Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2829 E. 2024/733 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet ve miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1232 E., 2022/1880 K.

DAVA TARİHİ : 21.08.2015

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1231 E., 2022/232 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde ve cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; daha önce taraflar arasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiğini, ret kararının kesinleşmesi tarihinden dava tarihine kadar geçen üç yılı ... sürede tarafların fiilen bir araya gelmediklerini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına, kadının boşanma davasının reddine, 20.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesiyle özetle; kadının evden kovulduğunu, erkek ve ailesinin kadına şiddet uyguladığını, hakaret, tehdit ve aşağılamalarda bulunduklarını, yaşadığı bedensel ve ruhsal travmalar nedeniyle erken doğum riski geçirdiğini, çocuğun başkasından olduğu gibi ithamlarla erkeğin kadını küçük düşürdüğünü, iftira attığını, habersizce taraflara ait olan fakat erkeğin babasının üzerine tescilli evi satılığa çıkarttığını, kapı kilini de değiştirerek kadını ortak haneyi terk etmeye mecbur bıraktığını, ayrılık sürecinde oğlu ile hiç ilgilenmediğini, aracını sattığını, aile konutu olan fakat erkeğin babasının üzerine kayıtlı bulunan gayrimenkulü sattığını belirterek erkeğin açmış olduğu boşanma davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, taraflara ait olan, babası üzerine kayıtlı aile konutu olarak kullanılan ev ile ... plakalı aracı davacı-davalının sattığını, çeyiz eşyalarını ve düğünde takılan 8.400,00 TL takı ile müvekkili tarafından alınan 5 altın bilezik ( 9.360 TL) 2 altın yüzük ve 2 altın kolyeden oluşan ziynet eşyalarını elden çıkardığını, Ziraat Bankası A.Ş ... Şubesinde bulunan 52448339-5001 hesap numaralı ortak hesaptaki 8.000,00 TL (eşler açısından yarısı olarak 4.000,00 TL'yi müvekkilinden habersiz çektiğini, müvekkilini zarara uğratması nedeni ile 100.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini ve talep tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesi ve talep tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili asıl davada ikinci cevap, karşı davada cevaba cevap dilekçesinde; davacı karşı davalının davasının ve tazminat taleplerinin reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Uğur’un velâyetinin anneye verilmesine, karşı dava dilekçesinde açıklandığı ve talep edildiği üzere davalı karşı davacı lehine yasal faizleriyle birlikte 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

3.Davalı karşı davacı kadın vekili 17.05.2017 tarihli ıslah ve beyan dilekçesinde; ıslah taleplerinin kabulü ile 19.260,00 TL olan ziynet eşyası taleplerinin 35.890,00 TL arttırarak, 55.150,00 TL üzerinden karara bağlanmasına, aldatmaya ilişkin taleplerinin dikkate alınarak, ilgili GSM şirketinden davacı karşı davalının 2009 yılı ve sonrası görüşmelerine ilişkin kayıtlarının istenmesine, İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesi'nin 2013/649 Esas sayılı dosyasında, müvekkil ve ortak çocuk için ayrı ayrı hükmedilen aylık 300,00'er TL nafakanın arttırılarak, müvekkili için dava sonuçlanıncaya kadar tedbir nafakası olarak 750,00 TL nafakanın dava sonuçlandıktan sonra yoksulluk nafakası olarak ödenmesine, ortak çocuk için dava sonuçlanıncaya kadar aylık 750,00 TL tedbir nafakasının dava sonuçlandıktan sonra iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2017 tarih ve 2015/652 Esas, 2017/897 Karar

sayılı kararı ile erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine 15.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarının bedeline ilişkin talebinin kabulü ile 55.150,00 TL ziynet eşyası alacağı bedelinin erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde erkek vekili ; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, velâyet, maddî, manevî tazminat, nafaka, ziynet eşyası yönünden; kadın vekili, kusur belirlemesi, maddî, manevî tazminat ve nafaka miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2021 tarih ve 2021/494 Esas, 2021/849 Karar sayılı kararı ile Mahkeme tarafından öncelikle kadın vekiline maddî tazminat konusu yaptığı evin, aracın satılması, çeyiz eşyası, ziynet eşyası, Ziraat Bankası ortak hesaptaki para ile 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre boşanmanın fer'i niteliğindeki maddî tazminat miktarlarını ayrı ayrı açıklaması ve boşanmanın fer'i niteliğinde olmayan kısımlar yönünden eksik harcın tamamlanması için iki haftalık kesin süre verilmesi, kesin süre içinde beyanda bulunmadığı takdirde bu talepleri yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtaratının yapılması, sonuca göre toplanan deliller ve dosya kapsamına göre yeniden karar verilmesi gerektiği, bu nedenle, tarafların istinaf talebinin kabulü ile esası incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklanan nedenlerle eksiklikler giderilerek davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın kaldırma kararına konu olarak beyan dilekçesi sunulduğu; kadın tarafın beyan dilekçesinde 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca maddî tazminat olarak 40.000,00 TL; Ziraat Bankası Pendik Şubesinde bulunan hesabın yarı tutarı olarak 4.000,00 TL, ziynet eşyaları yönünden 55.150,00 TL alacak taleplerinin bulunduğunu, çeyiz eşyaları, edinilmiş mal olan ev eşyaları, .... plaka sayılı arç ve erkeğin babası adına kayıtlı gayrinmenkul yönünden daha önce ileri sürülen taleplerden vazgeçtikleri beyan edilmiş, Tuzla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2010/875 Esas sayılı dosyasında tarafların boşanma davalarının görüldüğü, davanın reddedildiği, ret kararının 05.07.2012 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın açıldığı 21.08.2015 tarihi itibarı ile reddedilen davanın üzerinden 3 yıl geçmiş olduğu, bu süre içerisinde tarafların biraraya gelmedikleri ve ortak hayatı yeniden kuramadıkları bu durumda erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı olarak açmış olduğu boşama davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerektiği, erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulaması, hamile iken eşini evden kovması, ortak çocuğun doğumunda eşinin yanında bulunmaması ve çocuğun sağlık sorunları ile ilgilenmemesi, eşi ve çocuğu ile maddî ve manevî anlamda yeteri kadar ilgilenmemesi nedenleriyle kusurlu olduğu, erkeğin belirlenen bu kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davanın reddedilip kesinleştiği, tarafların bu tarihten sonra bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık döneminde kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin açtığı ilk boşanma davasında kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanmadığı, böylelikle bu tarihten önceki olayların artık kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, red ile sonuçlanan ilk davayı açan böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin koşulları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihine kadar devamına, karar tarihi itibariyle 600,00 TL'ye yükseltilmesine, aynı tutarın karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, karar kesinleştiğinden bir kereye mahsus 3.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası ödenmesine, 10.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın erketen alınarak kadına ödenmesine, karşı davadaki mal rejiminin tasfiyesi ve ziynet alacağı taleplerinin ayrı ayrı tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur kadında olmasına karşın, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kadının nafakaya ilişkin herhangi bir talebi veya usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığını, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iştirak nafakasının fahiş olarak belirlendiğini belirterek, kusur belirlemesi, kadının davanın ve fer'î taleplerinin kabulü ile kendi tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tazminatların çok düşük olduğunu, çocuk için hükmedilen nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu, kadın lehine toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yersiz olduğunu, talep ettikleri halde tedbir nafakasının yükseltilmediğini belirterek, tazminatların ve nafakaların miktarı ile toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yönlerden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararıyla; taraflar arasında daha önce görülüp retle sonuçlanan davada gerek erkeğe gerekse kadına herhangi bir kusur yüklenmemiş, Mahkemece; tarafların ortak hayatı devam ettirmeyeceği hususunda yeterli delilin dosyada bulunamadığı, dinlenen tanık beyanlarından da tarafların bu evlilik birliğini sürdüremeyecekleri hususunda tam bir kanaat oluşmadığı, psikolojik danışman raporunda da evlilik birliğinin tam olarak temelinden sarsılmadığı, evlilik birliğinin devamının taraflar ve ortak çocuğun yararına olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğu, ayrı yaşama dönemine ilişkin olarak kadının boşanmayı gerektirir bir kusuru kanıtlanamadığı buna karşılık erkeğin ayrı yaşama döneminde eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, maddî katkıda bulunmadığı, ret ile sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olmasına rağmen önceki davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra evlilik birliğini yeniden tesis etmeye yanışmadığı, bu konuda çaba göstermediği ancak her ne kadar İlk Derece Mahkemesince erkeğe, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hamile iken eşini evden kovduğu, ortak çocuğun doğumunda eşinin yanında bulunmadığı ve çocuğun sağlık sorunları ile ilgilenmediği yönünde kusur yüklenmişse de önceki boşanma davasında ileri sürülen ve ayrı yaşama döneminde tekrarlanmayan bu kusurlu davranışların kusur tespitinde erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu yönündeki kusur tespiti doğru olduğu, bu nedenle erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarının az olduğu, tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, davalı karşı davacı kadının ihtiyaçları, hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu, kadının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı, adına kayıtlı mal varlığı bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru ise de evliliğin devam ettiği süre, kadının yaşı ve toptan yoksulluk nafakası talebinin bulunmaması gözetildiğinde kadın lehine toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı, tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, boşanmaya neden olan olayların niteliği ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde hükmedilen maddî tazminatın az olduğu, kadının kişilik haklarının saldırıya uğramadığı anlaşıldığından kadının manevî tazminat talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, erkeğin kusur tespitine ve kadın yararına hükmedilen manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için asıl dava tarihinden başlamak, tahsilde tekerrüre neden olmamak ve boşanmadan bağımsız olarak hükmedilen tedbir nafakası ile mükerrerlik oluşturmamak üzere İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine kadar aylık 500,00 TL, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden asıl davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar aylık 700,00 TL tedbir nafakası ile asıl davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın için asıl dava tarihinden başlamak, tahsilde tekerrüre neden olmamak ve boşanmadan bağımsız olarak hükmedilen tedbir nafakası ile mükerrerlik oluşturmamak üzere İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine kadar aylık 400,00 TL, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden asıl davadaki boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine, kadının manevî tazminat talebinin reddine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadın yararına maddî tazminat, tedbir, yoksulluk ve ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve velâyetin anneye verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî tazminat ve nafakalar ile velâyet yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi, maddî tazminatın, tedbir, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, nafakalar, tazminatlar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ıncı maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve sonuncu fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.