Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2819 E. 2024/203 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velâyetin kime verileceği, nafakaların miktarı ve tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki karşılıklı iddia ve savunmalar, dosyadaki deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2107 E., 2022/2509 K.

DAVA TARİHİ : 12.10.2017

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/777 E., 2022/427 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sürekli psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, maddî destek olmadığını, eve bakmadığını, eski eşine para gönderdiğini, eski eşinin yaşadığı evin kredisini ödemeye devam ettiğini, eşini borçlandırdığını, söz konusu borçları kadına ödettiğini, sürekli hakaret ettiğini, kadının önceki evliliğinden olan çocuğa sürekli eziyet ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, kadın ve çocuğunu evden kovmakla sürekli tehdit ettiğini, kadını evden attığını, eski eşiyle sürekli bir araya geldiğini, alkol bağımlılığı olduğunu, erkek bir şahsa kadının telefonunu vererek arattırdığını, çirkin bir tuzak kurduğunu, bu kişinin kadını arayarak zengin bir iş adamı olduğunu, evlenmek istediğini, dışarda buluşmayı teklif ettiğini söylediğini, bu kişinin cinsel içerikli fotoğraflar gönderdiğini, bu nedenle mesaj atan kişi hakkında şikayetçi olduğunu, tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin kendisine verilmesine, ortak çocuk ve kadın lehine aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının savurgan ve müsrif olduğunu, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, sürekli hakaret ettiğini, aşağıladığını, eşini kıskançlıkla suçladığını, evin kendisine ait olduğunu söyleyerek evi terk etmeye zorladığını, kötü davranışlarda bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 03.03.2015 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, tarafların evlenmeden önce birkaç yıl resmi nikah olmaksızın birlikte yaşadıkları, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere evlendikten bir süre sonra fiilen ayrılarak yaklaşık bir buçuk yıl kadar ayrı yaşadıkları ve daha sonra barıştıkları, bu barışma tarihinden önce yaşananların taraflarca affedilmiş, en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı ve bu olaylar nedeniyle taraflara kusur yüklenemeyeceği, evlilik birliği içerisinde erkeğin, kadının önceki evliliğinden olan oğluna kötü davrandığı, bir kere kadının oğlunu dövdüğü, tanık beyanları ve ses kayıtlarından anlaşıldığı üzere, erkeğin kadını denemek için bir arkadaşını ayarlayarak eşine mesaj göndermesini sağladığı, daha sonra bu kişinin kadına cinsel organının fotoğrafını gönderdiği, başta bu olayı karşı erkeğin ayarladığı, kadının da eşinin ayarladığını bilmeden, kendisine mesaj gönderen erkeğe karşılık vererek evlilik birliğinin devamı sırasında bu kişi ile mesajlaştığı, bu kişiye fotoğrafını gönderdiği, her ne kadar bu olayı erkek ayarlamış olsa da kadının da karşılık vererek güven sarsıcı davranışta bulunduğu, açıklanan delil durumu itibariyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin, taraflardan ortak hayatı sürdürmeleri beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının az, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, erkeğin müşterek evin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığı konusunda ise her iki taraf tanıklarının birbirleri ile aksi yönde beyanda bulunmaları nedeniyle, bu hususta da erkeğe kusur yüklenmediği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, Uyap'tan yapılan sorgulamaya göre kadının adına kayıtlı taşınmazlar bulunduğu görülse de, bu taşınmazların kadına miras yoluyla intikal eden hisseli taşınmazlar olduğu ve kadını yoksulluktan kurtarmayacağı kanaatine varılarak, dava ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, kadın için hükmolunan aylık 150,00 TL tedbir nafakasının 05.04.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 700,00 TL'ye çıkarılmasına, aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine yasal faiziyle 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin herhangi bir kusurunun olmadığı, müvekkil kendisini arayan ve cinsel içerikli mesaj gönderen şahısla kim olduğunu anlamak için sadece bir kaç cevap yazdığını, olay tanık tarafından bu şekilde anlatılmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince yanlış değerlendirme yapıldığını, hükmedilen tazminat tutarları sembolik kaldığını ileri sürerek kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, nafakalar ve maddî-manevî tazminat miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin herhangi bir kusurunun olmadığı, ortak çocuğun yıllardır bir öğrenci yurdunda ücretsiz bir şekilde barındığı, taraflarca ortak çocuk için herhangi bir barınma gideri ödenmediği, ortak çocuğun giderlerinin müvekkil tarafından giderildiği, nadiren taraflarca ortak bir şekilde de giderildiğinin de olduğu, ortak çocuğun yaklaşık 6-7 ay babasının yanında kaldığı 2021 yılında anne tarafından hiç bir ihtiyacı karşılanmadığı Yerel Mahkemece göz ardı edildiği, kadın adına kayıtlı çok fazla sayıda taşınmaz bulunduğu, kadının gerçekte bir işinin bulunduğu ancak sigorta yaptırmadığı için gelirinin net olarak tespit edilemediği, müvekkilin evlilik birliği devam ederken kadının müsrif ve savurgan davranışları sebebiyle çektiği yüklü miktardaki krediler gözetilmeden, üzerinde hiç bir taşınır ya da taşınmazı bulunmayan, daha önceki boşanması nedeniyle maaşından her ay nafaka ödemek zorunda kalan ve geçimi için sadece emekli maaşı bulunan erkeğin yoksulluğunun görmezden gelindiği ileri sürülerek, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulünü, velâyet, kadın lehine tedbir-yoksulluk-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat, erkek lehine tedbir-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat verilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe verilen kusurların doğru olduğu, erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı sabit olduğu halde bu hususta kusur verilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı, kadına verilen kusurun doğru olduğu, kadının erkeğe, evin kendisine ait olduğunu söyleyerek erkeğin evden gitmesi konusunda zorladığı sabit olduğu halde bu hususlarda kadına kusur verilmemesinin hatalı olduğu, geçimsizliğe sebep olan olaylarda kadının az kusurlu, erkeğin ağır kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar açısından her hangi bir yarar kalmadığı, asıl davanın kabulünün doğru ve yerinde olduğu, ortak çocuğun her iki tarafta da kaldığı ancak halen annesi ile yaşadığı kadının kurulu bir yaşam düzeninin olması, erkeğin kurulu düzeninin olmayıp 4-5 aydır oğlunun yanında yaşaması, çocuğun anneyle yaşamak istediğini belirtmesi ve SİR raporunda velâyetin anneye verilmesinin belirtilmesi, ortak velâyet şartlarının oluşmaması hep birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesinin doğru olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu ancak iştirak nafakasının miktarının az olduğu, her ne kadar kadının taşınmazları var ise de Dairece yapılan araştırma sonucunda taşınmazlardan her hangi bir gelir elde etmediğinin tespit edildiği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, kusur durumuna, günün ekonomik koşullarına göre kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesinin yerinde olduğu, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının da yerinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle erkeğin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulünü, tedbir-yoksulluk-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulünü, velâyet, kadın lehine tedbir-yoksulluk-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat, erkek lehine tedbir-iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat verilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, velâyet, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.