Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2913 E. 2024/231 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, erkeğin eşine ilgisiz kalması, zamanının çoğunu kahvehanede geçirmesi, eşinin ailesiyle görüşmesine izin vermemesi gibi hususları dikkate almadan kadına eşit kusur yüklemesinin ve bu sebeple de tazminat taleplerini reddetmesinin hatalı olduğu, ayrıca yoksulluk nafakası hususunda da eksik inceleme yapıldığı gözetilerek, direnme kararı kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası yönlerinden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/516 E., 2022/1824 K.

DAVA TARİHİ : 18.12.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/609 E., 2021/459 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ziynet alacağı ve çeyiz alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine, ziynet alacağı davasının reddine, çeyiz alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, ziynet alacağına ilişkin bölümü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin müvekkilini ihmal ettiğini, erkeğin ve ailesinin müvekkiline çocuk yapması ve benzeri sebeplerden psikolojik baskı uyguladığını, erkeğin müvekkilinin çalışma hayatına müdahale ettiğini, müvekkilinin ailesine saygı göstermediğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, evliliğin son iki yılında kendi arkadaşlarıyla vakit geçirip eve geç geldiğini, müvekkilinin arkadaşları ile vakit geçirmesine izin vermediğini, kıskançlık yaptığını, müvekkilinin de bu nedenlerle kendi ailesinin yanına döndüğünü, bu süre zarfında erkeğin müvekkilini aramadığını ve hiçbir maddî katkı sağlamadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, müvekkiline ait ziynet ve çeyiz eşyasının aynen iadesine, olmadığı takdirde yasal faiziyle bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadın tarafından erkeğin aşağılandığını, dışlandığını, kötü sözler söylediğini, fevri davrandığını, müvekkilinin ailesi ile zaman geçirmek istemediğini, dönem dönem evi terk ederek boşanacağını söylediğini, sürekli ailesini ön planda tuttuğunu, 2017 yılında ailesinin Çorlu'ya taşınması ile eşine zaman ayırmak yerine Çorlu'ya ailesinin yanına gitmeye başladığını, ev içinde yaşananları ailesine ve kız kardeşlerine anlattığını, ailesinin telkinleri ile hareket ettiğini, müvekkilinin istemediğini, çalışmasına rağmen birliğin giderlerine giderlerine katılmadığını, izinsiz olarak kardeşi ve arkadaşlarıyla tatile gittiğini, saatlerce telefon görüşmesi yaptığını, eltisine evliliği kafasında bitirdiğini söylediğini belirterek asıl davanın, ziynet ve çeyiz alacağı davalarının ayrı ayrı reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların davalı karşı davacı erkeğin kök ailesi ile aynı apartmanda yaşadıkları, gündelik yaşamlarını erkeğin ailesi ile birlikte geçirdikleri, davalı karşı davacı erkeğin maaşını babasına verdiği, ortak evin alışverişinin dahi erkeğin kök ailesi tarafından yapılıp taraflara pay edildiği, erkeğin bu duruma sessiz kaldığı, ortak yaşamla ilgili kararlarda anne ve babasının etkisinde kaldığı, manevî yönden bağımsızlığın sağlanamadığı, kadının aile fertlerinin ortak konuta ziyarete gelmelerinden hoşnut olmadığı, davacı-karşı davalı kadının ise eltisi olan tanığa eşine karşı bir şey hissetmediğini ve çocuğu olmadığı için evliliği yürütmek istemediğini söylediği, üçüncü şahısların önünde "sen bilmezsin" şeklinde sözler söylediği, ailesinin yanına gitmesine eşi rıza göstermediğinde artık yürütemiyorum ayrılalım dediği, erkeğin rızası olmamasına rağmen kardeşine sürekli para gönderdiği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinde düzenlenen maddî ve manevî tazminata hükmedilme koşullarının taraflar yararına oluşmadığı, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması ve SGK kayıtlarına göre tarafların aynı seviyede geliri olduğu gerekçesi ile asıl dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet davasının husumet nedeniyle reddine, kadının iddianın genişletilmesi kapsamında kalan set takımı ve bir adet tam altın talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadının eşya davasının tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadının reddedilen nafaka, tazminatlar ve ziynet eşyası alacağı istemi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı ... vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, erkeğin reddedilen tazminat istemleri ile tanıkların kadının kuyumcuda bulunan altınları aldığını söylemesi nedeniyle ziynet alacağı yönünden kararın esastan reddine karar verilmesi gerektiği halde husumetten reddine karar verilmesi yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delillere göre erkeğin ailesinin etkisi altında kaldığı, eşine ilgisiz olduğu, zamanının çoğunu kahvehanede geçirdiği, eşine harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı, eşinin ailesiyle görüşmesine izin vermediği, erkeğin ve ailesinin kadını çocuğu olmadığı yönünde suçladığı, bunu üçüncü şahıslara anlattıkları, bu şekilde psikolojik baskı yaptıkları, kadının ise erkeğe aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözler sarf ettiği, sürekli ailesinin yanına gidip gelmek ve telefonla görüşmek suretiyle eşini ihmal ettiği, maaşını eşinin rızası dışında kız kardeşine gönderdiği, eşinin aile fertlerinin ortak konuta gelmesini istemediği, eşini ve evliliği yürütmek istemediği yönünde beyanlarda bulunduğu, bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu yönündeki sonuç kusur derecesinin değişmeyeceği sonucuna varılarak kararın kusur gerekçesi kusurların niteliği yönünden açıklandığı şekilde düzeltilmesi gerektiği, ziynet alacağı talebinin ise kısmen kabulü gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, ziynet alacağı davasına ilişkin bölümün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı karşı davalı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince kadının sürekli ailesinin yanına gidip gelmek ve telefonla görüşmek suretiyle eşini ihmal ettiği, bu nedenle kusurlu olduğu kabul edilmişse de erkeğin eşine ilgisiz olduğu, zamanının çoğunu kahvehanede geçirdiği ve eşinin ailesiyle görüşmesine izin vermediği dikkate alındığında, kadına "sürekli ailesinin yanına gidip gelmek ve telefonla görüşmek suretiyle eşini ihmal ettiği" kusurunun yüklenilmesinin doğru olmadığı, ayrıca kadının eşinin aile fertlerinin ortak konuta gelmesini istemediği, bu nedenle de kusurlu olduğu kabul edilmişse de, tarafların hiçbir zaman manevî anlamda bağımsız konutları olmadığı, erkeğin ailesinin sürekli ve yoğun şekilde evliliğe müdahale ettikleri gözetildiğinde bu nedenle kadına kusur yüklenilmesinin de hatalı olduğu hâlde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı karşı davacı erkeğin ağır, davacı karşı davalı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

3. Yukarıdaki (2) nolu paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca, boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. İlk Derece Mahkemesince kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de asgari ücret düzeyindeki gelirin yoksulluk nafakası almaya engel teşkil etmeyeceği, erkeğin gelirinin asgari ücret seviyesinin üzerinde olup olmadığı, taraf gelirlerinin birbirine denk olup olmadığı hususlarının da değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilebilmesi için kadının ve erkeğin usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılması, kadının elde ettiği gelirin miktarı itibarıyla kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işten ayrılmış ise ayrılma sebebi araştırılarak kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, kararın bu nedenle de bozmasına karar verilmesi gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararının BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-karşı davalı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.