Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2791 E. 2024/197 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği ve tedbir nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3426 E., 2023/173 K.

DAVA TARİHİ : 06.04.2020

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Taşova Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/58 E., 2022/178 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın için tedbir nafakasına karar verilmiş, erkeğin istinaf talepleri ise esastan reddedilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların Almanya'da yaşadıklarını, erkeğin emekli olup, eşiyle beraber Türkiye'ye dönme hazırlığı yaptığında, kadının asla Türkiye'ye gelmeyeceğini söylediğini, evliliklerinin başlangıcından beri ortak amaçlarının Türkiye'ye dönmek olduğunu, kendisinin de en başından itibaren bunu kabul ettiğini hatırlatmışsa da, kadının gelmekten vazgeçtiğini, müvekkilimin tek başına Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını, 1,5 yıldır burada yaşamasına ve kadına sürekli çağrıda bulunmasına rağmen, kadının Türkiye'ye asla dönmeyeceğini belirttiğini, yine kadının Almanya'da, kendilerini dini cemaat olarak tanıtan bir gruba katıldığını ve tamamen bu grubun etkisi altına girdiğini, erkeği hiçe saydığını ve erkeğin de katılması için baskı kurduğunu, evlilik birliğine ait paraları bu gruba aktadığını, erkeğe cephe aldığını ve kötü davrandığını, evlilik birliği içerisindeki görevlerini asla yerine getirmediğini, evlilik birliği ve erkek ile olan bağlarını tamamen kopardığını, erkek ile cinsel hayatını sonlandırdığını, ona sürekli "namaz kılmalısın, dua etmelisin" şeklinde baskı yaptığını, zaman zaman evi terk edip kendine müvekkilimin maddî imkanlarını kullanarak ayrı düzen kurduğunu, evi habersizce, ortada bir sebep yokken terk ettiğini, bu olayların en sonuncusunda, müvekkilim işten eve yorgun şekilde geldiğinde evdeki bütün eşyaların gittiğini gördüğünü, kadının müvekkilimin telefonlarına dahi cevap vermediğini, Bunun akabinde davalı tarafça, Taşova Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2014/706 E. 2017/239 K. Sayılı dosyasıyla müvekkilim aleyhine boşanma davası açıldığını, erkeğin 2016 yılında felç geçirmiş, bir süre yatalak ve bakıma muhtaç halde kaldığını, kadının ilgilenmediğini ve ona bakmadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde: iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin 1987 yılında Almanya'da müvekkilin komşusu olan dul bir kadınla yasak ilişki yaşadığını ancak kadının evliliğe devam ettiğini, 1991 yılında Alman bir kadınla yasak ilişki yaşadığını, 2008 yılında ise müvekkilin komşusu ile yasak ilişki yaşadığını, kaıdnın çocukları için çalışmaya başladığını, erkekten maddî ve manevî hiç bir destek de görmediğini, 2013 yılında da erkeğin aynı şekilde yakalandığını, müvekkil kendisine "artık kadınlık gururumla oynama, sürekli yasak ilişki yaşayıp hiç bir şey yokmuş gibi eve dönme," dediğinde erkeğin "benim hayatıma karışmazsın, eğer istemiyorsan evden çekip gidebilirsin" şeklinde cevap verdiğimi, kadının başka eve taşınmak zorunda kaldığını, Alman devletinin verdiği yardımla yaşamaya devam ettiğini, erkeğin 2016 yılında felç geçirdiğini, müvekkilin küçük kızları hastaneye götürül ilgilendiğini, taburcu olduktan sonra yine de erkeği kendi evine götürerek kendi evinde bakımını üstlendiğini, kızı ile sürekli tedavisi için uğraştıklarını, iyileşen erkeğin hasta olmadan önce birlikte yaşadığı kadınla dost hayatı kurmaya başladığını, erkeğin bu süreçte malulen emekli olduğunu, kadına da "memlekete izne gidiyorum" diyerek Türkiye'ye döndüğünü, belli bir süre davacı Almanya'ya dönmeyince erkeğin yabancı uyruklu bir kadınla yasak ilişki yaşamaya başladığını öğrendiğini, erkeğin evliliği kendisine bir yük olarak görmekte başka kadınlarla hayatını devam ettirmeye çalıştığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Davacı taraf davalının Türkiye'ye dönmek istemediğini, dini cemaate katıldığını ve etki altında kaldığını, cinsel hayatın cemaat yüzünden sonlandığını, dini baskı kurulduğu, cemaat için kendisinden para talep edildiğini, felç geçirdiğinde davalının kendisi ile ilgilenmediğini iddia etmişse de dayanmış olduğu tanık beyanları ile bu hususları ispat edemediği, yine erkeğin dava dilekçesinde dayanmış olduğu 2014/706 Esas sayılı dosyanın HMK 150. Hükümleri doğrultusunda işlemden kaldırıldığı ve neticeten davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kadın tanık anlatımları ve kadının sunmuş olduğu ekran fotoğrafları ile erkeğin dava dışı bir kadın ile birlikteliğinin bulunduğu, davacının başka bir kadın ile ilişkisinin bulunması sebebiyle ağır ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla kusur belirlemesi, reddedilen davası yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil hakkında boşanma davasının kesinleşmesine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken gerekçesiz bir şekilde bu talebin reddedildiği gerekçesiyle tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle kadının tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle dava tarihinden hüküm kesinleşinceye kadar aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, erkeğin istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, hükmedilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren başlamasının ve hükmedilen nafaka miktarı da müvekkilimin maddî koşullarına uygun olmadığını, kadının tedbir nafakasına ihtiyacının olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, reddedilen davası ve tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin Euro üzerinden ciddi bir maaş almakta aylık 30-40.000,00 TL civarında gelir elde ettiğini, kadın lehine hükmedilen nafaka miktarının çok düşük miktarda kaldığını, Bu anlamda nafaka miktarının 5.000,00 TL olarak güncellenmesi ile bu miktara hükmedilmesini talep ettiklerini, yine yeniden hüküm kurulduğundan güncel vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek tedbir nafakasının miktarı ile vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.