manevî tazminat, nafaka, reddedilen manevî tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı erkek dava dilekçesinde özetle, eşinin agrasif olduğunu, davalının ... 20. Aile Mahkemesi 2018/123 Esasla hakkında iftiralarla dolu boşanma davası açıp davasını geri çektiğini, annesinden elinden kooperatif hakkını baskı yolu ile aldırıp dairede oturduktan sonra bu yerin tüm haklarını üzerine aldırmayı amaçladığını, hatta %50'sini ve iki adet arsayı eşinin üzerine devrettiğini, eşiyle sürekli tartışma ve kavgalarının olduğunu, davalının çevredeki itibar ve şerefini olumsuz etkilediğini iddia ederek, boşanmalarına, velâyetin tarafına verilmesine, lehine 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- davalı erkek vekili birleşen dava dosyasında sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davanın reddinin gerektiğini, birleşen dosya davacısının daha önce aynı taleplerine karşı ... 20. Aile Mahkemesi'nin 2018/123 Esas Sayılı davasında benzer talepleri ileri sürdüğünü, bu talepler sonrasında davasını geri çekmesi nedeniyle davanın kabulü anlamına gelmemekle daha önceki olaylar nedeniyle affetmiş sayılacağını, bu nedenle huzurdaki ileri sürdüğü boşanma vakıasına dayanamayacağını beyan ederek açılan esas davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- davacı kadın vekili asıl dava dosyasında sunduğu cevap dilekçesinde özetle; iddiaların mesnetsiz olduğunu, davacının kendisini aşağıladığını, hakaret ve küfürler ettiğini, evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, eve maddî katkı sağlamadığını, gece hayatı merakının olduğunu, gece eve geç saatlerde geldiğini, bazı zamanlar hiç gelmediğini, çocuklarına karşı ilgisiz olduğunu, davacının uyuşturucu kullandığını, sıklıkla fiziksel şiddet uyguladığını, boşanırsa öldürmekle tehdit ettiğini beyan ederek açılan davanın reddine talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dosyasında sunduğu dava dilekçesinde özetle; evlere temizliğe gittiğini, davalının evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, biriktirdiği paraların davalı tarafından alınarak iş kurma bahanesiyle kullanıldığını, davalının ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, aşağıladığını, devam eden gece hayatı merakının olduğunu, çoğu kez gece çok geç saatlerde eve geldiğini, bazı gecelerde gelmediğini, çocukları ile ilgilenmediğini, tedavi için hastaneye götürmediğini, davalının uyuşturucu kullanmakta olduğunu, bu şekilde eve gelerek davacıya şiddet uyguladığını, davacıyı boşanması halinde öldürmekle tehdit ettiğini, sıklıkla fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek, tarafların boşanmalarına, velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar lehine aylık 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî tazminata, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evliliğin bu hale gelmesinde davalı kadının kocasına küfür ettiği, tırnak izi ile yaraladığı, kusurlu olduğu, davacı adamın ise kadını tehdit ve hakaret, darp ettiği ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, ağır kusurlu olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi ve paranın alım gücü dikkate alınarak kadın ve çocuk yararına nafakaya hükmedilmesi gerektiği kabul edilmekle davacının ile karşı davacının açmış olduğu boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Eray'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine yasal koşulları oluşmakla faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin koşulu oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının tanığının olayın ne zaman ve nerede gerçekleştiği belli olmayan genel geçer anlatımlarda bulunduğunu, davalının diğer tanık anlatımları ile hükümde gerekçede atıf yapılan davalı tanığı Selma T'nin tarafların yaklaşık 2 yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını beyanı karşısında duruşmadaki devam eden anlatımında bundan yaklaşık bir yıl öncesinde kuzeninin ameliyat olduğunu, o zaman boşanma davasının açılıp açılmadığını tam olarak bilmediğini, ay olarak da tam olarak bilmediğini, hastaneye gittiğinde karı koca kavga ettiklerini beyan ettiği, dolayısıyla 2 yıl ayrı olan kişilerin bundan 1 yıl önce olan bir olayından bahsedilmesinin kabul edilemeyeceğini, bu nedenle davalının bu tanığının beyanına itibar edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafın boşanma davasında ileri sürmediği vakıaya ilişkin tanığın beyanda bulunduğunu, boşanma davası açıldıktan sonra ortaya çıkan yeni vakıaların yeni boşanma sebebi olacağını, davacı hakkında verilen takipsizlik kararına bakıldığında davalı- davacının kusurlu olduğunu, ... CBS'nin 2019/211510 Soruşturma no - 2020/35440 Karar no'lu kararında davalı- davacı kadın tarafından bizzat resmi makamlara yapılan beyanında başka birinin evine temizliğe gittiğinde zorla cinsel ilişkiye girdiğini, daha sonra hamile olduğunu, şüphelinin tehdit ettiğini, bu tehdit karşısında 3 yıl birlikte olduklarını beyan ettiğini, karara bakıldığından kadının özel hastanede kürtaj yaptırdığının tespit edildiğini, bu durumda davalı-davacının tamamen evlilik birliği içinde kusurlu olup bu durumu eşinden gizlemiş olduğunu belirterek kusur belirlemesi, birleşen boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî- manevî tazminat, nafaka, reddedilen manevî tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı- davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, birleşen boşanma davasıın kabulü, kabul edilen maddî- manevî tazminat, nafaka, reddedilen manevî tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında davalı- davacı kadının kusurunun bulunup bulunmadığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının davasının, maddî ve manevî tazminat, nafaka isteminin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin, asıl ve birleşen davada vekâlet ücreti ve yargılama giderinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci, 371 inci maddesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci fıkrası, 169uncu maddesi, 174üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırmasında kadının günlük temizlik işlerinde çalıştığı, üzerine kayıtlı eşi ile ortak hisseli ikamet ettiği daire olduğu, Kocaeli'de adına kayıtlı arazisi olduğu, davalı erkeğin de şoför olarak çalıştığı, üzerine kayıtlı eşi ile ortak hisseli ikamet ettiği daire olduğu, tarafların sosyal ekonomik durumlarının birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, düzenli ve sürekli geliri bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden söz edilemeyeceği ve kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının oluşmadığının kabulü gerekir. O halde, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,
3.Davacı- davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.