Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2815 E. 2024/202 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka, tazminat ve ziynet alacağı taleplerinin yerindeliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğuna ve kadına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi manevi tazminat ödenmesi gerektiğine ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3807 E., 2023/9 K.

DAVA TARİHİ : 08.04.2021

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fatsa 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/248 E., 2022/412 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının çocuklarının bakımı ve eğitimi konusunda oldukça yetersiz ve ilgisiz davrandığını, ev hanımı olmasına rağmen ev temizliği, yemek ve benzeri işlerde kendisine beklenen hiç bir şeyi yapmadığını ve bu işleri yapmak için de bir çaba göstermediğini, kendisinin ve çocuklarının kişisel temizliğine dikkat etmediğini, sosyal olarak insanlarla iletişim kuramadığını, dışarıda eşiyle dolaşmadığını, sorumluluklarından kasıtlı olarak kaçtığını, erkeğe maddî ve manevî olarak destek vermediğini, yaklaşık beş yıldır cinsel ilişkiden kaçındığını, erkeğin evlilik içi cinsel hayatın yaşanmasını engellediğini, bu durumun kendisine ifade edildiğinde ise umursamadığını, erkeğin ayrı odada uyumak zorunda kaldığını, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını ve çocukların sosyal ve ahlaki gelişimlerine zarar verdiğini, bir cinnet anında kızlarının boğazını sıktığını, evde sürekli gerek kendisi gerekse çocuklarla bir kavga bir agresiflik halinde olup, aile huzurunu bozduğunu, çocukların yaşı büyümesi nedeniyle artık annelerinin kendilerine başka anneler gibi davranmadığını sezmekte ve bu durumun sorgulandığını, kadına hafif depresif nöbet tanısı koyulduğunu, ilaçlar yazıldığını ve 15 gün sonra tekrar gelinmesini takip ve tedavisinin sıkı şekilde yapılması gerektiği söylendiğini ancak kadının ilaçların kullanılmayacağı ve tekrar doktora gitmek istemediğini söylediğini, gelinen bu aşamada davacı müvekkilinin eşiyle yaşadığı tüm problemleri bir gün düzelir umuduyla sırtlandığını ancak kadının kusurlu hareketlerinin azalacağı yere daha da arttığını, artık öz çocuklarına fiziksel şiddet uygular hale geldiğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına,

ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı erkek vekili karşı davaya verdiği cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin annesi ile birlikte yaşamın alınan ortak karar olduğunu, ziynetlerin ise kadında olduğunu ileri sürerek karşı davanın reddine karar verilmesini ve lehine 20.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; 12 yıllık evli olduklarını, tarafların evlendiklerinde ayrı ikametgahta yaşamaya başladıklarını, karşı tarafın babası öldükten sonra ortak haneyi kapatarak erkeğin annesinin evine yerleştiklerini, annesinin hakaretlerine ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını, erkeğin bu yaşananlara sessiz kaldığını, erkeğin annesi ile birlikte oturmaya başladıkları günden itibaren hakaretler ettiğini, aşağılayarak hor gördüğünü ileri sürerek erkeğin açtığı davanın reddine, açtıkları davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, erkek tarafından elinden zorla alınan ve harcanan düğünde takılan trabzon işi hasır, 5 sıralık gerdanlık ve küpe, 17 sıralık tek bilezik toplam tahmini 103 gram altın ve 50 adet çeyrek altının ve müvekkilinin akrabaları tarafından takılan toplam gramı 112 olan 8 adet bileziğin varsa aynen yoksa bedelinin geçerli fiyattan ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının çocukları ile ilgilenmediği, evinin işlerini yapmadığı, erkeğin dava dilekçesinde iddia ettiği diğer hususları ise ispatlayamadığı; kadın tanıklarının beyanlarının ise 2-3 yıl önceye kadar olup tarafların o süreçten sonra birlikte yaşadıkları da nazara alındığında uzunca bir süre geçtiği ve bir kısım tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmadığı, erkeğe dosya kapsamından ispatlanmış ve atfedilecek bir kusuru olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğu ancak kadının davranışlarının erkeğin kişilik hakkına saldırı teşkil etmediği, sosyal inceleme raporu (SİR) kapsamında ortak çocukların üstün menfaatleri, baba ile birlikte yaşama istekleri göz önüne alınarak ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine ve sosyal inceleme raporu doğrultusunda ortak çocuklar ile anne arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisine karar vermek gerektiği, erkeğin ortak çocuklar yönünden tedbir ve iştirak nafakası talebi yönünden kadının bir işinin ve bir yerden gelirinin bulunmadığından reddi gerektiği, erkeğin düzenli bir işinin ve gelirinin bulunduğu, kadının ziynet talebi yönünden yapılan inceleme de ise; ziynet eşyalarına yönelik ispat yükünün kadında olduğu, kadının altınların varlığını ve altınların elinden zorla alındığını ispatlamakla yükümlü olduğu, kadın tanıklarının beyanları kapsamından kadının ziynet alacağına yönelik davasını ispatlayamadığı, kadının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anneyle ortak çocuklar arasında ayda bir gün Cumartesi sabah saat 10.00-17.00 saatleri arasında, dini ve milli bayramların ikinci günü saat 14.00-20.00 saatleri arasında ve anneler gününde saat 10.00-17.00 saatleri arasında kişisel ilişki tesisine, erkeğin tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddine, erkek lehine 5.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının tedbir, yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; dosyada kadının agresif ve eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz, saygısız olduğu hususu ve çocuklara şiddet uyguladığı hususu, her hangi bir sağlık problemi olmadığı halde cinsel ilişkiden kaçınma hususları da değerlendirilerek bu durumların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden manevî tazminat talebininin kabulü yerine reddine karar vermesi ve yine her hangi çalışması için bir sağlık problemi olmayan ve gerçek maddî durumu ve ziynet eşyaları kapsamında yanıltıcı bilgiler sunan kadının çocuklarının bakım eğitim ve diğer harcamaları için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, maddî tazminat miktarı, manevî tazminat ile çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin zoruyla erkeğin annesinin yanına taşındıklarını, kadının kabul etmediğinden erkeğin fiziksel şiddetine maruz kaldığını, dokuz yıldır erkeğin ve annesinin baskılarıyla mücadele ettiğini, kadının değersizleştirildiğini, çocuklarından uzaklaştırıldığını, yaşadıkları yerin bir köy olduğunu, erkeğin fiziksel şiddetine maruz kaldığını, hatta kadına bıçak çektiğini, ortak çocuklara olan fiziksel şiddetinin abartıldığını, sadece uyarı amaçlı olduğunu, erkeğin bağımsız konut temin etmemesine, erkeğin annesiyle yaşamak zorunda bırakılmasına, annenin müdahalalelerine erkeğin sessiz kaldığına, ikiz çocuk annesi olması ve yıllarca ezilmesine Mahkemece gerekçeli kararında değerlendirmediğini, erkeğin ziynetlerini elinden zorla alarak sattığını ileri sürerek, kusur belirlemesi, kadının reddedilen boşanma ve ziynet alacağı davası, velâyet, erkeğin davasının kabulü ve fer'ileri yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kendisi yoksul olanın nafaka ödemekle yükümlü tutulamayacağı değerlendirilerek kadın aleyhine ortak çocuklar lehine nafakaya hükmedilmemesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı, ancak kadına yüklenen kusurlu davranışlar dışında kadının birkaç kez ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, bu kusurlu davranışın da kadına yüklenmesi gerektiği ayrıca erkeğin de 2012 yılından beri bağımsız bir konut temin etmediği, annesinin evliliklerine ve kadına yoğun müdahalesine sessiz kaldığı, kadının arkadaşları ile görüşmesi hususunda kısıtlayıcı ve psikolojik şiddet boyutunda davranışlar gösterdiği; bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda çocukları ile ilgilenmediği, evinin işlerini yapmadığı, çocuklara birkaç kez fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılan kadının az, 2012 yılından beri bağımsız bir konut temin etmediği, annesinin evliliklerine ve kadına yoğun müdahalesine sessiz kaldığı, kadının arkadaşları ile görüşmesi hususunda kısıtlayıcı ve psikolojik şiddet boyutunda davranışlar gösterdiği anlaşılan erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının boşanmada daha ağır kusurlu olmadığı, kadının her hangi bir işte çalışmadığı, düzenli gelirinin olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, kadın için maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, reddedilen boşanma davası, nafaka ve tazminat talepleri ile erkek lehine hükmedilen tazminat yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadının davasını kabulüne, kadın için aylık 400,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat talebinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; izafe edilmeyen ve ispatlanamayan iddiaların hukuka aykırı olarak hükme esas alındığını, boşanmadaki taraflar ile müvekkilimin annesi ayrı bağımsız konutlarda kaldığını, kadının arkadaşları ile görüşmesi hususunda kısıtlayıcı ve psikolojik şiddet boyutunda davranışlar gösterdiği müvekkile kusur olarak yüklemiş ise de; öncelikle bu hususta kadın vekili tarafından bu hususta istinaf yoluna gidilmediği, bu hususta istinaf dilekçesinde belirtmediğinden bu hususun istinaf aşamasında mahkemece resen değerlendirilmesi açıkça kanuna aykırı olduğunu, bölge adliye mahkemesi açıkça hukuka ve kanuna aykırı olarak bu iddiayı hükme esas aldığını, bu evliliğin sona ermesinde müvekkile atfedilebilecek bir kusur olmadığını, kadının evlilik birliğinde; agresif, eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz, saygısız olduğu hususu her hangi bir sağlık problemi olmadığı halde cinsel ilişkiden kaçınma hususları kadınlık vazifesini yerine getirmediğine (birlik görevlerini) yönelik mahkemece hastaneye yönlendirilmesine rağmen bu hastaneye gitmemiş ve bu hususta kusurun kendisinde olduğunu bu nedenle kabul etmesine rağmen bu kusurun kadına yükletilmesi gerekirken yükletilmemesi de hukuka ve kanuna açıkça aykırı olduğunu, kadına birlik görevlerini yerine getirmediği kusuru da yüklenilmesi gerektiğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası, kadın lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuklar hakkında hatalı gerekçelerle hükmedilmeyen iştirak nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ziynetlerinin erkek tarafından zorla alındığını ve satıldığını, davasının reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek ziynet alacağı davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatların koşulları oluşup oluşmadığı ve miktarları, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddinin yerinde olup olmadığı ile ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 1 inci, 2 nci, 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.