"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/913 E., 2022/264 K.
...
...
KARAR : Kabul, karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve kadının reddedilen maddî ve manevî tazminatları yönünden esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden ise onanmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına maddî ve manevî tazminatlara karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin başından itibaren erkeğin ve ailesinin baskısına maruz kaldığını, ortak konutun anahtarının erkek tarafından kadının haberi olmadan erkeğin ablasına verildiğini, hakaret ve küfür ettiğini, hamile iken kadın ile ilgilenmediğini, erkeğin kız kardeşlerinin sürekli kadın aleyhine konuşarak ortalığı karıştırdıklarını, erkeğin kadının oy vermesini engellediğini, hamile iken fiziksel şiddet uyguladığını, kadın hamile iken erkeğin annesini ortak konuta getirerek kadının annesine bakmasını istediğini, erkeğin evden kovması nedeniyle evi terk ettiğini, çocuk doğduktan sonra erkeğin ilgilenmediğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 700.00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin annesinin bir günlüğüne tarafların evinde kalmasının kadın tarafından sorun yapıldığını, evi terk ettiğini, ablasının etkisi altında kaldığını, 21.12.2015 tarihinde erkeğin kadına eve dön ihtarı gönderdiğini ancak kadının dönmediğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesini 07.05.2018 tarihli ve 2017/58 Esas, 2018/311 Karar sayılı kararıyla; "... tüm tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasında evliliğin başından beri tartışmaların yaşandığı, uyumlu bir birliktelik kuramadıkları, kendi ailelerinin etkisi altında kaldıkları, somut olarak herhangi bir sorun yaşanmaksızın birbirlerine karşı ailelerin de dahil olduğu karşılıklı bir önyargı ile yaklaştıkları, bu minvalde; tarafların fiilen bir arada yaşadıkları süre boyunca davalı/davacı erkeğin annesi tarafların kendisine bakması maksadı ile, uzun süreli olarak tarafların evine gelmediği halde davacı/davalı kadının kayınvalidesinin kendileriyle kalacağı endişesi ile hareket ettiği, erkeğin annesi ve kızkardeşlerinin, önceki evliliğine dayalı önyargılarla davacı/davalı kadına yaptıkları yorum ve eleştirilere karşı erkeğin bir tavır ortaya koymadığı, erkeğin eşinin bilgisi olmadan evlerinin anahtarını ilk günden ablasına verdiği, kadının da bu konuyu arkasındaki niyeti dinlemeksizin ve anahtarın geri alınması mümkün olmasına rağmen aşırı bir tepkiyle karşıladığı, tarafların birbirlerine karşı anlayışlı bir tavrı olmadığı, kadının, kendi eniştesi vasıtasıyla "erkekten özür beklediğini" ilettiği, erkeğin de "gittiği gibi gelmesi gerektiği" düşüncesinde olduğu, kendilerini tamamen haklı görerek davrandıkları, fiilen ayrı yaşadıkları, ortak çocuğun doğumuna rağmen biraraya gelemeyen tarafların bundan sonra da bir araya gelebilmelerinin mümkün görünmediği..." belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 400,00TL 'ye yükseltilmesine, iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına hükmedilen aylık 300,00TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 400,00 TL 'ye yükseltilmesine, aylık 400,00 TL 'den üç yıllık karşılığı olan 14.400,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... kadın vekili birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı ve toptan hükmedilmesi, reddedilen maddî ve manevî tazminatlar ve kişisel ilişki, birleşen dava yönünden hükmedilen vekâlet ücreti yönünden; davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile asıl davasının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, reddedilen manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili 04.02.2019 tarihli dilekçe ile kadının asıl davasının kabulüne ilişkin istinaf talebinden feragat etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesini 03.02.2021 tarihli ve 2018/2587 Esas, 2021/244 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne yönelik erkeğin istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine, erkeğin diğer istinaf talepleri ile kadının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... kadın vekili erkeğin birleşen davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakasının toptan verilmesi ve miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 14.06.2021 tarihli, 2021/3168 Esas, 2021/4833 Karar sayılı kararı ile erkeğin kadına 21.12.2015 tarihinde terk ihtarı gönderdiğinden kadına yüklenen kusurları affetmiş olduğu, bu durumda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin davasının reddi gerektiği ancak erkeğin istinaf başvurusuna kadının davasının kabulünü konu etmediğinden kararın bu yönde kesinleştiği, erkeğin boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi, birleşen davada haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi kadın kusursuz olduğundan yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararın bozulmasına, kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile bozma kapsamı dışında kalan kısımların onanmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin 21.12.2015 tarihinde kadına eve dön ihtarı gönderdeğinden kadına yüklenen kusurları affettiği en azından hoşgörüyle karşıladığı, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davada boşanma talebinin kabulüne ilişkin önceki karar erkeğin istinaftan feragati ile kesinleşmiş olduğundan boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin erkeğe yükletilmesine, ortak çocuğun velâyeti, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönünden önceki karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, birleşen davada ise asıl davada verilen boşanma kararı kesinleşmiş olduğundan boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin erkeğe yükletilmesine, kadın yararına vekâlet ücretine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine ilişkin önceki karar kesinleşmiş olduğundan bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının dava dilekçesindeki iddialarını ispatlayamadığını, erkeğin tam kusurlu olduğuna dair kararın hukuka aykırı olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, erkeğin eve dön ihtarından sonra kadının eve dönüp dönmediğinin sorgulanmadığını, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların kaldırılması gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesinleşen yönlerden tekrar inceleme yapılıp yapılmayacağı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...