"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3298 E., 2022/3233 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Perşembe Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2014/210 E., 2014/271 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davacı kadın vekili tashih talebinde bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince 08.09.2022 tarihli ek karar ile talebin reddine karar verilmiştir.
Ek kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 200,00 TL iştirak nafakasının ödenmesine, çocuklar ile davalı arasında kişisel ilişki kurulmasını talep etmiş, boşanma protokolünü dosyaya sunmuştur.
II. CEVAP
Davalı erkek duruşmada protokolde belirtildiği şekilde davacı ile boşanmak istediğini, davacıdan nafaka ve tazminat talebi bulunmadığını, ortak çocukların velâyetlerinin davacıda kalmasını, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 200,00 TL nafaka ödeyeceğini, boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların karşılıklı olarak boşanmak istedikleri ve buna ilişkin aralarında protokol düzenledikleri, protokolde velâyet, tazminat ve nafaka konularında mutabık kaldıkları, anlaşmalı boşanmanın şartlarının iş bu dava için oluştuğu, tarafların dört yıldan fazla bir süre evli kaldıkları ve tarafların anlaştıkları konuların uygun bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların kendileri için nafaka, maddî-manevî tazminat talebi olmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocukların velâyetinin davacıya verilmesine, davalı ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların mahkemeye sundukları 12.12.2014 havale tarihli protokolün onaylanmasına karar verilmiş, karar 17.12.2014 tarihinde kesinleştirilmiştir.
2. Davacı kadın vekili 07.09.2022 tarihli dilekçe ile iştirak nafakasına ilişkin hükmün kararda yazılmaması nedeni ile kararın tashihine karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ek kararı ile; her ne kadar anlaşmalı boşanma protokolünde ortak çocuklar yönünden iştirak nafakası verileceğine ilişkin hüküm yer almış ise de; Mahkemenin 2014/210 Esas 2014/271 Karar sayılı ilamında iştirak nafakasına yer verilmeyerek hüküm tesis edildiği ve hükmün kesinleştiği, taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, kararın kesinleştiğini, kararda protokolün onaylanmasına karar verildiğini, protokolde çocuklar yararına iştirak nafakası verileceği belirtilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hükmün kararda yer almadığını, bu sebeple müvekkilinin iştirak nafakası alamadığını ve kararı icraya koyamadığını, bu durumun Mahkemenin maddî hatası olduğunu, taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, kararın protokol ile çelişkiler taşıdığını, kararın infazının mümkün olmadığını, hukuka aykırılıkları bulunan ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, kararın kesinleştiğini, kararda protokolün onaylanmasına karar verildiğini, protokolde çocuklar yararına iştirak nafakası verileceği belirtilmiş olmasına rağmen buna ilişkin hükmün kararda yer almadığını, bu sebeple müvekkilinin iştirak nafakası alamadığını ve kararı icraya koyamadığını, bu sebeple tashih talebinde bulunduklarını, Mahkemenin gerekçesinde tavzih maddesinin yazıldığını, Mahkemenin kararında zaten protokolün onaylanmasını uygun gördüğünü, protokolde yer alan bir maddenin hüküm kısmında da yazılmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun (6100 sayılı Kanun) 305 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilmeyeceğini, eklenmeyen nafaka hükmünün açık bir hata olduğunu, kararın hükmünde protokol onaylanırken nafakanın hüküm olarak eklenmemesinin gözden kaçan bir hata olduğunu, bu nedenle talebinin kabulü ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, gerekçeli kararda hükme yazılmayan ancak onaylanan protokoldeki iştirak nafakasına ilişkin hükmün tashih yolu ile hükme eklenip eklenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun`un 305 inci maddesi, 341 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun`un 341 inci maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar belirtilmiştir. 341 inci maddesinin birinci fıkrasında ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
2.Hüküm, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar olup, nihai karar verilmesi hakimin davadan el çekmesi sonucunu doğurur. Mahkemeler nihai kararlarını vermekle işten elini çekmiş olurlar. Kendi hükümlerini kendileri kaldıramazlar.
3.Tavzih ise 6100 sayılı Kanun`un 305 inci maddesinde düzenlenmiş olup, hükmün (nihai kararın) yeterince açık olmaması veya icrasının nasıl olacağı konusunda tereddüt edilen yahut fıkraları birbirine aykırı (çelişkili) olan hükümler için istenebilir. Hükmün tashihinde ise, hükümdeki yani nihai karardaki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilmesine ilişkindir. Dolayısıyla gerek tavzih gerekse tashih verilen nihai kararın açıklanması veya düzeltilmesi hususlarına ilişkin olup yeni ve değiştirilen nihai bir hüküm niteliği taşımaz.
4.6100 sayılı Kanun`un geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında; "Bölge Adliye Mahkemelerinin, Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun (1086 sayılı Kanun) temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin", aynı maddenin ikinci fıkrasında da "Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun`un 427 ile 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği" düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanun`un 432 nci maddesinin son fıkrası gereğince, ek kararların esas kararın tabi olduğu temyiz yasa yoluna tabi olacağı açıktır.
5.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince asıl karar 12.12.2014 tarihinde verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin asıl kararının karar tarihinin 12.12.2014 tarihi olarak temyize tabi kararlardan olması, tavzih kararı gibi ek kararların tabi olacağı kanun yolunun, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gereği asıl kararın tabi olacağı kanun yolu olması nedeniyle, ek kararın kanun yolu denetimi temyiz olup, incelemenin temyiz mahkemesi olan Yargıtay tarafından yapılması gerekmektedir. Bu itibarla tavzih talebinin reddine dair ek karara yönelik istinaf incelemesi sonucunda verilen Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2022 tarih 2022/3298 Esas 2022/3233 Karar sayılı esastan ret kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
6.İlk Derece Mahkemesinin tavzih talebinin reddine dair 08.09.2022 tarihli ek kararının temyiz incelemesine gelince;
6100 sayılı Kanun`un 305 inci maddesinin birinci fıkrasına göre hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Dosyanın yapılan incelemesinde; taraflarca imzalanmış anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların ortak çocukları yararına ayrı ayrı 200,00 TL olmak üzere toplam 400,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verileceği kararlaştırılmış, anlaşmalı boşanma kararında ise bu protokolün onaylanmasına karar verilmiştir. Protokolde taraflarca kararlaştırılan iştirak nafakasının hükümde açıkça yazılmaması, sadece protokolün onaylanmasına şeklinde hüküm kurulması kararın icrasında tereddüt uyandırmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı Kanun`un 305 inci maddesine göre tavzih koşulları oluşmuştur. Bu nedenle davacı kadın vekilinin iştirak nafakasına yönelik tavzih talebinin kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.... Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2022 tarihli 2022/3298 Esas 2022/3233 Karar sayılı esastan ret kararının ORTADAN KALDIRILMASINA
2. İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ek kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.